Cazip renkli kumaşlar kullanılmamalıdır. Eğer üstten örtülecek örtünün kendisi ziynet sayılabilecek renk ve görünüşte olursa ona hicab denilemez.
Allah Teâlâ şöyle
buyurmuştur:
وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ
وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى
"Vakarla evinizde
oturun. Önceki Cahiliye kadınlarının kırıla döküle, süslerini göstererek
(teberrüc) yürüyüşleri gibi yürümeyin." (Ahzab 33)
Ayette geçen teberrüc
kelimesi; Zemahşeri'ye göre; "Genelde; gizlenmesi gereken şeyleri açmada
çaba sarf etme, özelde ise; kadınların ziynetlerini ve güzelliklerini açıp
yabancı erkeklere göstermesidir"[1]
İmam Suyuti; "Kadının
endamlı endamlı yürümesi, başörtüsünü bağlamadan başına atıp kadınların tabii
ve yapay güzelliklerini ve çekiciliklerini uygun olmayan yerlerde
sergilemeleri, süs ve eylemleriyle kendilerinden yararlanma hakkı olmayanların
dikkatini ve ilgilerini çekmeleridir" der.[2]
Alusi der ki; “Bana göre zamanımızda
zengin kadınların evlerinden çıkarken üstlük olarak örtündükleri örtüler de
yabancıya gösterilmemesi gereken ziynet kabilindendir. Çünkü bunlar ipekten, rengârenk,
gözleri kamaştıran altın ve gümüş işlemeli, çekici giysilerdir. Sanıyorum
erkeklerin karılarının bu şekilde çıkmalarına göz yummaları iman gayreti
eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu tür giysiler bütün kadınların bir fitnesi
olmuştur… Bütün bunlar Allah ve Rasulünün izin vermediği şeylerdir. "[3]
Ebu Uzeynetus Sadefi radıyallahu anh’den Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
وَشَرُّ نِسَائِكُمُ الْمُتَبَرِّجَاتُ الْمُتَخَيِّلاَتُ وَهُنَّ الْمُنَافِقَاتُ
لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ مِنْهُنَّ إِلاَّ مِثْلُ الْغُرَابِ الأَعْصَمِ
"Kadınların şerlisi kendini beğenip kibirlenen
ve (açılıp saçılarak) teberrüc yapanlardır. Onlar münafıktırlar. Bu yüzden
kadınlardan cennete girecek olanlar ayağı sekili karga gibi azdır."[4]
İbnu’s-Seken, Ebu Uzeyne’nin sahabe olduğunu
söylemiştir.[5]
İbn Mes’ûd radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
الْمُخْتَلِعَاتُ
وَالْمُتَبَرِّجَاتُ هُنَّ الْمُنَافِقَاتُ
“(Sebepsiz olarak) Boşanmak isteyen kadınlar ve
açılıp saçılan kadınlar münafıklardır.”[6]
Fudale b. Ubeyd radıyallahu anh’den:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
ثَلَاثَةٌ لَا تَسْأَلْ عَنْهُمْ: رَجُلٌ فَارَقَ الْجَمَاعَةَ وَعَصَى إِمَامَهُ
فَمَاتَ عَاصِيًا، وَأَمَةٌ أَوْ عَبْدٌ آبِقٌ مِنْ سَيِّدِهِ فَمَاتَ، وَامْرَأَةٌ
غَابَ عَنْهَا زَوْجُهَا وَقَدْ كَفَاهَا مُؤْنَةَ الدُّنْيَا فَتَبَرَّجَتْ بَعْدَهُ
فَلَا تَسْأَلْ عَنْهُمْ
“Üç kişinin halini hiç sorma. Cemaatten
ayrılıp imamına isyan ederek ve isyankâr haliyle ölen bir adam, efendisinden
kaçıp giden ve bu haliyle ölen bir cariye yahut bir köle, kocası kendisine
dünya maişetini yeteri kadar sağlayıp, yanından ayrıldığı vakit kocasından
sonra açılıp saçılan bir kadın. İşte sen bunların halini hiç sorma.”[7]
