İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

 Soru:Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir?

Şeyh Ahmed b. Yahya en-Necmî’nin cevabı: “Böyle olmaması gerekir, tâ ki kız çocukları erkeklerle oturup konuşmaya alışmasınlar ve küçükler arasında ilgi başlamasın. Bunu terk etmek din için ve kızların erkeklerden uzak kalması için daha ihtiyatlıdır.”[1]

Şeyh b. Baz rahimehullah şöyle demiştir: “el-Cezire dergisinin 3754 sayı ve 15.04.1403 tarihli yayınında bir yazarın, ilkokullarda erkeklerle kızların karışık okumalarının kötü sonuçları hakkında bir yazısından haberdar oldum ve şu hususlara uyarıda bulunma gereği duydum:

Muhakkak ki ihtilat (kadın-erkek karışıklığı) birçok şerrin ve büyük kötülüklerin vesilesi olup, caiz değildir. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

مُرُوا أَوْلَادَكُمْ بِالصَّلَاةِ وَهُمْ أَبْنَاءُ سَبْعِ سِنِينَ، وَاضْرِبُوهُمْ عَلَيْهَا، وَهُمْ أَبْنَاءُ عَشْرٍ وَفَرِّقُوا بَيْنَهُمْ فِي الْمَضَاجِعِ

Yedi yaşında çocuklarınıza namazı emredin. On yaşında dövün ve yataklarda aralarını ayırın.”[2]

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem onların yataklarının ayrılmasını ancak birinin diğerine on yaşlarında ve daha ileri yaşlarda yakınlaşıp da erkeklerle kızlar arasında meydana gelebilecek bir çirkinliği önlemek için emretmiştir. Şüphe yok ki ilkokullarda onların bir araya gelmeleri, hergün buna bir vesiledir. Yine bu, daha sonraki zamanlarda da ihtilat etmelerine bir vesiledir.

Her hâlukarda ilkokullarda erkeklerle kızlar arasında ihtilat münkerdir, sebebiyet vereceği türlü kötülüklerden dolayı caiz değildir. Nitekim din, şirk ve günaha sebep olacak kötülüklerin önünü tıkamasıyla da kâmil olarak gelmiştir. Buna delalet eden pekçok ayetler ve hadisler vardır. Şayet burada söz uzayacak olmasa elbette onlardan birçoğunu zikrederdim. Allame İbnu’l-Kayyım rahimehullah, İ’lamu’l-Muvakkiin kitabında bunlardan doksan dokuz delil zikretmiştir. Bu yazara ve diğerlerine nasihatim; müslümanlara kapalı olan şer kapılarını açmaya kalkmamalarıdır. Allah’tan herkes için hidayet ve başarı dilerim.”[3]

Şeyh el-Elbâni’nin Fetvâsı

Soru: “Ey şeyhimiz! Dışarıdaki bazı üniversitelerde kadın erkek karışıklığı var. Bir kimsenin buralarda okuması veya çalışması caiz midir?

Şeyh el-Elbâni rahimehullah’ın cevabı: Bunu uygun görmem. Bu caiz değildir. Orada ne okuyabilir, ne de okutabilir.

Soru: Ayrıntıya ihtiyaç var, Allah kişiyi buralarda faydalı kılabilir

Cevap:  Allah sana bereket versin, ayrıntıya gerek yok! Zira Müslüman başkasından önce kendisinden sorumludur. Birimiz bu okulda Allah’ın fayda vereceğine ve zarar vermeyeceğine garanti verebilsek (ne âlâ). Kişi bu karışık toplumda kendisi haşrolacaktır.

Bizim orada, Şam’da: “karışık harç değişmez” diye bir deyim vardır. Dedikleri gibidir. Lakin ben inanıyorum ki, durum Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in Sahih’te gelen şu hadisinde buyurduğu gibidir:

يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى، يُوشِكُ أَنْ يَرْتَعَ فِيهِ

Koruluğun etrafında dolananın onun içine düşmesi yakındır.[4] Bu yüzden nefsinin vartaya düşmesi hakkında Allah’tan korkan bir kimseye bu ortama girmemesini öğütlerim. Kendini kurtarmaya bak:

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنْفُسَكُمْ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ

Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Hidayet üzere olursanız sapıtanlar size zarar veremezler.” (Maide 105)

Gerçekten ben İslam davetçilerinin birçoğunun bu görüşte (bu okullarda okunabileceği görüşünde) olduklarını biliyorum ve bunun bugünkü muasır ortamın baskısı ve fitnesi sayıyorum.”[5]

Şeyh Mukbil b. Hâdî’nin Fetvâsı

Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah’a şöyle soruldu: “Müslüman bir öğrencinin üniversiteye gitmesi uygun mudur? Hepimiz biliyoruz ki orda genç kızlarla karışık bulunulmaktadır?”

Cevap: Üniversiteye ve kadınlarla erkeklerin karışık olduğu okullara gitmek caiz değildir.

Bu bir fitne sayılır. İlme kötülüktür, dine kötülüktür, gençlere kötülüktür, genç kızlara kötülüktür!

Müslümanın, Allah kendisine bir yol ve çıkış nasip etmesine kadar bundan uzak durması gerekir. Allah yardım etsin. Nitekim bu hususu “Tahziru’d-Daris Min Fitneti’l-Medaris” adlı kasette açıkladık.”[6]

Yahya el-Hacuri’nin Fetvâsı

Şeyh Yahya el-Hacuri’ye, İngiltere’den Ebu Muhammed Abdullah eş-Şumeyri’inin sorusu: “Babam beni birçok fitnelerin bulunduğu ve kadın-erkek karışık eğitim yapılan üniversitede okumaya zorluyor. Ne yapmalıyım? Allah size bereket versin.”

Şeyh Yahya el-Hacuri’nin cevabı: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Halık’a isyan olan konuda mahlûka itaat yoktur” buyurmuştur.[7]

Şeyh İbn Useymin’in Fetvâsı

Soru: Kişinin, Allah’a davet amacıyla, erkeklerle kadınların aynı sınıfta karışık oldukları üniversitelerde okuması caiz midir?

