Asr-ı Saadette Kadınlar ile Erkekler İhtilat Etmemişlerdir!

 Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zamanında kadınlarla erkeklerin mescitlerde, çarşılarda, ilim meclislerinde, cihad alanlarında ve Müslümanların sorunları hakkındaki istişare toplantılarında bir arada bulundukları iddiası dikkate alınabilecek bir iddia değildir!

Mescitlerde ve yollarda ihtilat etmelerine gelince bu, ihtilata davet edenlerin arzuladığı biçimde bir kadın erkek karışması değildir!  Çünkü Nebî sallallahu aleyhi ve sellem zamanında erkek sahabeler, mescidin ön saflarında, kadınlar ise örtünmüş oldukları halde arka saflarda namaz kılıyorlardı.

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

خَيْرُ صُفُوفِ الرِّجَالِ أَوَّلُهَا، وَشَرُّهَا آخِرُهَا، وَخَيْرُ صُفُوفِ النِّسَاءِ آخِرُهَا، وَشَرُّهَا أَوَّلُهَا

Erkeklerin en hayırlı safları ön sıralar, en şerli safları ise arka sıralardır. Kadınların en hayırlı safları arkalar, en şerli safları da ön sıralardır.”[1]

Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kadınların erkeklerle ihtilat etmemesi için mescidinde kadınlara özel bir kapı tahsis etmiştir. Ebu Davud, Sünen’inde; Kadınların Mescitlerde Erkeklerden Ayrı Tutulması” diye bir başlık koymuş[2] ve İbni Ömer radıyallahu anhuma’dan şu rivayeti kaydetmiştir; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem;

لَوْ تَرَكْنَا هَذَا الْبَابَ لِلنِّسَاءِ قَالَ نَافِعٌ فَلَمْ يَدْخُلْ مِنْهُ ابْنُ عُمَرَ حَتَّى مَاتَ

Şu kapıyı kadınlara ayırsak” buyurdu.” Nafi der ki;

“İbni Ömer radıyallahu anhuma ölünceye kadar bir daha o kapıdan girmedi.”[3]

Nafi dedi ki:

أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ كَانَ يَنْهَى أَنْ يُدْخَلَ مِنْ بَابِ النِّسَاءِ

Ömer radıyallahu anh erkeklerin mescide kadınlara ayrılmış kapılardan girmesini yasakladı.”[4]

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, bayram günlerinde erkeklere vaaz ettikten sonra, hutbeyi işitemeyecek uzaklıkta bulunan kadınlara doğru yaklaşarak vaaz ediyordu.

Abdurrahman b. Âbis dedi ki; “İbni Abbas radıyallahu anhuma’ya;

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber bayram gününe katıldın mı?” diye sorulunca;

“Evet. Küçük yaşta olmasaydım katılamazdım. Kesir b. Samit’in evi civarından bayrak getirilir, namaz kılındıktan sonra hutbe verirdi. Sonra Bilal radıyallahu anh ile kadınların bulunduğu yere doğru gider, onlara vaaz eder, sadaka vermelerini emrederdi.”[5] 

Hafız İbn Hacer der ki; “Sonra kadınlara doğru giderdi” sözü, kadınların erkeklerden ayrı bir yerde olduğunu gösterir. “Yanında Bilal olurdu” sözü, kadınlara vaazın bir edebi olması veya şahitlik gibi ihtiyaçlar sebebiyle erkeklerden birinin hazır olması hikmetine binaendir. Zira Bilal radıyallahu anh, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hizmetçisi ve zekât toplama görevlisi idi. İbn Abbas radıyallahu anhuma ise, kendisinin de belirttiği gibi, küçük olması sebebiyle orada bulunmuştur.”[6]

Düşün ki, erkekler ve kadınlar, kalabalık cemaatler olmalarına rağmen, birbirlerine karışmamaya özen gösterilmiş, ihtilat men edilmiştir.

Tek bir kadının erkekler ile beraber namaz kılması da bu hükme dâhildir;

Enes b. Malik Radıyallahu anh’den;

صَلَّى النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي بَيْتِ أُمِّ سُلَيْمٍ فَقُمْتُ وَيَتِيمٌ خَلْفَهُ وَأُمُّ سُلَيْمٍ خَلْفَنَا

“Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, (süt teyzesi olan) annem Ümm Suleym’in evinde namaz kılar, ben ve yetim kardeşim onun arkasında saf olurduk. Ümm Suleym ise bizim arkamızda namaza dururdu.”[7]

Hafız İbni Hacer der ki; “Bu hadiste sakıncaya sebep olan şeye karşı ihtiyatlı olmak ve ithama sebep olabilecek konumlardan uzak durmak gereği vardır. Kadınların erkeklerle yolda karşılaşması, evde ihtilattan daha çirkindir.”[8]

Kadınlarla erkeklerin yolda karşılaşmamaları için erkekler,  namaz bitişinde kadınlar mescidi terk edene kadar beklemekle emrolunurlardı.

