Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’den; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَعَنَ اللهُ الْوَاشِمَاتِ وَالْمُسْتَوْشِمَاتِ، وَالنَّامِصَاتِ
وَالْمُتَنَمِّصَاتِ، وَالْمُتَفَلِّجَاتِ لِلْحُسْنِ الْمُغَيِّرَاتِ خَلْقَ اللهِ
‘Allah dövme yapana ve yaptırana, namisaya (kaş alana) ve
mutenammisaya (kaş aldırana), güzelleşmek için Allah’ın yarattığını
değiştirerek dişlerini düzettirene lanet etsin.’[1]
Bu hadisi tercüme edenlerden bazısı:
"Yüzden kıl alan ve aldıranlar" şeklinde, bazısı da "kaş alan ve
aldıranlar" şeklinde tercüme etmektedir.
Namisa kelimesinin aslı en-Nams’tır. Bunun
mutlak olarak yüzden kıl almak olduğu söylendiği gibi, sadece kaş almak ve
inceltmek olduğu da söylenmiştir. Burada tercihe şayan olan yüzden sadece kaş
almak ve inceltmektir. Zira bu açıklama Aişe radıyallahu anha’dan rivayet
edilmiştir ve O bu meseleleri başkalarından daha iyi bilir.[2]
“İbn Ebi's-Sakr'ın hanımı, Aişe radıyallahu
anha'nın yanında iken bir kadın:
"Yüzümde tüyler bulunmaktadır. Kocama güzel
görünmek için onları yolabilir miyim?" diye sorunca Aişe radıyallahu anha
şöyle dedi:
"Seni kötü gösterecek şeyleri kendinden
gider. Birini ziyarete gittiğinde nasıl süsleniyorsan kocana karşı da öyle
süslen. Kocan sana bir şey emrettiği zaman ona itaat et ve hakkında yemin
ettiği zaman yeminini doğru çıkar. İstemediği kişileri de evine sokma"[3]
en-Nams yüzden kıl yolmaktır. Bu konudaki yasak
umumidir. Yasaktaki lanet ifadesi özellikle kadın hakkındadır ve kadının
yüzünde normal olan kıllar; kaşları ve kirpikleridir. Yasak ve
lanet de kadında anormal olan bir durum için değil, kadında asıl olan duruma
göre varid olmuştur.
Bu yüzden bazı lügat ehli ve
şarihler en-namisa'yı kaş alan kadın olarak açıklamışlardır. Bundan
dolayı el-Lecnetu'd-Daime fetva komisyonu, kadının iki kaş arasındaki kılları
gidermesinin caiz olduğunu, bunun kaşlardan olmadığı için hadiste yasaklanan
ifadeye dâhil olmadığına fetva vermiştir.[4]
Yüzden kıl yolarak süslenme genelde kadınlarda
görülen bir durumdur. Bu sebeple hadiste kadınlar zikredilmiştir.
Erkeklerin bu işi yapması adet dışıdır. Bu işi şayet erkekler
yapacak olursa, kadınlara benzeme hakkındaki lanete müstahak
olurlar. Allah en iyi bilendir.
Kaş Aldırma, Tırnak Uzatma
ve Oje Sürmenin Hükmü
Soru: Kaşlardan fazla kılları almanın hükmü nedir? Tırnakları
uzatıp oje sürmenin hükmü nedir? Ben oje sürmeden önce abdest alıyorum ve 24
saat sonra onu gideriyorum. Kadının yüzü açık halde dışarı çıkması caiz midir?
Şeyh İbn Baz’ın
cevabı: “Kaş kıllarını almak
caiz değildir. Zira Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den sabit olduğuna göre o
kaş alana ve aldırana lanet etmiştir. Kaş kıllarını yolmak da bu hadiste
yasaklanan kaş almaya dâhildir.