Şeyh İbn Useymin rahimehullah’ın cevabı: Görüşüm odur ki, erkek veya kadının, kadın erkek karışık okullarda okuması caiz değildir. Zira bunda iffetine, temizliğine ve ahlâkına büyük bir tehlike vardır.

Şüphesiz insan nezih, ahlaklı ve temiz bir kimse olabilir, yanındaki sandalyede ise bir kadın bulunur. Hele bir de güzel ve açık saçık ise fitne ve şerden selamette kalamaz. Fitne ve şerre götüren şey ise haramdır, caiz değildir.

Allah Subhanehu ve Teâlâ’dan Müslüman kardeşlerimizi bu gibi işlerden korumasını, gençliklerini şer, fitne ve fesada döndürmemesini dileriz.

Hatta eğer böyle bir üniversiteden başka bir okul bulunmuyorsa, orada okumayı terk edip başka bir beldede, kadın erkek karışıklığı bulunmayan bir okul aramalıdır. Ben böyle bir şeyi caiz görmüyorum.”[8]

Şeyh İbn Useymin’e kız-erkek karışık olmayan bir okul bulamayan genç hakkında soruldu.

Şöyle cevap verdi:  “Senin bu durumda olmayan bir okul araştırman gerekir. Eğer bu durumda olandan başka okul bulamazsan ve okumaya muhtaç isen oku, ders gör. Gücün yettiği kadarıyla çirkinliklerden, fitneden uzak dur, gözünü yum, dilini muhafaza et, kadınlarla konuşma ve onların yanına gitme.”[9]

Abdurrahman b. Nasır el-Berrak’ın Fetvası

Âlemlerin rabbi olan Allaha hamd olsun. Allah, nebimiz Muhammed’e, ailesine ve bütün sahabesine salat etsin.

Şüphesiz çalışma ve eğitim alanlarında erkekler ile kadınların bir arada bulunması (ihtilat) modernistlerin çağrısıdır, haramdır. Zira haram olan bakışı, haram olan teberrücü, haram olan açılmayı, haram olan halveti, erkeklerle kadınlar arasında haram olan konuşmayı içermektedir. Bütün bunlar daha ilerisine götüren vesilelerdir.

Bu ihtilata modernistleri iten iki sebep vardır:

Birincisi: Kâfir batının hayat tarzı, onların Batılılaşmış akılları. Ümmetin de batılılaşmasını istiyorlar. Hatta bu batılılaşmayı farz görüyorlar.

İkincisi: Şehvetlere uymak. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَيُرِيدُ الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ أَنْ تَمِيلُوا مَيْلًا عَظِيمًا

Şehvetlerine tabi olanlar ise sizin iyice sapmanızı istiyorlar.” (Nisa 27)

Kim bu haramlara götüren bu ihtilatı helal sayarsa haramları helal saymış olur. Kim de bunları helal sayarsa o kâfirdir. Bunun anlamı, o kimsenin mürted olacağıdır. Ona öğretilir ve hüccet ikame edilir. Eğer dönerse döner. Aksi halde katli vaciptir. Bu konuda asıl; İslam dininde bilinmesi zorunlu olan bir şeyi inkâr etmenin küfür olmasıdır. Zira o bunu yalanlamış veya şeriat ahkâmını bağlayıcı görmemiştir. Bu İslam âlimleri katında bilinen ve karara bağlanmış bir meseledir. Yani bahsettiğim şekilde erkeklerle kadınlar arasındaki ihtilatın haram olmasını kastediyorum.

Yahudi ve Hristiyanların boyunduruğuna girinceye kadar İslam beldelerinin birçoğunda bütün asırlarda Müslümanların uygulaması ihtilatın olmaması şeklinde devam etmiştir. Bu emperyalizm olarak adlandırılır. Kadının hürriyeti adı altında kadının batılılaştırılması, İslam hükümlerinin ve edeplerinin devre dışı bırakılması; Müslüman toplumlarının bozulması ve Batılılaştırılmasının, sinema, dans salonları ve müzik okulları gibi fücur müesseseleri vasıtasıyla aralarında zinanın yayılmasının en önemli vesilelerindendir.

Nitekim harameyn olan ülkemiz Suudî Arabistan’da da böyle olmuştur. Allah bu ülkeyi İmam Muhammed b. Abdilvehhab ve Muhammed b. Suud rahimehumallah’ın ıslah, tecdid ve tevhid davetleri vesilesiyle Hristiyan emperyalizminden kurtararak nimette bulunmuştur. Allah’a hamd olsun bu davetin etkileriyle halen faydalanmaktayız.

Lakin İslam düşmanları bu ülkelerin asaletine, toplumlarının temizliğine ve kadınlarının iffetli oluşuna kin gütmekte, “kadın hakları” adıyla gayelerine ulaşmak için davette bulunmaktadırlar. Tesettürü kaldırmak, haram kılınmış şeylerden sıyrılmak, çalışma ve eğitim alanlarında kadınlarla erkeklerin ihtilatı, hatta erkeklerle kadınların her konuda eşit olmasını talep ediyorlar. Bu Allah Teâlâ’nın şu kavlini doğrular:

وَيُرِيدُ الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ أَنْ تَمِيلُوا مَيْلًا عَظِيمًا

Şehvetlerine uyanlar sizin büsbütün sapmanızı istiyorlar” (Nisa 27)

Şehvetlerine tabi olanlar; zinakarlar, Yahudiler ve Hristiyanlar olarak tefsir edilmiştir. Nitekim Selef’ten gelen rivayetlerle tefsirde bulunan İbn Kesir rahimehullah bunu açıkça belirtmiştir.

Ey Müslüman! Kişinin bir söz söyleyip de farkında olmadan kâfir olmasına şaşırma! Nefsine güvenme! Bilakis sakın! Hadiste şöyle buyrulmuştur: “Muhakkak kul nereye varacağına aldırmadan Allah’ı öfkelendiren bir kelime söyler de bununla cehenneme yuvarlanır.”[10]

Uyarılması gereken şeylerden birisi de şu: Kızının, kızkardeşinin, hanımının erkeklerle beraber çalışmasına veya karışık okullarda okumasına razı olan herkes namusu hakkında gayretsiz demektir. Bu bir tür deyyusluktur. Zira o böylece yabancı erkeklerin ona bakmasına ve kadın erkek karışıklığından dolayı meydana gelen diğer meselelere razı olmuştur.