Hind Bintu’l-Haris radıyallahu anha’dan; Ümm Seleme radıyallahu anha dedi ki;

كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا سَلَّمَ قَامَ النِّسَاءُ حِينَ يَقْضِي تَسْلِيمَهُ وَمَكَثَ يَسِيرًا قَبْلَ أَنْ يَقُومَ قَالَ ابْنُ شِهَابٍ نَرَى وَاللَّهُ أَعْلَمُ أَنَّ ذَلِكَ كَانَ لِكَيْ يَنْصَرِفَ النِّسَاءُ قَبْلَ أَنْ يُدْرِكَهُنَّ أَحَدٌ مِنْ الرِّجَالِ

 “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem namazı bitirip selam verince, kadınlar derhal kalkarlar, Rasulullah ise kalkmadan önce bir müddet beklerdi.”

İbn Şihab ez-Zührî dedi ki; “Bunun sebebi, kadınların erkekler ile karşılaşmamaları içindir. Allahu a’lem.”[9]

Diğer rivayetin metni şu şekilde;

كَانَ يُسَلِّمُ فَيَنْصَرِفُ النِّسَاءُ فَيَدْخُلْنَ بُيُوتَهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَنْصَرِفَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem namazı kılıp selam verince, kadınlar derhal kalkarlar ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ayrılmadan önce evlerinde olurlardı.”[10]

İbni Kudame der ki; “Erkekler ve kadınlar bir imamın arkasında namaz kıldıkları zaman, selamdan sonra kadınlar çıkıncaya kadar erkeklerin beklemesi müstehaptır. Aksi halde kadın erkek ihtilatına sebep olunur.”[11]

Kadınlara gece namaza mescide çıkmaları için izin verilmesi, karanlığın örtücülüğü sebebiyle fitneden uzak olmaları yüzündendir. İbn Ömer radiyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

ائْذَنُوا لِلنِّسَاءِ بِاللَّيْلِ إِلَى المَسَاجِدِ

Gece mescide gitmeleri için kadınlara izin veriniz.”[12]

Aişe radıyallahu anha diyor ki;

كُنَّ نِسَاءُ الْمُوْمنَاتِ يَشْهَدْنَ مَعَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم صَلاَةَ الْفَجْرِ مُتَلَفِّعَاتٍ بِمُرُوطِهِنَّ، ثُمَّ يَنْقَلِبْنَ إِلَى بُيُوتِهِنَّ حِينَ يَقْضِينَ الصَّلاَةَ لاَ يَعْرِفُهُنَّ أَحَدٌ مِنَ الْغَلَسِ

 “Kadınlar Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber namaz kılmak için sabah namazına koku sürünmeden ve yüzlerini de örterek katılırlar, namazı kıldıktan sonra, kimsenin onları tanıyamayacağı karanlıkta evlerine dönerlerdi.”[13]

Aynı şekilde kadınlardan, fitnenin davetçisi olan güzel koku ve süs bulundurmaktan sakınmaları istenmiştir.

Zeyneb es-Sekafiye radıyallahu anha’nın rivayet ettiği hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurur ki;

إِذَا شَهِدَتْ إِحْدَاكُنَّ الْمَسْجِدَ ، فَلاَ تَمَسَّ طِيبًا

Siz kadınlardan biriniz, mescide geldiği zaman koku sürünmesin.”[14]

Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

أَيُّمَا امْرَأَةٍ أَصَابَتْ بُخُورًا فَلاَ تَشْهَدْ مَعَنَا الْعِشَاءَ الآخِرَةَ

Herhangi bir kadın üzerine koku sürünmüşse bizimle yatsı namazına da gelmesin.”[15]

Aişe radıyallahu anha kadınların bu konuda gevşek davrandıklarını görünce şöyle uyarmıştır;

 لَوْ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَأَى مَا أَحْدَثَ النِّسَاءُ لَمَنَعَهُنَّ الْمَسْجِدَ كَمَا مُنِعَتْ نِسَاءُ بَنِي إِسْرَائِيلَ

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kadınların neler çıkardığını görseydi, İsrailoğullarının kadınlarının yasaklandığı gibi, bunları da mescide çıkmaktan yasaklardı.”[16]

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadınları, yolu ortalamaktan yasaklar, kenardan gitmelerini, erkeklerle ihtilat etmemelerini emrederek, yolda gidiş esnasında birbirlerine dokunmalarıyla fitneye sebep olmaktan sakındırırdı.

