Yabancı Kadına Dokunmak


Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنَا إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبِيلًا

Zinâya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsrâ 32)

Zinânın Büyük Günahlardan Oluşu

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

لاَ يَزْنِي الزَّانِي حِينَ يَزْنِي وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وَلاَ يَشْرَبُ الخَمْرَ حِينَ يَشْرَبُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وَلاَ يَسْرِقُ حِينَ يَسْرِقُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ، وَلاَ يَنْتَهِبُ نُهْبَةً، يَرْفَعُ النَّاسُ إِلَيْهِ فِيهَا أَبْصَارَهُمْ حِينَ يَنْتَهِبُهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ

Zina eden, zina ettiği sırada mümin değildir. Sarhoş edici içki içen içtiği sırada mümin değildir. Hırsızlık yapan çaldığı sırada mümin değildir. İnsanların gözleri kendisine dikilmiş halde iken yağma yapan, yağmaladığı sırada mümin değildir.”[1]

Ebu Hureyre radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِذَا زَنَى الرَّجُلُ خَرَجَ مِنْهُ الْإِيمَانُ كَانَ عَلَيْهِ كَالظُّلَّةِ، فَإِذَا انْقَطَعَ رَجَعَ إِلَيْهِ الْإِيمَانُ

Kişi zina ettiği zaman iman kendisinden çıkar ve üzerinde gölge gibi durur. O işi bitirdiği zaman iman tekrar kendisine döner.”[2]

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

اجْتَنِبُوا السَّبْعَ المُوبِقَاتِ، قَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا هُنَّ؟ قَالَ: «الشِّرْكُ بِاللَّهِ، وَالسِّحْرُ، وَقَتْلُ النَّفْسِ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالحَقِّ، وَأَكْلُ الرِّبَا، وَأَكْلُ مَالِ اليَتِيمِ، وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزَّحْفِ، وَقَذْفُ المُحْصَنَاتِ المُؤْمِنَاتِ الغَافِلاَتِ»

Cehennemi gerektiren yedi şeyden sakının!” Dediler ki: “Bunlar hangileridir ey Allah’ın rasulü!” Şöyle buyurdu:

Allah’a ortak koşmak, sihir yapmak, Allah’ın haram kıldığı bir cana haksız yere kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş gününde kaçmak, haberi olmayan evli mümine kadınlara iftira atmak.”[3]

İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِذَا ظَهَرَ الزِّنَا وَالرِّبَا فِي قَرْيَةٍ، فَقَدْ أَحَلُّوا بِأَنْفُسِهِمْ عَذَابَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ

Bir ülkede zina ve faiz açıktan yapılır olduğu zaman o toplum Allah Azze ve Celle’nin azabını hak etmiş olurlar.”[4]

Burayde radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

مَا نَقَضَ قَوْمٌ الْعَهْدَ قَطُّ، إِلَّا كَانَ الْقَتْلُ بَيْنَهُمْ، وَلَا ظَهَرَتِ الْفَاحِشَةُ فِي قَوْمٍ قَطُّ، إِلَّا سَلَّطَ اللَّهُ عَلَيْهِمُ الْمَوْتَ، وَلَا مَنَعَ قَوْمٌ الزَّكَاةَ، إِلَّا حَبَسَ اللَّهُ عَنْهُمُ الْقَطْرَ

Bir toplum ahdi bozduğu zaman mutlaka aralarında savaş başlar. Yine bir toplumda fuhuş zuhur ettiği zaman Allah o topluma mutlaka ölümü musallat eder. Zekât vermeyen bir topluma da Allah mutlaka yağmuru keser.”[5]

Enes b. Malik radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

«تَقَبَّلُوا لِي بِسِتٍّ، أَتَقَبَّلْ لَكُمْ بِالْجَنَّةِ» . قَالُوا: وَمَا هِيَ؟ قَالَ: «إِذَا حَدَّثَ أَحَدُكُمْ فَلَا يَكْذِبْ، وَإِذَا وَعَدَ فَلَا يُخْلِفْ، وَإِذَا اؤْتُمِنَ فَلَا يَخُنْ، وَغُضُّوا أَبْصَارُكُمْ، وَاحْفَظُوا فُرُوجَكُمْ، وَكُفُّوا أَيْدِيَكُمْ»

Altı şeyi kabul edin, ben de sizin için cenneti kabul edeyim.” Dediler ki:

“Onlar nedir?” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Biriniz konuştuğu zaman yalan söylemesin. Söz verdiği zaman sözünden dönmesin. Emanet edildiği zaman hiyanet etmesin. Bakışlarınızı koruyun, cinsel organlarınızı koruyun ve ellerinizi (kötülükten) çekin.”[6]

Semure b. Cündub radıyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem âdeti üzere çokça Ashabına: “

Sizden biriniz hiçbir rüya gördü mü?” diye sorardı.