Bu münasebetle ben yöneticilere – Allah onları muvaffak kılsın – bu fitneyi, ihtilata davet fitnesini söndürmelerini tavsiye ediyorum. Allah’a ve rasulüne destek için ve sorumlu oldukları emaneti eda etmeleri için fesad sebeplerinin kapılarını kapayarak toplumumuzu korusunlar.

Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mesulsünüz.” Allah yöneticilerimizi bu ümmetin hayrına olan işlere muvaffak kılsın, Allah ülkelerimizi tuzak kuranların tuzaklarından ve kin besleyenlerin arzularından korusun. Allah’ın salat ve selamı nebimiz Muhammed’e, ailesine ve bütün ashabı üzerine olsun.

Abdurrahman b. Nâsır el-Berrâk 8 Rebiu’l-Evvel 1431 hicri

Abdulkerim el-Hudayr’ın Fetvası

“Kadınların evlerinden çıkmaları asla aykırıdır. Bu konuda asıl:

“Evlerinde karar kılsınlar” (Ahzab 33) ayetidir. Kötülüklerden uzak olması şartıyla, ağır basan bir maslahattan dolayı kadının evden çıkması, asl’a muhalif olarak caizdir. Kötülükleri gidermek, maslahatı elde etmekten önceliklidir. Öğrenilmesi farz olan; talep olunan şekilde ibadetlerin yerine getirilmesi gibi şeylerden fazlasını öğrenmek, ilim ehline göre müstehaptır. Farz değildir. İhtilat ise haramdır. İhtilat; birbirlerine yabancı olan erkeklerle kadınların bir arada bulunması olup, bu haramdır. Kötülükleri önlemenin, iyilikleri elde etmekten öncelikli olduğunu öğrenmiştik.

Şayet kadın evinde okuma yazma öğrenmeden kalsa dahi, bütün asırlarda müslümanların kadınlarınn çoğunun hali bu şekildeydi! Nitekim bu evlerde gözeticilik yapan kadınlar,  analar olarak; yabancı erkekler kendilerini görmeden ve onlar da yabancı erkekleri görmeden; racul (erkek) adını hak eden âlimler, önderler ve davetçiler çıkarmışlardır!

Onlar analardır. Lakin bu kadın, ilim öğrenmek gibi güzel bir niyetle dahi evinden çıkacak olursa, genellikle böyle ihtilatın (kadın erkek karışıklığının) olduğu ortamlarda ilim tahsilinde ihlaslı olamazlar.

İhlas azizdir. İhlas olmaksızın ilim ise sahibine vebaldir. Halis niyeti elde etmek ve korumak en zor iştir. Sadece bir bakış ve göz kaymasından dolayı insan ezberlediği şeyleri unutmakla cezalandırılır. Peki ya iki cins arasında ihtilat olursa nasıl olur?

Her halukarda okuma yazma bilmeyen bir kadın, kadın erkek karışık ders gören kadından üstündür! Nitekim Hafız Zehebi rahimehullah şöyle demiştir:

“Allaha yemin olsun, sığırların kuyruklarına tutunarak yaşamak, İbn Arabi ve benzerlerinin ilmi gibi ilimlerden üstündür. Çünkü bu sakıncalar içerir. Hatta hangi sakınca bundan daha büyüktür? Kadın için, erkeklerle karışık bulunmaktan daha zararlı ne vardır? Allah’tan selamet ve afiyet dileriz.”

Daimi Fetva Komisyonunun Fetvaları

İlmî Araştırmalar ve Fetva Komisyonuna 11.3.1416 tarihinde 1202 no’lu fetvada şöyle soruldu:

Üstadın, kız öğrencilere aralarında perde olmaksızın, birbirlerini gördükleri halde ilim öğretmesi caiz midir? Zira kızların yüzleri örtülü olduğu için genellikle onların çoğunun yüzlerini görmemektedir. Böyle bir okula gitmek ve yüzünü görmeyecekse, arada perde olmaksızın onunla konuşmak caiz midir? Kadın, okulda sandalyede oturmakta olan öğretmenle derslerle ilgili meseleleri ve başka şeyleri, yanlarında mahrem bir kimse bulunmadan konuşabilir mi? Yahut öğretmenin onların dersle ilgili sorularına ve başka sorularına cevap verebilir mi? Bunun telefon vasıtasıyla yapılmasına imkân olduğu da bilinmektedir. Bazı öğretmenler gençtir veya orta yaşların başlarındadır. Kız öğrenciler ise genellikle genç ve küçüktürler.”

Cevap: Fetva komisyonu araştırma neticesinde şu cevapları vermiştir:

Birincisi:  Erkeklerle kadınlar arasında okullarda veya başka yerlerde ihtilat (bir arada olmaları) azim münkerlerden ve din ve dünya hakkında büyük kötülüklerdendir. Kadının erkeklerle kadınların karışık olduğu okul ve çalışma ortamlarda bulunması caiz değildir. Bu kadının velilerine de ona bu konuda izin vermeleri caiz değildir.

İkincisi: Erkeğin, örtülü olmayan bir kadına ilim öğretmesi caiz değildir. Şer’î tesettürle örtülü olsa dahi onunla halvet etmesi (yalnız kalması) caiz değildir. Kadın, yabancı erkeklerin yanında tamamen avrettir. Ama başı örtüp, yüzü açık bırakmak tam bir örtünme değildir.

Üçüncüsü: Erkeklerin, kadınlara özel bir medresede, erkek öğrencilerle kız öğrencilerin, erkek öğretmenlerle, kız öğrencilerin arasında ihtilat yoksa perde arkasından ders vermesinde problem yoktur. Eğer kız öğrenciler bir şeyi sormak ihtiyacı duyarlarsa, kapalı/perdeli pencereden sormalıdırlar. Bu bilinen ve kolay birşeydir. Yahut telefon yoluyla sorarlar.