Meymune bt. Sad radıyallahu anha'dan: Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
مَثَلُ الرَّافِلَةِ
فِي الزِّينَةِ فِي غَيْرِ أَهْلِهَا كَمَثَلِ ظُلْمَةِ يَوْمِ القِيَامَةِ لَا
نُورَ لَهَا
"Kendi ailesinden başkası için süslenen
gururlu kadın kıyamet günü nursuz bir karanlıkta olacaktır."[8]
el-A’la b. Ziyad
rahimehullah der ki; “Şöyle denilirdi: “Kadının
elbisesinin güzelliğine bakmaya devam etme! Zira bakış kalpte şehvete sebep
olur”[9]
İbn Ömer radiyallahu
anhuma’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
مَنْ لَبِسَ ثَوْبَ شُهْرَةٍ، أَلْبَسَهُ اللهُ تَبَارَكَ
وَتَعَالَى ثَوْبَ مَذَلَّةٍ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ثُمَّ تُلَهَّبُ فِيهِ النَّارُ
"Kim dünyada şöhret
için elbise giyerse Allah ona kıyamet gününde zillet elbisesi giydirir sonra
ateşte tutuşturulur."[10]
Ebu Umame radıyallahu
anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
الْبَذَاذَةُ مِنَ
الْإِيمَانِ
"Sade
giyinmek imandandır."[11]
[1] Zemahşeri el-Keşşaf (2/9)
[2] Suyuti el-İklil (192) Bkz.: Fethu’l-Bari
(10/106) Cessas Ahkamu’l-Kur’ân (7/172) Kurtubi (7/229) Sıddık Hasen Han,
Fethu’l-Beyan (7/274) Ferra Meani’l-Kur'an (2/342) İbn Kesir Tefsir (3/283)
[3] Alusi Ruhu’l-Meani
(18/146) Elbani Hicab (41)
[4] Sahih. Beyhaki
(7/82) İsmail el-İsbehani (Kıvamu’s-Sunne), Tergib ve Terhib (1527) Taberi
Tarih (11/590) İbn Hacer el-İsabe (7/9) Elbani Sahihu’l-Cami (3330)
Feyzu’l-Kadir (3/493) Muhlis el-Aşir (214/2) İbn Katan İhkâmu’n-Nazar (s.177)
Ebu Ubeyd Garibu’l-Hadis (3/101) Elbani es-Sahiha (1849)
* Enes radıyallahu anh’den: Zehiratu’l-Huffaz (5682) Elbani
Adabu’z-Zifaf (s.16, 19)
[5] İbn Hacer, El-İsabe (7/7)
[6] Hasen. Ebu Nuaym Hilye (8/375-6)
Hatib Tarih (3/358) el-Elbani es-Sahiha (2/131, no: 632)
[7] Sahih. Hâkim (1/206)
Ahmed (6/19) Bezzar (9/204) Taberani (18/306) Beyhaki Şuab (6/165) Buhari
Edebu’l-Mufred (590) el-Elbanî, es-Sahiha (542)
[8] Zayıf. Tirmizi (1167)
Taberani (25/38) Ebu Nuaym
Ma’rife (7839-40) İbn Ebi Asım el-Ahad vel-Mesani (6/209) İbn Hayyat Tabakat (1/331)
İbn Hacer el-İsabe (8/130) Ebu’ş-Şeyh el-Emsal (265, 266) İbn Esir Nihaye (2/247) İsnadında Musa b Ubeyde vardır. İbn Sa’d onu sika
saymış, Yahya b. Main; “Onda beis yok, salih birisi, lakin Abdullah b.
Dinar’dan münker hadisler rivayet etti” demiştir. Yakub b. Şeybe de; “saduk,
hadiste zayıf” dedi. Çoğunluk onu hadiste zayıf saydı. Bkz.: İbn Sa’d (1/408)
ed-Devrî, Tarihu İbn Main (3/60, 247) Mizanu’l-İtidal (6/551)
[9] Sahih maktû. İbn Ebi Şeybe (3/409)
[10] Hasen. Ahmed (2/139) İbn Mace (3606) Ebu Davud (4029) Nesâî
Sunenu'l-Kubrâ (5/460) İbn Ebi Şeybe (5/205) Ma’mer Cami (11/80) Ebu Ya’la
(10/62) Musnedu İbni’l-Ca’d (1/315) Beyhaki Şuab (6227) Dulabi
Zurriyetu’t-Tahira (s.95)
[11] Sahih. Ebu Davud (4161) Ahmed Zühd (29) İbn
Mace (4118) Taberani (1/246) Hakim (1/9) Humeydi (357) Beyhaki Şuab (6173,
6470, 8135, 8136) Tahavi Müşkilu’l-Asar (1/478) Serahsi Kitabu’l-Kesb (s.95) Deylemi (2200) Kudai (6/2) Elbani
es-Sahiha (341)