Ali b. Ebi Talib
radıyallahu anh, kadınlar ile erkeklerin karışmasına karşı çıkarak şöyle
demiştir:
أَلاَ تَسْتَحْيُونَ، أَوْ تَغَارُونَ، فَإِنَّهُ بَلَغَنِى أَنَّ نِسَاءَكُمْ
يَخْرُجْنَ فِى الأَسْوَاقِ يُزَاحِمْنَ الْعُلُوجَ
“Hiç utanmıyor musunuz? Hiç kıskanmıyor musunuz? Duyduğuma
göre kadınlarınız çarşılara çıkıyor ve acem kâfirlerinin kalabalığı arasına
giriyormuş!” Rüsteh’in rivayetinde:
“Kıskanmayanda hayır yoktur” ifadesi de vardır.[1]
Enes radıyallahu
anh’den; “Ömer radıyallahu anh dedi ki; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’e;
“Ey Allah’ın Rasulü!
Senin yanına iyiler de, kötüler de giriyor. Müminlerin annelerine hicabı
emretsen” dedim. Bunun üzerine Allah Azze ve Celle hicap ayetini indirdi.”[2]
İbn Ebi Muleyke’den:
“İbn Ömer radiyallahu anhuma, karısının duvarın arkasında bir adamla
konuştuklarını duydu. İbn Ömer radiyallahu anhuma onların aralarında akrabalık
olduğunu bilmiyordu. Bunun üzerine hurma
çubukları toplayıp geldi ve dallar ot gibi ayrılıncaya kadar onu dövdü.”[3]
Muaz radıyallahu anh
hanımının pencereden baktığını gördüğünde hanımını dövdü. Bir defasında da
hanımının, yarısını yemiş olduğu bir elmayı hizmetçisine verdiğini gördü ve
yine onu dövdü.[4]
Ebu Abdillah
Muhammed b. Ahmed b. Musa er-Râzî şöyle anlattı: “Rey şehrinde h.286 yılında dedem
Kadı Musa b. İshak’ın bir meclisinde bulundum. Bir kadının velileri, kadının
kocasını, Kadı Musa b. İshak’a şikâyet ederek onun üzerindeki mehrinin beş yüz
dinar olduğunu iddia ettiler. Kocası bunu inkâr etti. Bunun üzerine şahitler
çağırıldı. Şahitlerden biri kadını görmek isteyip ona kalkmasını işaret etti.
Kadın da ayağa kalkınca, kocası:
“Ne yapıyorsunuz?”
dedi. Kadının vekili:
“Hanımına
bakacaklar, onu tanımaları için yüzünü görmeleri lazım” dedi. Adam dedi ki:
“Ben hanımımın
bende beş yüz dinar altın alacağı olduğuna dair kadıyı şahit tutuyorum. Sakın
eşimin yüzünü açmayın!” Bunun üzerine kadın dedi ki:
“Kadıyı şahit
tutuyorum ki, mehrimi kocama bağışladım.” Kadı dedi ki: “Bunu güzel ahlak
olarak kayda geçin.”[5]
Yersiz Kıskançlık:
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den: Nebi sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
مِنَ الْغَيْرَةِ مَا يُحِبُّ
اللَّهُ، وَمِنْهَا مَا يَكْرَهُ اللَّهُ، فَأَمَّا مَا يُحِبُّ اللَّهُ،
فَالْغَيْرَةُ فِي الرِّيبَةِ، وَأَمَّا مَا يَكْرَهُ، فَالْغَيْرَةُ فِي غَيْرِ رِيبَةٍ
“Gayret (kıskançlık); Allah’ın sevdiği ve sevmediği
olmak üzere iki çeşittir; Allah’ın sevdiği kıskançlık; kulun Allah’a isyan
edildiğine şahit olduğu zaman gösterdiği kıskançlıktır. Allah’ın sevmediği
kıskançlık ise; haksız yere gösterilen kıskançlıktır.”[6]
Ali radıyallahu anh şöyle demiştir: “Kıskançlık kişiyi
ateşe sokar”[7]
Âişe radıyallahu anhâ'dan:
أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَرَجَ مِنْ
عِنْدِهَا لَيْلًا، قَالَتْ: فَغِرْتُ عَلَيْهِ، فَجَاءَ فَرَأَى مَا أَصْنَعُ،
فَقَالَ: «مَا لَكِ؟ يَا عَائِشَةُ أَغِرْتِ؟» فَقُلْتُ: وَمَا لِي لَا يَغَارُ
مِثْلِي عَلَى مِثْلِكَ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:
«أَقَدْ جَاءَكِ شَيْطَانُكِ» قَالَتْ: يَا رَسُولَ اللهِ أَوْ مَعِيَ شَيْطَانٌ؟
قَالَ: «نَعَمْ» قُلْتُ: وَمَعَ كُلِّ إِنْسَانٍ؟ قَالَ: «نَعَمْ» قُلْتُ:
وَمَعَكَ؟ يَا رَسُولَ اللهِ قَالَ: «نَعَمْ، وَلَكِنْ رَبِّي أَعَانَنِي عَلَيْهِ
حَتَّى أَسْلَمَ»
"Bir gece Allah Rasulu
sallallahu aleyhi ve sellem, Âişe radiyallahu anha'nın yanından çıkmıştı. Aişe
radiyallahu anha dedi ki:
“O’nu kıskandım ve ne
yapacağına baktım. Bana:
“Neyin var ey Aişe! Kıskandın
mı?” diye sordu. Ben de dedim ki: “Benim gibi kadın, senin gibi erkeği kıskanmaz
mı?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Şeytanın sana gelmiş”
buyurdu. Ben: “Ey Allah’ın rasulü! Benimle beraber bir şeytan mı var?” dedim.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Evet” dedi. Ben:
“Herkes ile beraber mi?” dedim.