Lakin kız öğrencilerin yumuşak konuşmaktan ve sözü güzelleştirip kibar konuşmaktan sakınmaları gerekir.”[11]

Soru:Burada Çerkezlerden ve başka ırklardan Müslümanlar var. Onlarda birçok bid’atler mevcuttur. Allah’a hamd olsun onların kadınlarına din meseleleri hakkında ders vermek için gün tahsis etmek nasip oldu. Genç kızlara özellikle büluğa ermiş olanlarına ders vermek caiz midir? Şartları nelerdir?”

Cevap: Erkeklerin örtülü olmayan kadınlara ilim öğretmesi, şer’i tesettür ile örtülü olsalar dahi ilim öğretmek için onlarla halvet etmesi caiz değildir. Kadın, yabancı erkek yanında tamamen avrettir. Başı örtüp yüzü açıkta bırakmak ise tam örtünme değildir.

Lakin kadının perde arkasından, kadınlara özel medresede, erkek öğrencilerle kız öğrencilerin bir arada olmadıkları ve erkek öğretmenin kız öğrencilerle ihtilat etmediği ortamda ilim öğrenmesinde sakınca yoktur.”[12]

Soru:Lise çağındaki kız öğrencilere ders verilen bir okulda bir öğretmenin çalışması hakkında İslam’ın hükmü nedir?

Cevap: Bu caiz değildir, zira bu kendini fitneye atmaktır.[13]

Soru:Ben yaklaşık bir seneden beri sakal bırakmış bir gencim. Gücüm yettiğince taat işlemeye ve yasaklardan uzak durmaya çalışıyorum. İş aramak hususunda zorlu bir problemle karşılaştım. Kızlara ders verilen bir lisede öğretmenlik işi buldum. Bu işte çalışmaya devam etmem caiz midir ve bu işten şu ana kadar kazandığım malın hükmünü öğrenmek istiyorum.”

Cevap: “Birincisi: Kişinin lise çağındaki kızlara ders verme işinde çalışması, arada bir perde olmadan ders verdiği için, soru sahibinin ülkesinde bilindiği üzere kızların çoğu teberrüc yaptığından ve güzelliklerini açtıklarından, bunun haram oluşunda akıl sahibi bir kimse şüphe etmez. Zira bunun hem erkek için hem de kadın için kötü sonuçları ve açık kötülükleri vardır.

El-Lecnetu’d-Daime’nin (12/149) fetvasında şöyle gelmiştir:

“Erkeğin arada perde olmaksızın kızlara ders vermesi caiz değildir. Zira bunda büyük tehlikeler ve vahim sonuçlar vardır.”

İkincisi: Bu iş karşılığında kazanılan malı kullanıp faydalanmanda sakınca yoktur. Zira aldığın bu ücret, aslen mubah olan ders verme karşılığında alınmış bir ücrettir. Bu işteki haramlık ise (aslî değil) arızî/sebepten dolayıdır. Bu sebep; daha önce geçtiği gibi ihtilattır (kadın-erkek karışması).

Lakin sana farz olan, bir an önce bu işi terk edip, haram ve fitneye düşmekten selamette kalacağın başka bir iş aramaktır.”[14]



[1] Kaynak: Es’iletu Zilkarneyn el-Endenusi Link: http://aloloom.net/vb/showthread.php?t=14870

[2] Sahih. Ahmed (2/180, 187) Ebû Dâvud, (494-496) Hâkim (1/311)

[4] Sahih. Muslim (1599)

[5] Silsiletu’l-Hedyi ve’n-Nur kaset no: 79

[7] Fetva tarihi: 29.04.2010

Link: http://www.sh-yahia.net/show_fatawa_167.html

[8] Fetava’n-Nazar ve’l-Halvet ve’l-İhtilât

[9] Fetava Nurun Ale’d-Derb (1/103, 13/127)

[10] Sahih. Buhârî rivayet etmiştir.

[11] Fetava’l-Lecneti’d-Daime (12/155-157)

[12] Fetava’l-Lecneti’d-Daime (12/157-159)

[13] Fetava’l-Lecneti’d-Daime (12/151)

[14] Muhammed Salih el-Muneccid kontrolünde İslam-qa fetvaları (no: 79549)

Erkek Çocuklara Kadınların Eğitim Vermesi

 Şeyh b. Baz şöyle demiştir: “El-Medine gazetesi 3898 no’lu ve 30/2/1397 tarihli sayısında, kendisini Nevre bt. Abdillah diye isimlendiren bir yazarın “Yüz yüze” başlığı altında bir yazısını gördüm.

Sözün kısası adı geçen Nevre, kadınlardan bir cemaat ile Cidde’de Faize’nin eğitim külliyesinin bir meclisine katılmış. İlkokullarda hatta beşinci sınıfa gelmiş olsa dahi, muallimelerin erkek çocuklarımızı okuturken ayağa kalkmamalarını yadırgıyor. Nevre, bazı sebepler zikrederek söylediklerini destekliyor.

Faize, Nevre ve arkadaşlarına bu konuda küçük çocuklarımızın eğitimine gösterdikleri titizlik için teşekkür etmekle beraber, bazı uyarılarda bulunma gereği gördüm.

İlkokullarda çocukların eğitimini kadınların üstlenmesi, büluğa ermiş erkek çocuklarla ihtilat etmelerine sebep olacaktır. Zira bazı çocuklar ilkokula ancak yetişkin iken başlamakta, bazısı büluğa ermiş olmaktadır. Çocuk on yaşına ulaştığı zaman yetişkin sayılır. Tabiatı kadınlara meyletmeye başlar. Onun gibisi evlendirilse, erkeklerin yaptığını yapması mümkündür.

Burada diğer bir mesele var. Çocuklarda ilkokullarda kadınların öğretmenlik yapması ihtilata yol açar. Sonra bu başka bir aşamaya uzanır. İhtilat (kadın-erkek karışması) kapısı açılırsa şüphesiz diğer aşamaların önü de açılmış olur. İhtilatın öğretimde pek çok kötülüğe ve başka ülkelerde gördüğümüz vahim sonuçlara yol açacağı malumdur.

Dini delilleri en az bilen bir kimse bile ümmetin şu asırdaki durumunu İslami basiret gözüyle düşünürse oğullarımız ve kızlarımız için bunu şüphesiz anlar, şeytanın veya bazı dostlarının adı geçen Faize ve Nevre’nin diliyle bazı sakıncalar ortaya atacaklarına itikad eder. Şüphesiz bu, bizim ve İslam’ın düşmanları için açık ve gizli olarak davet ettikleri bu husus, onlara kolaylık sağlar.