Tırnakları uzatmak
sünnete muhaliftir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den sabit olduğuna göre
şöyle buyurmuştur:
خَمْسٌ مِنَ
الفِطْرَةِ: الخِتَانُ، وَالِاسْتِحْدَادُ، وَنَتْفُ الإِبْطِ، وَتَقْلِيمُ
الأَظْفَارِ، وَقَصُّ الشَّارِبِ
“Beş şey fıtrattandır; sünnet olmak, etek tıraşı olmak, koltuk altını
yolmak, tırnakları kesmek ve bıyığı kısaltmak."[5]
Bunu kırk günden fazla kesmeden ihmal etmek caiz değildir. Enes radıyallahu
anh’den sabit olan rivayette şöyle demiştir:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize bıyığı kısaltmak, tırnakları
kesmek, koltuk altını yolmak ve etek tıraşı olmak hususunda bunları kırk günden
fazla terk etmemiz üzere vakit tayin etti.”
Şüphesiz tırnakları uzatmak bazı hayvanlara ve kafirelere benzemek olur. Ojenin
terk edilmesi daha layıktır. Abdest alırken onun giderilmesi gerekir. Zira o
suyun altındaki tırnağa geçmesine engel olur.
Kadının içeride ve dışarıda yabancılara karşı örtünmesi gerekir. Allah Azze
ve Celle buyurmuştur ki:
وَإِذَا
سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ ذَلِكُمْ
أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ
“Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından
isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir
davranıştır.” (Ahzab 53)
Bu ayeti kerime yüzü ve başka şeyleri de kapsamaktadır. Yüz kadının kimliği
ve en önemli ziynetidir. Allah Teâla buyurur ki:
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ
لِأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ
جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ
غَفُورًا رَحِيمًا
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir
ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını
söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah
bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzab 59)
وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ
يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ
زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى
جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ
آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَائِهِنَّ أَوْ أَبْنَاءِ
بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي
أَخَوَاتِهِنَّ أَوْ نِسَائِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ أَوِ
التَّابِعِينَ غَيْرِ أُولِي الْإِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ أَوِ الطِّفْلِ
الَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ وَلَا يَضْرِبْنَ
بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى
اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
“Kendiliğinden görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini
teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.
Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları,
erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları,
kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri),
erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler yahut
henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan
başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri
anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda
yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa
eresiniz.” (Nur 31)
Bu ayetler tesettürün içeride ve dışarıda, Müslümanlara ve kâfirlere karşı
vacip olduğunu göstermektedir. Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının
Allah’a ve rasulüne isyan olacağı için bu meselede gevşeklik göstermemesi
gerekir. Zira bu içeride ve dışarıda fitneye sebep olur.”
[1]
Sahih. Buhârî (5931); Muslim (2125).
[2]
Bkz.: Ebu Malik Kemal b. Seyyid Salim,
Sahihu Fıkhi’s-Sunne (3/55) Esasu'l-Belaga'da (1/490) şöyle denilir: hadiste
en-nâmisa ile kastedilen kaşların ince kalan arka taraflarını almaktır.
Mucemu'l-Vesit'te de (2/955) aynı açıklama yapılır. Ebu Davud Sunen'inde (no:4170),
Abdulmelik b. Habib el-Gaye ve'n-Nihaye'de (s.224) ve İbnu'l-Esir
en-Nihaye'de bu açıklamayı tercih etmişlerdir. Lisanu'l-Arab'da ve diğer
bazı lugat kitaplarında en-Nâmıs kelimesinin kaşları olmayan adam
manasında kullanıldığı zikredilmektedir. es-Sahib b. Abbad, el-Muhit
fi'l-Luga'da (2/228) yüzden kıl yolmak demektir demiştir. Tacu'l-Arus'ta
(18/191) nakledildiğine göre el-Ferrâ da böyle demiştir. bkz. Lisanu'l-Arab
(7/101)
[3]
Sahih ligayrihi mevkuf. Abdurrazzak (no:5104) Benzerini Aişe radıyallahu
anha'dan: İbnu'l-Ca'd Müsned'inde (451) rivayet etti. Bunun isnadı sahihtir.
Başka bir tarikle benzerini; İbn Husrev, Musnedu Ebi Hanife'de (458) ve
Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî, el-Asar'da (894-895) rivayet etmişlerdir. Bu
isnadda Ebu Hanife zayıftır.
[4]
Fetava’l-Lecne (5/197)
[5]
Sahih. Buhârî (5889) Muslim (257)