Sahabe, Dışarıda İhtilata Karşı Çıkıyordu

Ali b. Ebi Talib radıyallahu anh, kadınlar ile erkeklerin karışmasına karşı çıkarak şöyle demiştir:

أَلاَ تَسْتَحْيُونَ، أَوْ تَغَارُونَ، فَإِنَّهُ بَلَغَنِى أَنَّ نِسَاءَكُمْ يَخْرُجْنَ فِى الأَسْوَاقِ يُزَاحِمْنَ الْعُلُوجَ

“Hiç utanmıyor musunuz? Hiç kıskanmıyor musunuz? Duyduğuma göre kadınlarınız çarşılara çıkıyor ve kalabalığın[17] arasına giriyormuş!” Rüsteh’in rivayetinde:

“Kıskanmayanda hayır yoktur” ifadesi de vardır.[18]

Zübeyr b. el-Avvam radıyallahu anh, Atike bt. Zeyd ile evlenirken, onun; “Mescide çıktığında mani olmamasına dair” şartını kabul etmişti. Hanımının yatsı namazı için çıkması kendisine zor gelmeye başlayıp sabredemez hale gelince, bir gece ondan önce çıkıp onun yolu üzerinde bir yere gizlendi. Hanımı oradan geçerken arkasına vurdu ve kayboldu. Bundan sonra hanımı bir daha çıkmadı.”[19]

Ebu Ömer Şeybani’den; “İbn Mesud radıyallahu anh kadınların Cuma günü mescide çıktıklarını görünce dedi ki; 

اُخْرُجْنَ إلَى بُيُوتِكُنَّ خَيْرٌ لَكُنَّ

“Evlerinize dönmeniz sizin için daha hayırlıdır.”[20]

İbn Mesud radıyallahu anh, kadınların evlerinde vakarla oturmalarını teşvik ederek dedi ki;

إنما النساء عورةٌ، وإنَّ المرأة لتخرجُ من بيتها وما به من بأسٍ، فيستشرفُ لَها الشيطانُ فيقولُ : إنكِ لا تَمُرِّينَ بأحدٍ إلاَّ أعجبتهِ، وإنَّ المرأةَ لتلبسُ ثيابَها، فيُقالُ : أينَ تريدين؟ فتقولُ أعودُ مريضاً، أو أشهد جنازةً، أو أُصلي في مسجدٍ، وما عَبَدَتْ امرأةٌ ربَّها مثلَ أنْ تعبُدَهُ في بيتها !

 “Şüphesiz kadınlar ancak avrettirler. Şüphesiz ki kadın, sakınca görmediğinden evinden çıkar, bunun üzerine şeytan bakışları ona çevirtir ve denilir ki; “Sen bir kimseden hoşlanmasan ona uğramazsın.” Kadın dış elbisesini giyince ona: “Nereye gidiyorsun?” denilir. O da: “Hasta ziyaret etmeye veya cenazeye katılmaya ya da mescitte namaz kılmaya” der. Hâlbuki kadın, evinde yaptığı ibadet gibisiyle Rabbine ibadet edemez.”[21]

Bütün bu rivayetlerden sonra İslam’ın ihtilata mani olmadığı ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabını bundan yasaklamadığı nasıl söylenebilir?

İşte bu, İslam’ın ilk yıllarındaki gidişatı, şer’î hükümleri bilen bir Müslüman’ın kabul edemeyeceği bir iftiradır!



[1] Sahih. Muslim (440) Ahmed (3/387) İbn Ebi Şeybe (1/333) Ebu Davud (678) Nesai (820) İbn Mace (1000-1001) Tayalisi (2408) Darimi (1/325) İbn Huzeyme (3/96) Taberani (8/165) İbn Carud el-Munteka (317) Ebu Ya’la (1102)

[2] Sunenu Ebi Davud (1/126)

[3] Sahih. Ebu Davud (462, 571) Abdulhak İşbili Ahkâm (2/65) Bagendi Cüz’ü Sitte Mecalis (12) Cemheretu’l-Ecza (s.30) Şeyh Elbani sahih olduğunu belirtti; Sahihu Camii’s-Sağir (5/61 no; 5134)

[4] Sahih mevkuf. Ebu Davud (464) Buhari Tarihu’l-Kebir (1/60) İbn Hazm el-Muhalla (3/131, 4/199) Şarani Keşful Gumme (1/104) Elbani Semeru’l-Mustetab’da (s.485) sahih dedi.