Bu yüzden bu kapının sağlam bir şekilde kilitlenmesi, erkek çocuklarımızın bütün merhalelerde erkek öğretmenler tarafından, kız çocuklarının da kadın öğretmen tarfından öğretilmesi gerektiği görüşündeyim.

Böylece dinimiz, oğullarımız ve kızlarımız hakkında ihtiyatlı hareket etmiş, düşmanlarımızın gerdiği ipi koparmış oluruz. Bayan öğretmenlerimizin kızlarımızı yetiştirmede gösterdikleri gayret, sadakat ve sabır ve erkek öğretmenlerimizin oğullarımız için gösterdikleri samimi gayretler bu hususta bütün aşamalarda yeterli olacaktır.

Malumdur ki, erkeklerin eğitiminde erkekler daha sabırlı ve kuvvetlidir. Erkek çocuklar da ilkokulda ve sonrasında erkek öğretmenlerden korkar ve saygı gösterirler. Bu amaca daha güzel ulaştırır. Erkek çocuklar bu aşamada kadın öğretmenler tarafından yetiştirilirse erkeklere has huyları ve şehameti, sabrı, kuvveti olgunlaşmaz. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuştur ki:

مُرُوا أَوْلَادَكُمْ بِالصَّلَاةِ وَهُمْ أَبْنَاءُ سَبْعِ سِنِينَ، وَاضْرِبُوهُمْ عَلَيْهَا، وَهُمْ أَبْنَاءُ عَشْرٍ وَفَرِّقُوا بَيْنَهُمْ فِي الْمَضَاجِعِ

Yedi yaşında çocuklarınıza namazı emredin. On yaşında dövün ve yataklarda aralarını ayırın.”[1]

Bu hadisi şerif zikrettiğimiz gibi kızlarla erkeklerin ihtilatındaki tehlikeyi göstermektedir. Bu konuda Kitap ve sünnetten delilleri, ümmetin arasında çok vaki olduğundan ve özetle bahsetmek istediğimizden zikretme gereği görmüyoruz.

Allah bizleri ümmetin, bizlerin ve çocuklarımızın salahı ve dünya ile ahiret saadetleri için uygun olan şeylere muvaffak kılsın. Allah peygamberimiz Muhammed’e, âline ve ashabına salât etsin.”



[1] Sahih. Ahmed (2/180, 187) Ebû Dâvud, (494-496) Hâkim (1/311)

Kadın Erkek Karışık Okullarda Okumanın Hükmü

 Şeyh b. Baz’ın Fetvası

Soru: Birçok kızkardeşlerim üniversitelerde okuyorlar. Bazı üniversiteler kadın erkek karışıktır. Şiiler, Hristiyan gençler ve Gayri İslamî gruplara mensup kimseler de bulunmakta. Selefin menhecine uyan selefîye bir kadının böyle okullarda okuması hakkı mıdır?

Şeyh b. Baz rahimehullah’ın cevabı: Bu önemli ve tehlikeli bir meseledir. Kadınların bu büyük fitnenin bulunduğu, kız-erkek karışık okul, lise ve üniversitelerde okumaları hak değildir, bu büyük bir fesattır. Zira bu Allah Azze ve Celle’nin haram kıldığı şeye düşmenin en yakın vesilesidir. Kadınların bu okullarda, üniversitelerde veya liselerde okumaları doğru değildir.

Bilakis kadın erkek karışıklığı olmayan okullarda okumayı araştırmaları veya ilim ehline dinleri hakkında sormak için yazışmaları veyahut Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında olduğu gibi mescidlerde bulunan ilim halkalarında tesettürlü olarak, perde arkasında katılmaları gerekir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zamanında kadınlar tesettürlü oldukları halde, O’nunla beraber namaz kılarlar, namazı kılınca çıkarlar, hutbeyi ve ilmi dinlerlerdi.

Ama erkeklerle karışık okumaları ise, tesettürlü olsalar dahi asla caiz değildir. Peki ya tesettürlü olmadıkları zaman nasıl olur? O zaman şer/kötülük daha büyüktür. Dininde jeoloji, matematik, beden eğitimi gibi ihtiyacı olmayan dersleri okuması zaruret değildir.  Dininde ihtiyacı olan dersler; namazı, orucu, muameleler, nikâh, talak gibi diniyle ilgili muhtaç olduğu ilimlerdir. En önemli şey ise akide, Kur’an-ı Kerim dersi, Allah’ın haram kıldığı ve farz kıldığı şeyleri bilmektir. Talep edilenler bunlardır. Bundan fazlasını ise erkekler yerine getiriyorlar. Kadınların bunları okumasına ihtiyaç yoktur.

Kadınlardan kız kardeşlerini tedavi için tıp okumalarına bir mani yoktur. Toplumun ihtiyacı olan; kadınların tedavisi için kadınların tıp okumalarında sıkıntı yoktur, iyi ve faydalıdır. Ancak bunu okumalarında kadın erkek karışıklığı olmaması şarttır. Kadın erkek karışık ise olmaz!

Allah’tan sakınan iman etmiş kadına vacip olan fitne sebeplerinden uzak durmasıdır. Görüşünü ve hevasını Allah Azze ve Celle’nin haram kıldığı şeylere bir yol edinmemelidir. Bilakis ilim ehline sormalı ve onlarda bulunan ilimden istifade etmelidir.  Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى

İlk cahiliyye teberrücü gibi teberrüc etmesinler.” (Ahzab 33)

فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ

Sözü yumuşak söylemesinler ki kalbinde hastalık bulunanlar tamah etmesinler.” (Ahzab 32)

وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ

Evlerinde karar kılsınlar.” (Ahzab 33)

Kadınlar, çıkmalarını gerektiren maslahat ortaya çıkmadıkça evlerinde durmakla emrolunmuşlardır. Teberrücden, erkekler arasına karışmaktan, erkeklerle halvetten (yalnız kalmaktan) ve erkeklere yumuşak konuşmaktan da yasaklanmışlardır. Bütün bunlar dinine ve ahlakına zarar veren şeylerdir. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