“Gördüm” diyen bir ashabının rüyasını Al­lah’ın dilediği veçhile yorumlayıp tabir ederdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir sabah bize şöyle buyurdu:

«إِنَّهُ أَتَانِي اللَّيْلَةَ آتِيَانِ، وَإِنَّهُمَا ابْتَعَثَانِي، وَإِنَّهُمَا قَالاَ لِي انْطَلِقْ، وَإِنِّي انْطَلَقْتُ مَعَهُمَا فَانْطَلَقْنَا، فَأَتَيْنَا عَلَى مِثْلِ التَّنُّورِ -قَالَ: فَأَحْسِبُ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ -فَإِذَا فِيهِ لَغَطٌ وَأَصْوَاتٌ " قَالَ: «فَاطَّلَعْنَا فِيهِ، فَإِذَا فِيهِ رِجَالٌ وَنِسَاءٌ عُرَاةٌ، وَإِذَا هُمْ يَأْتِيهِمْ لَهَبٌ مِنْ أَسْفَلَ مِنْهُمْ، فَإِذَا أَتَاهُمْ ذَلِكَ اللَّهَبُ ضَوْضَوْا» قَالَ: " قُلْتُ لَهُمَا: مَا هَؤُلاَءِ؟ " قَالَ: " قَالاَ لِي: انْطَلِقِ انْطَلِقْ " قَالَ: «فَانْطَلَقْنَا، " قُلْتُ لَهُمَا: فَإِنِّي قَدْ رَأَيْتُ مُنْذُ اللَّيْلَةِ عَجَبًا، فَمَا هَذَا الَّذِي رَأَيْتُ؟ " قَالَ: " قَالاَ لِي: وَأَمَّا الرِّجَالُ وَالنِّسَاءُ العُرَاةُ الَّذِينَ فِي مِثْلِ بِنَاءِ التَّنُّورِ، فَإِنَّهُمُ الزُّنَاةُ وَالزَّوَانِي

Dün gece rüyamda ya­nıma iki kişi geldi. Bana:

“Haydi, yürü” dediler. Bunun üze­rine ben de bunlarla beraber yürüdüm… Fırına (tandıra) benzer bir nesneye vardık. Orada anlaşılmaz sözler, velveleler ve sesler kopuyordu. İçinde birçok çıplak erkekle kadınlar bulunduğuna şahit olduk. Altlarından alevler yükseldikçe yürekleri parçalayan feryatlar koparıp bağırıyorlardı.

“Bunlara neler oluyor?” dedim.  “Yürü, yürü” dediler, yü­rüdük…

“Bu gece garip birçok olay gördüm, bunlar ne demekti?” diye sordum. Melekler de: “Anlatalım” dediler: …Fırının içindeki çıplak kadınlarla erkekler ise, zinakâr (zina eden) kadın ve erkeklerdir...” dediler.”[7]

Mut’a Nikahının Yasaklanması

Sebra el-Cuheni radıyallahu anh’den: Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

يَا أَيُّهَا النَّاسُ، إِنِّي قَدْ كُنْتُ أَذِنْتُ لَكُمْ فِي الِاسْتِمْتَاعِ مِنَ النِّسَاءِ، وَإِنَّ اللهَ قَدْ حَرَّمَ ذَلِكَ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ، فَمَنْ كَانَ عِنْدَهُ مِنْهُنَّ شَيْءٌ فَلْيُخَلِّ سَبِيلَهُ، وَلَا تَأْخُذُوا مِمَّا آتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئًا

Ey insanlar! Ben size muta nikâhı ile kadınlardan faydalanmanız için izin vermiştim. Şüphesiz ki Allah, bunu kıyâmete kadar haram kılmıştır. Kimin yanında bunlardan bir kadın varsa, hemen onu serbest bıraksın, onlara verdiği şeylerden hiçbir şeyi geri almasın!”[8]

Alî radiyallahu anh, İbn Abbâs radiyallahu anhuma’ya şöyle demişti:

إِنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنِ المُتْعَةِ، وَعَنْ لُحُومِ الحُمُرِ الأَهْلِيَّةِ، زَمَنَ خَيْبَرَ

“Rasûlüllâh sallallahu aleyhi ve sellem, mut’a nikâhından ve ehlî eşeklerin etlerini yemekten Hayber’in fethi günü bizleri men etti.”[9]

Seleme b. el-Ekvâ’ radıyallahu anh’den:

رَخَّصَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَامَ أَوْطَاسٍ، فِي الْمُتْعَةِ ثَلَاثًا، ثُمَّ نَهَى عَنْهَا

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Evtas yılı mutaya üç gün ruhsat verdi, sonra yasakladı.”[10]

Elin Zinâsı

Muaviye b. Hayde radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

تَجِيئُونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَى أَفْوَاهِكُمُ الْفِدَامُ، وَإِنَّ أَوَّلَ مَا يَتَكَلَّمُ مِنَ الْآدَمِيِّ فَخِذُهُ وَكَفُّهُ

Kıyamet gününde ağızlarınız kapalı bir şekilde hesap için getirilirsiniz. Kişinin ilk önce cinsel organı ve elleri yaptıklarını anlatır.”[11]

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

عَلَى كُلِّ نَفْسٍ مِنِ ابْنِ آدَمَ كُتِبَ حَظٌّ مِنَ الزِّنَا أَدْرَكَ ذَلِكَ لَا مَحَالَةَ، فَالْعَيْنُ زِنَاهَا النَّظَرُ، وَالرِّجْلُ زِنَاهَا الْمَشْيُ، وَالْأُذُنُ زِنَاهَا السَّمَاعُ، وَالْيَدُ زِنَاهَا الْبَطْشُ، وَاللِّسَانُ زِنَاهُ الْكَلَامُ، وَالْقَلْبُ يَتَمَنَّى وَيَشْتَهِي وَيُصَدِّقُ ذَلِكَ أَوْ يُكَذِّبُهُ الْفَرْجُ

Âdemoğullarından her kişiye zinadan mutlaka erişeceği nasibi yazılmıştır. Gözün zinası bakmak, ayağın zinası yürümek, kulağın zinası dinlemek, elin zinası tutmak, dilin zinası konuşmak, kalbin zinası arzu etmektir. Cinsel organ bunu ya doğrular, ya da yalanlar.”[12]

İbn Mes’ud radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

الْعَيْنَانِ تَزْنِيَانِ وَالْيَدَانِ تَزْنِيَانِ، وَالرِّجْلَانِ تَزْنِيَانِ، وَالْفَرْجُ يَزْنِي

“Gözler zina eder, eller zina eder, ayaklar zina eder, cinsiyet uzvu zina eder.’[13]

Yabancı Kadınla Musafaha Etmek

Namahrem bir kadınla tokalaşmak şüphesiz elin zinasındandır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den daha temiz kalpli birisi olmamasına rağmen O, şöyle buyurmuştur:

Umeyme bt. Rukayka radiyallahu anha’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنِّي لَا أُصَافِحُ النِّسَاءَ

Şüphesiz ben, kadınlarla musafaha etmem/tokalaşmam.”[14]

Akîle bt. Ubeyd b. Haris radiyallahu anha’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنِّي لَا أَمَسُّ أَيْدِي النِّسَاءِ

Ben, kesinlikle kadınların eline dokunmam.”[15]

‘Â’işe radiyallahu anha’dan: “Allah’a yemin olsun ki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in eli (mahremi olmayan) kadın eline hiç değmedi. Kadınlarla sadece sözlü olarak beyatleşirdi.”[16]

Esma bt. Yezid radiyallahu anha’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

لَا أُصَافِحُ النِّسَاءَ؛ وَلَكِنْ إنما آخذ عليهن بالقول

Ben kadınlarla musafaha etmem/tokalaşmam, onlardan ancak söz alıyorum.”[17]

Abdullah b. Amr radiyallahu anhuma’dan: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kadınlardan biat alırken onlarla musafaha etmezdi.”[18]

Ma’kıl b. Yesar radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

لأَنْ يُطْعَنَ في رَأْسِ أَحَدِكُمْ بِمِخْيَطٍ مِنْ حَدِيدٍ خَيْرٌ لَهُ مِنْ أَنْ يَمَسَّ امْرَأَةً لاَ تَحِلُّ لَهُ

Kişinin başına demirden çivi çakılması kendisine helal olmayan bir kadına dokunmasından hayırlıdır.”[19]

Şeyh İbn Baz’ın Fetvası

Soru: Bazı kabilelerin çoğu adetleri tertemiz şeriata muhalif olabiliyor. Bunlardan birisi de misafirlerin kadınlara selam vermek istemesi ve musafaha etmek için ellerini uzatmalarıdır. Bu reddedildiği zaman bazı huzursuzluklara sebep oluyor. Değişik yorumlar yapılıyor. Böyle durumlarda yapılması en uygun olan hareket nedir?

Şeyh İbn Baz’ın cevabı: Birbirlerinin mahremi olmayan kadın ile erkek arasındaki musafaha caiz değildir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadınlarla biat ederken:

لَا أُصَافِحُ النِّسَاءَ؛

Ben kadınlarla musafaha etmem[20] buyurmuştur.

