Mukaddime

9

 

Şüphesiz hamd yalnız Allah'adır. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz. O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez.

Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilâh yoktur. O, bir ve tektir, O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve Rasûlüdür.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلاَ تَمُوتُنَّ إِلاَّ وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ

"Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak Müslümanlar olarak ölünüz." (Al-i İmran; 3/102)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيراً وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا

 "Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir." (en-Nisâ; 4/1),

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدِيدًا يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَن يُطِعْ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا

"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur." (el-Ahzâb; 33/70-71)

Bundan sonra,

Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah’ın Kelam’ı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan şey bid’attir ve her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık ta ateştedir.

Asrımızda imanın bariz iki alameti kalmıştır. Birisi erkeklerin hiçbir durumda terk edemeyecekleri namaz, diğeri kadınların terk edemeyecekleri tesettürdür. Kadın adetli günlerinde namazı terk eder, lakin tesettürü terk edemez. Şeytan insanlar üzerinde düzenler kurarak kadının farkında olmadan tesettürü terk etmesini sağlamıştır. Öyle ki kadın, örtündüğünü zannediyor, fakat Allah ve rasulünden gelen naslara göre o, hakikatte örtünmemiştir. Cahiliye kadınlarının örtünme şeklini bugünün Müslümanlarına “tesettür” zannettirmiştir.

Şüphesiz hayâ, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in buyurduğu gibi imandandır. Tesettürün terk edilmesi, imanın önemli bir şubesi olan hayânın tahrip olması demektir. Bu yüzden hadislerde tesettürü, Allah’ın emrettiği şekilde yerine getirmeyenlerin münafıklıkla nitelendiğini görürüz.

Hayâ, yalnız İslâm’ın emri değil, insanın fıtrî bir değeridir. Öyle ki, müşriklere casusluk yapan müşrike bir kadın, Ali radıyallahu anh’ın:

“Şayet götürdüğün mektubu vermezsen, örtünü çıkarır alırız” demesi üzerine hemen mektubu çıkarıp vermiştir. Müşriklerin bile koruduğu bu değeri, bir Müslüman nasıl önemsemez?!

Bu tesettür, fıtratların bozulmaması için çocukluk döneminden itibaren eğitimi verilmesi ve alıştırılmaları gereken hayâ değeridir.

Asr-ı saadet döneminin üzerinden hayli zaman geçmiş olup, tahrif edilen, aslından uzaklaşılan ve saptırılan kavramlar arasında en büyük nasibini almış konulardan birisi olan tesettür ve haremlik selamlık meselesidir.

Kitapta Kur’an ve sünnet nasları ile ümmetin en hayırlıları olan sâlih selefin uygulamalarından delillerle; erkeğin ve kadının tesettürü, ziynet ve süslenme ile ilgili konular, kadın-erkek ihtilatı, kadınların evlerinden çıkışlarının hükmü, cinslerin birbirlerine bakışlarının ve konuşmalarının hükmü, kadının mahremsiz yolculuk yapmasının hükmü, kadınların ilim tahsili ve tedavi olmaları gibi meseleleri incelemeye çalıştım.

İhtiyaç oldukça bu meselelerle ilgili âlimlerin fetvalarını da aktardım. Özellikle güncel meselelerle ilgili olarak muasır ilim ehlinin bu meselelere delillere uygun olarak verdikleri fetvaları naklettim.

Bu çalışmada çeşitli ortamlarda türlü vesilelerle tesettür ve ihtilatla ilgili olarak ortaya atılan şüphelere de ilmî usuller çerçevesinde cevaplar verdim. Özellikle de Mu’tezile’nin bakış açısıyla ve hevâya göre yapılan yorumlarla zihinleri bulandıran bid’atçi yazar Abdulhalim Ebu Şukka’nın “İslam Kadın Ansiklopedisi” adıyla Türkçe’ye de tercüme edilen: “Tahriru’l-Mer’e: Kadının Özgürlüğü” adlı kitabında hak ile bâtılı birbirine karıştırarak kurmaya çalıştığı tezgâhları Allah’ın yardımıyla bozdum.

Bu çalışmamın, hakka talip olan, Allah’a, O’nun emrettiğine uygun olarak kulluk etmek isteyen kimseler için bir rehber olmasını, Allah Azze ve Celle’den, yitirilen hayâ değerine tekrar dönüş yapılmasında bu eseri faydalı bir vesile kılmasını dilerim.

Ebu Muâz Seyfullah el-Çubukâbâdî

Çubukâbâd/Ankara

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...