صِنْفَانِ مِنْ أَهْلِ النَّارِ لَمْ أَرَهُمَا، قَوْمٌ مَعَهُمْ سِيَاطٌ كَأَذْنَابِ الْبَقَرِ يَضْرِبُونَ بِهَا النَّاسَ، وَنِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ مُمِيلَاتٌ مَائِلَاتٌ، رُءُوسُهُنَّ كَأَسْنِمَةِ الْبُخْتِ الْمَائِلَةِ، لَا يَدْخُلْنَ الْجَنَّةَ، وَلَا يَجِدْنَ رِيحَهَا، وَإِنَّ رِيحَهَا لَيُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ كَذَا وَكَذَا

"Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki ben onları görmedim: Ellerinde sığırkuyrukları gibi kamçılarla insanlara vuranlar ve giyinmiş oldukları halde çıplak olan, meyleden ve meylettiren, başlarını deve hörgücü gibi yapan kadınlar! Bunlar cennete giremedikleri gibi, kokusunu dahi bulamazlar. Hâlbuki cennetin kokusu şu ve şu kadar mesafeden hissedilir."[1]

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadınlardan bu sınıfı şöyle açıkladı: giyinmiş oldukları halde çıplaktırlar, haktan meyleder ve bâtıla meylettirirler. Bunlar cehennemle tehdit edilmişlerdir. Çünkü kendilerine farz olan tesettür ve hicabı yerine getirmemişlerdir. Kendilerini fitneye sürükleyen şeye karşı gevşek davranmışlar, fuhşa düşmeye sebebiyet vermişlerdir. Hareket ve kuvvet ancak Allah’tandır. Kızkardeşlerimize Allah’tan hidayet ve Tevfik dileriz.”[2]

Şeyh b. Baz’ın San’a Üniversitesi Müdürü Abdulaziz el-Mekalih’e Reddiyesi

Allah’a hamd olsun. Rasulullah’a, âline ve ashabına salat ve selam olsun. Bundan sonra.

24/7/1404 tarih ve 5644 sayılı “Es-Siyase” dergisinde San’a üniversitesi müdürü Abdulaziz el-Mekalih’e ait yazıda; kız öğrencilerin, erkek öğrencilerden ayrılmasının talep edilmesinin, dine aykırı olduğunun iddia edildiğini gördüm. Kadın erkek karışıklığının cevazına da, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında Müslümanların namazı tek bir mescidde, kadın erkek beraber kılmalarını delil getiriyor, diyor ki:

Bu yüzden, eğitimin de tek bir mekânda olması gerekir.” Bu sözlerin bir İslam ülkesinde, İslamî bir üniversite müdüründen sadır olması garibime gitti. Ondan erkeklerle kadınlarının sınıflarının ayrılması istenmiş ki, dünya ve ahiret saadeti ve kurtuluş bundadır. Biz muhakkak Allah’a aidiz ve O’na dönücüleriz. Hareket ve kuvvet ancak Allah iledir.

Şüphe yok ki bu söz İslam dinine karşı büyük bir cinayettir! Çünkü din, kadın erkek karışıklığına davet etmiyor ki, bundan men etmeyi talep etmek dine aykırı olsun! Bilakis din, bundan şiddetle yasaklamaktadır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى

“(Kadınlar) evlerinde karar kılsınlar, ilk cahiliyye teberrücü ile teberrüc etmesinler” (Ahzab 33)

يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا

Ey Nebî! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle ki, cilbablarını üzerlerinden salsınlar. Bu onların tanınıp da ezaya uğramamaları için uygun olandır. Allah gafur ve rahimdir.” (Ahzab 59)

وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ

Mümine kadınlara da söyle; bakışlarını kıssınlar, ferçlerini korusunlar. Kendiliğinden görünen dışında, ziynetlerini göstermesinler. Örtülerini yakaları üzerine salsınlar…” (Nur 31)

وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

“…gizledikleri ziynetlerinin bilinmesi için ayaklarını vurmasınlar. Hepiniz Allah’a tevbe edin ey iman edenler, umulur ki kurtulursunuz.” (Nur 31)

وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ ذَلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ

Onlardan (kadınlardan) bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin. Bu sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de en temiz olanıdır.” (Ahzab 53)

Bu ayet-i kerimelerde kadınların, çıkmalarını gerektirecek bir ihtiyaç bulunmadığı sürece, fitneden sakınarak evlerinden ayrılmamalarının dinî emir olduğuna açık bir delalet vardır. Sonra Allah Subhanehu, cahiliyye teberrücünden sakındırmaktadır. Cahiliyye teberrücü: kadınların güzelliklerini ve fitneye düşürücü hallerini erkekler arasında ortaya koymalarıdır. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den sahih olarak şöyle buyurduğu gelmiştir:

مَا تَرَكْتُ بَعْدِي فِتْنَةً أَضَرَّ عَلَى الرِّجَالِ مِنَ النِّسَاءِ

Benden sonra erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne (imtihan) bırakmadım.”[3]

Yine Muslim Sahih’inde Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

إِنَّ الدُّنْيَا حُلْوَةٌ خَضِرَةٌ، وَإِنَّ اللهَ مُسْتَخْلِفُكُمْ فِيهَا، فَيَنْظُرُ كَيْفَ تَعْمَلُونَ، فَاتَّقُوا الدُّنْيَا وَاتَّقُوا النِّسَاءَ، فَإِنَّ أَوَّلَ فِتْنَةِ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَانَتْ فِي النِّسَاءِ

Muhakkak dünya tatlı ve yeşildir. Şüphesiz Allah sizi orada halifeler kıldı ki nasıl amel edeceğinize bakacak. Dünyadan sakının ve kadınlardan da sakının. Zira İsrailoğullarının ilk fitnesi kadınlar hakkında olmuştu.”[4]

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem doğru söylemiştir. Zira kadınlar hakkındaki fitne büyüktür. Özellikle de kadınların çoğunun tesettürü terk ettikleri, cahiliyye teberrücü ile açılıp saçıkldıkları bu asırda! Bu sebeple fuhuş ve çirkinlikler çoğalmıştır. Birçok ülkelerde genç erkek ve kızlardan çoğu Allah’ın kendilerine meşru kıldığı evlilikten uzak duruyorlar.

