İhtilat:

 

İhtilatın sözlük anlamı karışıklık demektir.[1] Kadınlarla erkeklerin ihtilatı ile kastedilen; kadınlarla erkeklerin birbirlerinin yanına girmeleridir.

İhtilatın dindeki ıstılah manası ise; birbirlerine mahrem olmayan yani nikâhı caiz olan erkekle kadının karışması, şüpheye sebebiyet verecek şekilde bir araya gelmeleridir.[2]

Şeyh Abdullah b. Carullah şöyle demiştir: “İhtilat: Birbirlerine mahrem olmayan erkekle kadının veya birbirlerine mahrem olmayan erkeklerle kadınların, birbirlerini görebilecekleri, işaretleşebilecekleri veya konuşabilecekleri şekilde bir mekânda bir araya gelmeleridir. Erkekle kadının herhangi bir şekilde halvet etmesi de ihtilat olarak tabir edilir.”[3]

İhtilat meselesi, yani kadınlarla erkeklerin aynı ortamda bulunmaları, batılılaşma akımına kapılmış münafıkların İslam ülkelerine soktuğu meselelerin en başında gelmektedir. Zira bu, Müslüman toplumun, dinlerinden ve ahlaklarından sıyrılıp çıkmalarını kolaylaştırmakta, böylece kendisine uyanları ve bağlananları yüce işlerden yüz çevirten haram şehvetlerin ortasına gömerek, zillet içinde bir batı uydusu yapmakta ve onların istediği şekli almaktadırlar.

Bu konuyla ilgili olarak ters yüz edilerek Müslümanların kafasına sokulan şüpheler şu şekildedir:

1- Diyorlar ki; “İslam, kadın – erkek birlikteliğini (ihtilatı) yasaklamamıştır(!). Bilakis, ilk Müslümanlar mescitlerde, ilim meclislerinde, cihad alanlarında, Müslümanların meselelerinin istişare edildiği toplantılarda bir arada bulunuyorlardı.”!!!

2- Hezeyanlarından bir diğeri; “İslam, ne sedd-i zerayi (kötülüklerin önünü tıkama prensibi) ile ve ne de iki cinsin arasını ayırarak, kadınları evlere hapsetmek suretiyle değil, iki cinsin karşı karşıya eğitilmesi suretiyle kadın – erkek arasındaki ilişkilerin temiz tutulmasını hedefler.”(!!!)

3- Diyorlar ki; “Kadının çalışmak için çıkması, ilerlemenin ve çağdaşlaşmanın kaçınılmaz gereklerindendir.”(!)

Allah’a hamd olsun ki, bu gibi şüphelere, sadece kalpleri şehvet hastalığına yakalanmış olanlar düşmektedir. Fakat yine de, isyankârların yolu açığa çıkıp, gafil Müslümanların mahremiyetlerine ve namuslarına kurulan tuzaklara karşı uyanık olmaları için bu iddiaların çürütülmesi gerekmektedir. 

Kadın-Erkek İhtilâtının Haramlığındaki İcma

Hicrî 6. Asır âlimlerinden Hafız Ebu Bekr Muhammed b. Abdillah el-Âmirî, Ahkâmu’n-Nazar adlı kitabında halvet ve ihtilatın haramlığındaki icmayı naklederek şöyle demiştir:

“Ümmetin âlimleri şunda ittifak etmişlerdir: Bu sakıncaların, yabancı kadınlarla erkeklerin karışmasının mubah olduğuna inanan kâfir olmuştur ve mürtet olduğundan dolayı öldürülmeyi hak eder. Eğer haram olduğuna inandığı halde işliyor ve bundan razı oluyorsa fasıktır. Onun sözü dinlenmez ve şahitliği de kabul edilmez.”[4]

İleride gelecek başlıklarda kadın-erkek ihtilatını yasaklayan Kur’ân ve sünnet delilleri ayrıntılı olarak zikredilecektir.

Kadınlara Karşı Nefisler Temize Çekilemez

Allah Teâlâ Yusuf aleyhi's-selâm’ın şöyle dediğini zikreder:

وَمَا أُبَرِّئُ نَفْسِي إِنَّ النَّفْسَ لَأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلَّا مَا رَحِمَ رَبِّي إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَحِيمٌ

Ben nefsimi temize çıkaramam; zira rabbimin merhamet ettikleri dışında, nefis dâima kötülüğü emredicidir. Şüphesiz rabbim çok bağışlayıcıdır; çok merhametlidir” (Yusuf 53)

Tesettürlü olsa da bir kadına bakmak Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in dahi şehvetine sebep olabilmiştir:

Ebu Kebşe radıyallahu anh’den;  “Biz Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında iken bir kadın geçti. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kalkıp evine gitti ve biraz sonra gusletmiş halde geri geldi. Biz;

“Ey Allah’ın rasulü! Bir şey mi oldu?” diye sorduk. Buyurdu ki;

نَعَمْ مَرَّتْ بِي فُلَانَةُ فَوَقَعَ فِي نَفْسِي شَهْوَةُ النِّسَاءِ، فَقُمْتُ إِلَى بَعْضِ أَهْلِي، وَكَذَلِكَ فَافْعَلُوا، فَإِنَّهُ مِنْ أَمَاثِلِ أَعْمَالِكُمْ إِتْيَانُ الْحَلَالِ

Evet, bir kadın geçmişti. Nefsime kadınlara karşı şehvet düştü ve kalkıp eşlerimden birine gittim. Böyle bir şey olursa siz de böyle yapın. Zira ben helale gitmekle sizin amellerinize örneklik ediyorum.”[5]

Şüphe: “Kadınların iffetleri örtülerinde ve ihtilattan uzak kalışlarında değil, nefislerindedir

Cevap: Şüphe yok ki, kadınların iffetleri yalnızca nefislerinde değil, bilakis örtünmelerinde ve ihtilattan (kadın-erkek karışıklığından) uzak durmalarındadır. Tesettür konusunda gevşeklik iffetleri lekeler.

