Erkeğin Elbiseleri Sarkıtması

Said b. Vehb dedi ki:

أَنَّ عَلِيًّا رَأَى قَوْمًا يُصَلُّونَ وَقَدْ سَدَلُوا ، فَقَالَ : كَأَنَّهُمُ الْيَهُودُ خَرَجُوا مِنْ فِهْرِهِمْ

“Ali radıyallahu anh namazda (saç ve elbiselerini) sarkıtan kimseleri görünce:

“Sanki havralarından çıkan Yahudilere benziyorlar” dedi.[1]

Nafi rahimehullah şöyle demiştir:

أَنَّهُ كَرِهَ السَّدْلَ فِي الصَّلَاةِ مُخَالَفَةً لِلْيَهُودِ وَقَالَ: «إِنَّهُمْ يَسْدُلُونَ»

İbn Ömer radıyallahu anhuma Yahudilere muhalefet olması için namazda (saç ve elbiseyi) sarkıtmayı çirkin görür ve şöyle derdi: “Yahudiler sarkıtırlar.”[2]

Ebu Hureyre radıyallahu anh rivayet ediyor:

أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنِ السَّدْلِ فِي الصَّلَاةِ، وَأَنْ يُغَطِّيَ الرَّجُلُ فَاهُ

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem namazda elbiseyi sarkıtmayı ve kişinin ağzını örtmesini yasakladı.”[3]

İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle demiştir:

أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، كَانَ يَسْدِلُ شَعَرَهُ، وَكَانَ المُشْرِكُونَ يَفْرُقُونَ رُءُوسَهُمْ، فَكَانَ أَهْلُ الكِتَابِ يَسْدِلُونَ رُءُوسَهُمْ، وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُحِبُّ مُوَافَقَةَ أَهْلِ الكِتَابِ فِيمَا لَمْ يُؤْمَرْ فِيهِ بِشَيْءٍ، ثُمَّ فَرَقَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَأْسَهُ

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, saçlarını (alnı üzerinden) sarkıtır, müşrikler ise başlarının iki yanına ayırırlardı. Kitap ehli ise saçlarını başları üzerinden sarkıtırlardı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem (vahiyle) emrolunmadığı hususlarda ehl-i kitaba uyum göstermeyi severdi. Sonra (sarkıtmayı terk ederek) saçlarını ortadan ayırmaya başladı.” [4]

Mugira b. Şu’be radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

يَا سُفْيَانَ بْنَ سَهْلٍ، لَا تُسْبِلْ فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْمُسْبِلِينَ

Ey Süfyan b. Sehl! Elbiseni sarkıtma. Zira Allah elbisesini sarkıtanları sevmez.”[5]

Elbiseyi Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in belirlediği sınırdan fazla uzatmak sünnete muhalefettir.

Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

إِزْرَةُ الْمُؤْمِنِ إِلَى أَنْصَافِ سَاقَيْهِ، لَا جُنَاحَ عَلَيْهِ مَا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْكَعْبَيْنِ، وَمَا أَسْفَلَ مِنَ الْكَعْبَيْنِ فِي النَّارِ لَا يَنْظُرُ اللَّهُ إِلَى مَنْ جَرَّ إِزَارَهُ بَطَرًا

Mü’minin izarı baldırının yarısına kadardır. Diz ile ayak bilekleri arası kadar olanda sakınca yoktur. Ayak bileklerinden aşağısı ise ateştedir. Kim şımararak izarını sarkıtırsa Allah ona nazar etmez.[6]

Cabir b. Suleym radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

وَارْفَعْ إِزَارَكَ إِلَى نِصْفِ السَّاقِ، فَإِنْ أَبَيْتَ فَإِلَى الْكَعْبَيْنِ، وَإِيَّاكَ وَإِسْبَالَ الْإِزَارِ، فَإِنَّهَا مِنَ المَخِيلَةِ، وَإِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْمَخِيلَةَ، وَإِنِ امْرُؤٌ شَتَمَكَ وَعَيَّرَكَ بِمَا يَعْلَمُ فِيكَ، فَلَا تُعَيِّرْهُ بِمَا تَعْلَمُ فِيهِ، فَإِنَّمَا وَبَالُ ذَلِكَ عَلَيْهِ