Allah Subhanehu ve Teâlâ örtünmenin hepsinin kalpleri için en temiz olanı olduğunu açıklamıştır. Bu da gösteriyor ki, bunun yok olması, herkesin kalplerinin pisliğine ve hak yoldan sapmalarına daha yakındır. Bilindiği gibi okul sıralarında kız öğrencinin erkek öğrenci ile beraber oturması fitnenin ve Allah’ın iman etmiş kadınlara farz kıldığı tesettürün terkinin en büyük sebeplerindendir. Allah kadınları az önce geçen Nur Suresi 31. Ayetinde açıkladığı kimseler dışındakilere ziynetlerini göstermekten yasaklamıştır.

Perde arkasına geçme emrinin müminlerin annelerine özel bir emir olduğunu kim iddia edebilir? Hâlbuki bu iddia sağduyudan uzaktır ve bu emrin genel oluşuna delalet eden delillere aykırıdır. Allah Teâlâ: “Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de en temiz olanıdır” buyurmuştur. Bu perdenin yalnızca müminlerin anneleri ve erkek sahabeler için en temiz olduğunu söylemek caiz değildir!

Şüphe yok ki onlardan sonrakiler perde hicabına müminlerin annelerinden ve erkek sahabilerden (Allah onlardan razı olsun) daha çok muhtaçtırlar. Zira iman kuvveti ve hakka basiret bakımından onların farkı büyüktür. Aralarında müminlerin annelerinin de bulunduğu; erkek ve kadınlarıyla Sahabe radıyallahu anhum, nebilerden sonra insanların en hayırlılarıdırlar.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Buhârî ve Muslim’de gelen hadisinde ifade ettiği gibi, nesillerin en üstünleridirler. Perde hicabı onların kalpleri için en temiz olduğuna göre, onlardan sonrakiler bu temizliğe öncekilerden daha çok ve şiddetle muhtaçtırlar. Çünkü tahsise dair sahih bir delil bulunmadıkça, Kitap ve Sünnette gelen nasların ümmetten belli bir kimseye tahsis edilmesi caiz değildir.

Bu naslar, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanındaki ve kıyamet gününe kadar gelecek herkes için geneldir. Çünkü Allah Subhanehu Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’i, O’nun asrındaki ve kıyamet gününe kadar gelecek olan insanlara ve cinlere göndermiştir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

قُلْ يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعًا

De ki: “Ey insanlar! Ben hepinize Allah’ın rasulüyüm.” (A’raf 158)

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا

Seni ancak insanların tamamına müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Sebe 28)

İşte Kur’ân-ı Kerim, sadece Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in asrındakilere değil, onlardan sonra da kendilerine Allah’ın kitabının ulaştığı herkese indirilmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

هَذَا بَلَاغٌ لِلنَّاسِ وَلِيُنْذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ

Bu insanlara uyarılmaları için, O'nun tek bir ilâh olduğunu bilmeleri için ve akıl sahiplerinin öğüt almaları için bir tebliğdir.” (İbrahim 52)

وَأُوحِيَ إِلَيَّ هَذَا الْقُرْآنُ لِأُنْذِرَكُمْ بِهِ وَمَنْ بَلَغَ

Sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için bu Kur’ân bana vahyediliyor.” (En’âm 19)

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zamanında kadınlar ne mescidlerde, ne sokaklarda erkeklerle karışık olmazlardı. Bugünkü ıslahatçıların yasakladıkları ihtilat (kadın erkek karışıklığı) Kur’an, sünnet ve ümmetin âlimlerinin yönlendirdikleri ve fitnesinden sakındırdıkları şeydir.

Hatta Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in mescidindeki kadınlar erkeklerden en uzak arka saflarda namaz kılarlardı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyururdu:

خَيْرُ صُفُوفِ الرِّجَالِ أَوَّلُهَا، وَشَرُّهَا آخِرُهَا، وَخَيْرُ صُفُوفِ النِّسَاءِ آخِرُهَا، وَشَرُّهَا أَوَّلُهَا

Erkeklerin en hayırlı safları ön sıralar, en şerli safları ise arka sıralardır. Kadınların en hayırlı safları arkalar, en şerli safları da ön sıralardır.”[5]

Erkeklerin en arka safları ile kadınların ilk saflarındaki fitneden sakındırıyordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında erkekler, kadınlar mescidden ayrılıncaya kadar beklemekle emrolunuyorlardı ki, mescidlerin kapılarında erkeklerle kadınlar karşılaşmasınlar. Bununla beraber erkek ve kadın sahabelerde iman ve takva mevcuttu. Onlardan sonrakilerin durumları nasıl peki?

Kadınlar yol ortasında yürümekten yasaklanır, yolun kenarlarından gitmekle emrolunurlardı ki, erkeklerle karışmasınlar, birbirlerine dokunmasınlar da yoldaki gidişlerinde dahi fitneye düşmesinler. Allah Subhanehu, müminlerin kadınlarına, cilbablarını üzerlerinden salmalarını ve onunla ziynetlerini örtmelerini emrederek fitneden sakındırmıştır. Allah Teâlâ onları ziynetlerini, yüce kitabında saydığı kimselerin dışındakilere göstermekten yasaklayarak fitne sebeplerinden uzaklaştırmış, iffet sebeplerine teşvik etmiştir. Fesat ve ihtilat (kadın erkek karışıklığı) manzaralarından onları uzaklaştırmıştır.

Peki ya San’a üniversitesi müdürü – Allah onu hidayet etsin ve rüşdünü ilham etsin – bütün bunlardan sonra buna nasıl müsaade eder? İslam’ın buna çağırdığı iddiasıyla ihtilâta (kadın-erkek karışıklığına) nasıl davet edebilir?