[5] Sahih. Buhari (934) Ahmed (1/232, 345, 357, 368) Humeydi (476) Darimi (1611) Ebu Davud (1142-1144) Nesai (3/184) İbn Huzeyme (1437)

[6] Fethu’l-Bari (2/466)

[7] Sahih. Buhari (727) Muslim (658)

[8] Fethu’l-Bari (2/336)

[9] Sahih. Buhari (802) Ebu Ya’la (6909, 7010) Ahmed (6/296) Ebu Davud (1040) İbn Mace (932) Nesai (1333) İbn Ebi Şeybe (2/245) İbn Huzeyme (3/109) İbn Hibban (6/5) Beyhaki (2/183) Taberani (23/355) Şafii Musned (1/44)

[10] Sahih. Buhari (812) Elbani Semeru’l-Mustetab (s.737)

[11] el-Muğni (2/254)

[12] Sahih. Buhârî (899) Muslim (442)

[13] Sahih. Buhari (553, 829, 834, 867) Müslim (645, 1489) Ahmed (6/33, 37, 248) Beyhaki (1/454, 2/235) Ebu Davud (423) Tirmizi (153) Nesai (545, 546, 550, 1370) Taberani Evsat (5/6, 309) Muvatta (4) Abdurrazzak (1/573) Humeydi (174) Darimi (1219) İbn Mace (669) İbn Huzeyme (1/180) İbn Hibban (4/366, 368) Ebu Ya’la (4415-16) İshak b. Rahuye (588, 591)

[14] Sahih. Müslim (443) Abdurrazzak (4/372) İbn Ebi Şeybe (5/305) Tayalisi (1652) Ahmed (6/363) Nesai (5129-5134) İbn Hibban (5/593) İbn Huzeyme (3/91) Taberani (24/285) Ebu Yala (6479) Beyhaki (3/133) Muvatta (466) Elbani Sahiha (1094)

[15] Sahih. Müslim (444) Ahmed (2/304) Ebu Davud (4175) Nesai (5263) Beyhaki (3/133) Ebu Avane (1/360) Ebu Yala (545) Elbani Sahiha (3605)

[16] Sahih. Buhari (831) Müslim (445) Ahmed (6/193) Ebu Davud (569) İshak b. Rahuye (2/426) Muvatta (468) İbn Ebi Şeybe (3/149) Taberani Sagir (445)

[17] Kalabalık diye tercüme edilen “Ulûc” kelimesi; acem kâfileri demektir.

[18] Hasen. Ahmed (1/133) İbnu’l-Cevzi Ahkamu’n-Nisa (s.110) Begavi Şerhu’s-Sunne (9/270) İbnu’l-Esir en-Nihaye (3/286) İbn Hacer el-Askalani İtrafu’l-Musnedi’l-Mu’teli (6428) İbn Kudame Şerhu’l-Kebir (8/144) (Rusteh’den naklen: Kenzu’l-Ummal (8735) Kutu’l-Kulub (2/418) Şarani Hukuku’l-Uhuvvet (153) Semerkandi Bustan (880) er-Ruheybani Metalibu Uli’n-Nehy (15/407) Ahmed Şakir isnadının sahih olduğunu söylemiştir. Musned (2/254-255)

[19] İbn Abdilberr et-Temhid (23/406) İbn Esir Usdu’l-Gabe (6/185) İbn Sad (8/267) İbn Kesir el-Bidaye (6/389)

[20] Sahih. Taberani (9/294 no; 9475) İbn Munzir el-Evsat (5/319) Mecmau’z-Zevaid (2/35) Abdurrazzak (3/173) Beyhaki (3/186) Elbani Sahihu’t-Tergib (349) Tergib (1/142)

[21] Sahih. Taberani (9/185, 294) Heysemi; “Ricali güvenilirdir” dedi. Mecmauz Zevaid (2/35) Münziri; “İsnadı hasendir” dedi. Tergib (1/305) Elbani Sahihu’t-Tergib (348) Elbani sahih dedi.

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...