Aişe radıyallahu anha’dan gelen rivayette sabit olduğuna göre o şöyle demiştir:

“Vallahi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in eli asla yabancı bir kadın eline dokunmadı. O kadınlardan sadece söz ile biat alırdı.”[21]

Allah Azze ve Celle buyurmuştur ki:

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا

And olsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab 21)

Şüphesiz namahrem kadınlarla musafaha etmek her iki taraf için de fitne vesilelerinden olup terk edilmesi vaciptir. Musafaha etmeden, sözü yumuşatmadan şaibesiz selam vermeye gelince bunda sakınca yoktur. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

يَانِسَاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِنَ النِّسَاءِ إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًا

Ey Nebînin hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin.” (Ahzab 32)

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zamanında kadınlar ona selam verir, müşkülatları hakkında ondan fetva isterlerdi. Aynı şekilde Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabına da selam verir ve fetva isterlerdi. Kadının babası, erkek kardeşi gibi mahrem akrabaları ile musafaha etmesinde sakınca yoktur. Başarıya ulaştıran Allah’tır.”

Yaşlı Kadınla Musafaha

Soru: Kadın oldukça yaşlı ise onunla müsafaha etmek ve hastalığında ziyaret edildiği zaman onunla yalnız kalmak caiz midir?

Şeyh el-Elbâni şöyle cevap verdi: “Diri olandan düşen herşeyi toplayan vardır” sözü hatıra gelmezse bunun caiz olduğu söylenebilir. Ancak bundan uzak durmak daha uygundur.[22]



[1] Sahih. Buhari (2475) Muslim (57)

[2] Sahih. Ebû Dâvûd (4690) Hâkim (1/22) Beyhakî Şuabu’l-İman (5364)

[3] Sahih. Buhârî (2766) Muslim (145)

[4] Hasen. Taberânî (1/178) Hâkim (2/37) Beyhaki Şuab (5416) el-Elbâni Gâyetu’l-Meram (344)

[5] Sahih. Hâkim (2/126) İbnu’l-Munzir el-Evsat (6692) Hadisu Ebi Ali eş-Şa’rani (el yazma no: 123) Beyhakî (3/346) el-Elbânî es-Sahiha (107)

[6] Sahih. Haraitî Mesaviu’l-Ahlak (483)

[7] Sahih. Buhârî (7047) Bezzar (10/381)

[8] Sahih. Muslim (1406); Ahmed (3/405).

[9] Sahih. Buhârî (5115); Muslim (1407) Ahmed (1/79).

[10] Sahih. Muslim (1405) Ahmed (4/55)

[11] Hasen. Ahmed (5/3) Hâkim (2/477) Taberî (20/408) Taberânî (19/424)

[12] Hasen. İbn Hibban (10/269) Hâkim (2/511) Ahmed (2/379) Ebû Dâvûd (2154)

[13] Sahih. Ahmed, (1/412) İbn Ebî Şeybe Musned (384) Ebû Ya'lâ (9/246) Bezzar (5/332) Taberânî (10/155) Tahavî Şerhu Muşkili’l-Âsâr (2711) eş-Şâşî Musned (371-373) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (2/98) İbn Bişran Emali (148) el-Elbânî Sahîhu’l-Câmi‘ (4126).

[14] Sahih. Ahmed, (6/357) İbn Hibbân (10/417) Malik, Muvatta (2/982) Nesâî (4181) İbn Mâce (2874)

[15] Sahih. Taberânî (24/342) Ebu Nuaym Ma’rife (7777) el-Elbânî, Sahîhu’l-Câmi‘ (7054) el-İsâbe (4/354).

[16] Sahih. Muslim (1866).

[17] Hasen. Humeydî (368) İbn Sa’d (8/6) Ahmed (6/454) Dulâbî el-Kuna (2/128) Ebu Nuaym Ahbaru İsbehan (1/293)

[18] Hasen. Ahmed (2/213)

[19] Sahih. Taberani (20/212) Ru’yani (3/466) Camiu’s-Sagir (7216) Mecmau’z-Zevaid (4/326) Elbani es-Sahiha (226) Elbani Sahihu’l-Cami (5045)

- Makıl b. Yesar’dan mevkuf olarak: İbn Ebi Şeybe (4/15)

[20] Sahih. Ahmed, (6/357) İbn Hibbân (10/417) Malik, Muvatta (2/982) Nesâî (4181) İbn Mâce (2874)

[21] Sahih. Muslim (1866).

[22] El-Elbâni, Fetava’l-Medine (88)

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...