Üniversitenin mescid gibi kutsal olduğunu, ders ânının namaz ânı gibi olduğunu nasıl iddia edebilir? Bilindiği gibi fark büyüktür. Allah’ın emrini ve yasağını akleden Allah Subhanehu’nun kulları için koyduğu din kurallarının hikmetini, yüce kitabında erkekler ve kadınlar için beyan ettiği hükümlerin önemini anlar. İman etmiş bir kimsenin kız öğrencilerin ders sıralarında erkeklerin hizasında oturmasının, erkeklerin arkasındaki namaz saflarında kızkardeşleriyle beraber oturması gibi olduğunu söylemesi nasıl mümkün olabilir? İman ve basiretten bir nebze nasibi olan, ne söylediğini akledebilen hiçbir kimse bunu söylemez! Üstelik bu söylediklerimiz şer’î tesettür bulunması halinde söylenmektedir. Peki, bir de erkek öğrencilerin teberrüc yapan, güzelliklerini ve fitneye düşüren bakışlarını ortaya koyan, fitneye sürükleyici konuşmalar yapan kızlarla beraber oturmaları halinde durum nasıl olur? Allah’tan yardım isteriz. Hareket ve kuvvet ancak Allah iledir.

Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:

فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ

Gerçi bazen gözler kör olmaz da, yalnız göğüsteki kalpler kör olur.” (Hac 46)

Müdürün: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanından beri Müslümanların vakıası, tek bir mescidde erkeklerle kadınların beraber namaz kılmaları şeklinde olmuştur. Bu yüzden eğitim de tek bir mekânda olmalıdır” demesine gelince, bunun cevabı şudur:

Bu doğrudur. Lakin kadınlar mescidlerin en arkalarında idiler ve tesettürleriyle fitne sebeplerinden korunmaya özen gösteriyorlardı. Erkekler ise mescidin önlerinde idiler. Kadınlar vaaz ve hutbeyi dinliyor, namaza iştirak ediyorlar ve dinlerininin hükümlerini işitip gördükleri kadarıyla öğreniyorlardı. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bayram gününde erkeklere vaaz ettikten sonra kadınların yanına gidiyor, onlara öğüt ve hatırlatmalarda bulunuyordu. Çünkü hutbeyi işitmeyecek kadar uzakta idiler. Bütün bunlarda sorun veya sıkıntı yoktur.

Sorun ancak San’a üniversitesi müdürünün, - Allah onu hidayet etsin, kalbini ve dini hakkındaki anlayışını ıslah etsin – “Bu yüzden eğitimin de tek bir mekânda olması gerekir” sözündedir.

Asrımızdaki eğitimi, tek bir mescidde erkeklerin safları arkasında kadınların namaz kılmalarına nasıl benzetir? Hâlbuki bugün bilinen eğitim ile kadınların Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında erkeklerin safları arkasında namaz kılmaları arasındaki fark açıktır. Bu yüzden ıslahatçılar, kadınların eğitim alanlarında erkeklerden ayrılmalarına davet ediyorlar ki, erkekler ayrı yerde, kızlar ayrı yerde olsunlar da öğreticilerden ilmi meşakkatsizce alabilsinler. Çünkü eğitim süreci uzun bir zamandır. Namazın süresi gibi değildir.

Hocalardan dersi özel mahallerinde almaları herkes için koruyucu ve fitne sebeplerinden daha uzaktır. Gençlerin de kızların fitnesinden selamette kalmalarına daha uygundur. Çünkü genç erkeklerin eğitim alanlarında genç kızlardan ayrı olmaları, kendileri için fitneden daha selametli olmakla beraber, dersleriyle meşgul olup hocalarını güzelce dinlemeye ve onlardan ihtilattan uzak bir şekilde ilim almaya özen göstermelerine de daha uygundur. Böylece kızlarla meşgul olmazlar, zehirli bakışmalar ve fücura çağırıcı sözlerden uzak kalırlar.

Allah onu ıslah etsin, müdürün: “Kız öğrencilerle erkek öğrencileri ayırmanın dine aykırı olduğunu” iddia etmesi ise kabul edilemez bir iddiadır. Bilakis bu Allah için ve kulları için nasihatin ta kendisi olup Allah’ın dinini korumak ve onunla amel etmektir.

Nitekim Kur’ân ayetleri ve hadisi şerifler az önce geçti. San’a üniversitesi müdürüne nasihatim Allah Azze ve Celle’den sakınması, bu yaptıklarından dolayı O’na tevbe etmesi, isabetli ve hak olana dönmesidir. Zira hakka dönmek fazilettir ve ilim talibinin hakkı ve insafı aradığının göstergesidir. Allah Subhanehu ve Teâlâ’dan hepimizi doğru yola hidayet etmesini, bizi ve diğer Müslümanları kendisi hakkında ilimsizce konuşmaktan, saptırıcı fitnelerden ve şeytanın dürtmelerinden korumasını dileriz.

Yine Allah Subhanehu ve Teâlâ’dan Müslümanların âlimlerini ve önderlerini her yerde ülkelerin ve kulların, dünya ve ahiretleri için en uygun olana başarılı kılmasını, herkesi dosdoğru yoluna hidayet etmesini dileriz. Şüphesiz O Cevvâd ve Kerîm’dir. Allah’ın salat ve selâmı, Nebimiz Muhammed’e, âline, ashabına ve kıyamet gününe kadar onlara güzellikle tâbi olanların üzerine olsun.[6]



[1] Sahih. Malik (Libas,7) Müslim (2128) Ahmed (2/355, 440) İbn Hibban (16/500) Taberani Evsat (2/224) Darimi (isti'zan,15) Deylemi (3783) Beyhaki (2/234)

[2] Fetava Nurun Ale’d-Derb Link:

http://www.binbaz.org.sa/audio/noor/046303.mp3

[3] Sahih. Buhârî (5096) Muslim (2740) Buhârî ve Muslim Usame b. Zeyd radıyallahu anhuma’dan rivayet etmişlerdir. Muslim, Usame ve Said b. Zeyd b. Amr b. Nufeyl radıyallahu anhum’den rivayet etmiştir.

[4] Sahih. Muslim (2742)

[5] Sahih. Muslim (440) Ahmed (3/387) İbn Ebi Şeybe (1/333) Ebu Davud (678) Nesai (820) İbn Mace (1000-1001) Tayalisi (2408) Darimi (1/325) İbn Huzeyme (3/96) Taberani (8/165) İbn Carud el-Munteka (317) Ebu Ya’la (1102)

[6] Kaynak: Şeyh b. Baz rahimehullah’ın resmî sitesi.

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...