Kadın, etkilenmeyen cansız bir varlık değildir. Bilakis, kadın zayıftır ve değişkenliği hızlıdır. Kadın-erkek ihtilatı sebebiyle etkilenmesinden emin olunamaz. İmanı kuvvetli olsa dahi o masume değildir. Nitekim Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:

وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ

Şunu iyi bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer.” (Enfal 24)

Peki ya kadın erkek karışıklığının ve imanları zayıf olanların çok olduğu durumlar nasıl olur?

Erkekler kadınları etkilediği gibi, kadın da, erkekleri etkiler. Nitekim Yusuf aleyhi's-selâm’ı gören kadınlar ondan etkilenmişler ve fitneye düşmüşlerdir. Yusuf aleyhi's-selâm şöyle demiştir:

رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ وَإِلَّا تَصْرِفْ عَنِّي كَيْدَهُنَّ أَصْبُ إِلَيْهِنَّ وَأَكُنْ مِنَ الْجَاهِلِينَ

Rabbim! Zindan benim için, onların beni çağırdığı şeyden daha sevimlidir. Eğer onlann tuzaklarını benden uzak tutmazsan, onlara meyleder ve câhillerden olurum” (Yusuf 33)

Cabir radiyallahu anh’ın rivayet ettiği hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur:

إِنَّ الْمَرْأَةَ تُقْبِلُ فِي صُورَةِ شَيْطَانٍ، وَتُدْبِرُ فِي صُورَةِ شَيْطَانٍ، فَإِذَا أَبْصَرَ أَحَدُكُمُ امْرَأَةً فَلْيَأْتِ أَهْلَهُ، فَإِنَّ ذَلِكَ يَرُدُّ مَا فِي نَفْسِهِ

Muhakkak ki kadın şeytan suretinde gelir, şeytan suretinde gider. Biriniz bir kadın gördüğü zaman kendi eşine gitsin. Zira bu, nefsinde olan şeyi giderecektir.”[6]

Peki ya erkek, sevdiği kadına, kadın sevdiği erkeğe bırakılırsa durum nasıl olur? O ikisi gün geçtikçe ihtilata devam ederse aralarındaki rağbet artıp, musibetleri büyümez mi? Hem kadının iffetiyle kalmaya devam ettiğini düşünecek olursak, aç kurtlardan onu kim savunacak? Hilelerden ve şeytanî adımlardan nasıl selamette kalınacak?

İslam, erkeklerle kadınlar arasındaki ihtilatı haram kılarken, kadının iffetli olanı ile olmayanı arasında fark gözetmemiştir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُبِينًا

Allah ve Rasülü birşeye hükmettikleri zaman, mü'min erkek ve mümin kadının kendi işlerinde artık başka bir şeyi seçmeye hakları yoktur. Kim Allah'a ve Rasûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab 36)

فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَنْ تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

O’nun emrine aykırı davrananlar; bir fitnenin kendilerine isabet etmesinden yahut can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar.” (Nur 63)

Şüphe yok ki, İslam’a davet ve tebliğ amacıyla bile olsa, iki cinsin ihtilatı ister çalışma alanında, ister öğrenim alanlarında olsun, karşılıklı bakışın önüne geçilemez. Bu yüzden kadınlarla erkeklerin bir arada bulunmaları haramdır.



[1] Bkz.: Lisanu’l-Arab (7/291)

[2] Suleyman b. Salih b. Abdilaziz el-Cerbui, el-İhtilat Beyne’l-Cinseyn, takdim: Şeyh Salih b. Fevzan (s.7)

[3] El-Usre dergisi, Afetu’t-Talimi’l-İhtilat (sayı 70, tarih Muharrem 1420, s.69) Bkz.: Muhammed b. İsmail el-Mukaddem Avdetu’l-Hicab (3/52)

[4] Ahkâmu’n-Nazar (s.278) Bkz.: Şeyh Abdulaziz b. Merzuk et-Tarifî, el-İhtilat ve Ehli’l-Halat

[5] Sahih. Ahmed (4/231) Buhari Tarihu’l-Kebir (6/139) Taberani (22/338) Taberani Evsat (3/311) Musnedu’ş-Şamiyyin (2047) Hakîm et-Tirmizi Nevadiru’l-Usul (2/151) Ebu Nuaym Hilye (2/20) Mecmau’z-Zevaid (4/292) Heysemi; “Ahmed’in ricali güvenilirdir” dedi. Elbani es-Sahiha (235)

* İbn Mesud radıyallahu anh’den merfuan: Buhari Tarihul Kebir (5/69) Beyhaki Şuab (4/367) Darimi (2215) Darekutni İlel (5/196-8) İbn Ebi Hatim İlel (1/394) Hatib el-Fasl li’l-Vasli’l-Mudrec (2/917)

* Enes radıyallahu anh’den: Taberani Musnedi Şamiyyin (4/7)

* Abdullah b. Habib’den: İbn Ebi Şeybe (4/4)

* Salim b. Ebi’l-Ca’d’den mürsel: İbn Ebi Şeybe (4/5)

* Ebu’z-Zübeyr’den mürsel olarak: Nesai Kubra (5/351)

* Ebu Abdirrahman es-Sulemi’den mürsel olarak: Hatib el-Fasl li’l-Vasl (2/915)

[6] Sahih. Muslim (1403)

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...