İzarını baldırının yarısına kadar kaldır. Olmazsa ayak bileklerine kadar kaldır. Seni elbiseyi sarkıtmaktan sakındırırım. Zira bu kendini beğenmişliktir. Şüphesiz Allah kendini beğenmişleri sevmez.”[7]

el-Müsebbil: Elbisesini topuklara kadar sarkıtan kimsedir. Hadiste geçen ka’b; diz ile ayak arasındaki eklemdir. Ka’b kelimesinin ayağın yere dokunan arka kısmı yani topuk anlamında kullanılması yaygın bir yanlıştır.[8]

Hadiste Müslüman’ın izarının baldırının yarısına kadar olmasının müstehap olduğuna delil vardır. Ayak bileklerine kadar olan kısmı kerahatsiz olarak caizdir. Ayak eklemlerinden aşağısı ise yasaklanmış olup haramdır. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kendini beğenmiş şekilde elbise sarkıtmanın kibir olduğunu ve Allah’ın kendini beğenmişleri sevmediğini haber vermiştir.

Elbisesini sarkıtan kimse için ahirette büyük bir tehlike ve can yakıcı bir azap vardır. Ebu Zerr radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

ثَلَاثَةٌ لَا يُكَلِّمُهُمُ اللَّهُ، وَلَا يَنْظُرُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَلَا يُزَكِّيهِمْ، وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ الْمُسْبِلُ، وَالْمَنَّانُ، وَالْمُنَفِّقُ سِلْعَتَهُ بِالْحَلِفِ الْكَاذِبِ

Şu üç kimseyle Allah kıyamet gününde konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çekmez ve onlara elim bir azap vardır: Elbisesini sarkıtan, yaptığı iyiliği başa kakan ve yalan yere yemin ederek ticaret malına revaç veren.”[9] 

Bahsedilen bu sarkıtma, gömlek veya sarıkta da olabilir. Zira İbn Ömer radıyallahu anhuma’nın rivayet ettiği hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

الْإِسْبَالُ فِي الْإِزَارِ، وَالْقَمِيصِ، وَالْعِمَامَةِ، مَنْ جَرَّ مِنْهَا شَيْئًا خُيَلَاءَ، لَمْ يَنْظُرِ اللَّهُ إِلَيْهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

Sarkıtma; izarda, kamiste (gömlekte) ve sarıkta olur. Kim böbürlenerek bunlardan birini sarkıtırsa kıyamet günü Allah ona bakmayacaktır.”[10]

Kamis: Baldırın yarısına veya ayak bileklerine kadar ulaşıp örten gömlektir. Erkeklerin giydikleri; aba, mağrip bornozu, cellabiye gibi elbiselerde buna dâhildir. Sarığın sarkıtılması ile kastedilen, adetten daha uzun bir şekilde sarkıtmaktır. Gömleğin yenlerini adet olandan fazla olarak uzatmak da bu yasaklanan sarkıtmaya dâhildir. Aynı şekilde adet olandan daha fazla olan bütün genişletme ve uzatmalar bu hükmün kapsamındadır.



[1] Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (2/62) Abdurrazzak (1/364) İbnu’l-Munzir el-Evsat (2383) Beyhaki (2/243) Ebu Ubeyd Garibu’l-Hadis (3/481) Beyhaki (2/243) İbn Kuteybe el-Eşribe (s.12)

[2] Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (2/63)

[3] Hasen. İbn Huzeyme (772, 918) İbn Hibban (6/117) Hâkim (1/384) Ebu Davud (643) İbn Mace (966)

[4] Sahih. Buhari (3558, 3944, 5917) Muslim (2336)

[5] Hasen. İbn Mace (3574)

[6] Sahih. İbn Mace (3573) Ebi Davud (4093)

[7] Sahih. Ebu Davud (4084)

[8] el-Azimabadî; Avnu’l-Ma’bud (11/103-104)

[9] Sahih. Muslim (106) Ebu Davud (4087)

[10] Sahih. Ebu Davud (4094)

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...