“Evet” dedi. Ben: “Peki
ya seninle beraber var mı ey Allah’ın rasulü?” dedim. Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Evet. Lâkin Allah bana
ona karşı yardım etti de o, Müslüman oldu.”[8]
Ali radıyallahu anh şöyle demiştir:
وَالْغَيْرَةُ غَيْرَتَانِ
غَيْرَةٌ حَسَنَةٌ جَمِيلَةٌ يُصْلِحُ بِهَا الرَّجُلُ أَهْلَهُ وَغَيْرَةٌ
تُدْخِلُهُ النَّار تحمله على الْقَتْل فَيقْتل
“Gayret (kıskançlık) iki çeşittir: Güzel olanı kişiyi
ve ailesini ıslah eder. Bir tür kıskançlık daha vardır ki ateşe sokar,
öldürmeye ve öldürülmeye sürükler.”[9]
Yolculuktan
Eve Gece Dönmek
Cabir radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
إِذَا أَطَالَ أَحَدُكُمُ
الغَيْبَةَ فَلاَ يَطْرُقْ أَهْلَهُ لَيْلًا
“Birinizin evinden uzak kalması uzun sürerse
ailesinin kapsını gece çalmasın.”[10]
Cabir b.
Abdillah radıyallahu anhuma şöyle demiştir:
نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى
اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْ يَطْرُقَ الرَّجُلُ أَهْلَهُ لَيْلًا، أَوْ
يُخَوِّنَهُمْ، أَوْ يَلْتَمِسَ عَثَرَاتِهِمْ
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem kişinin (yolculuk dönüşü) ailesine geceleyin gelmesini veya onlara
hainlik suçlamasında bulunmasını, yahut onların kusurlarını araştırmasını
yasakladı.”[11]
Kadınları İdare Etmek
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
إِنَّ الْمَرْأَةَ خُلِقَتْ مِنْ
ضِلَعٍ لَنْ تَسْتَقِيمَ لَكَ عَلَى طَرِيقَةٍ، فَإِنِ اسْتَمْتَعْتَ بِهَا
اسْتَمْتَعْتَ بِهَا وَبِهَا عِوَجٌ، وَإِنْ ذَهَبْتَ تُقِيمُهَا، كَسَرْتَهَا
وَكَسْرُهَا طَلَاقُهَا
“Muhakkak ki kadın, eğri kaburga kemiğinden
yaratılmıştır. Senin için dosdoğru olmaz. Eğer ondan faydalanmak istersen
eğriliyle beraber faydalanırsın. Eğer onu düzeltmek istersen onu kırarsın. Onun
kırılması boşanmasıdır.”[12]
[1] Hasen. Ahmed (1/133) Begavi Şerhu’s-Sunne (9/270) İbnu’l-Esir en-Nihaye (3/286) İbn
Hacer el-Askalani İtrafu’l-Musnedi’l-Mu’teli (6428) İbnu’l-Cevzi Ahkamu’n-Nisa (s.110) (Rusteh’den naklen: Kenzu’l-Ummal (8735) Semerkandi Bustan (880)
es-Suyuti er-Ruheybani Metalibu Uli’n-Nehy (15/407) Ahmed Şakir isnadının sahih
olduğunu söylemiştir. Musned (2/254-255)
[2] Sahih. Buhari (4213,
4512) Ahmed (1/24, 36) Tayalisi (41) Bezzar (1/290) Beyhaki (7/87) İbn Hibban
(15/319)
[3]
Sahih mevkuf. Haraitî İtilalu’l-Kulub
(724)
[4] Hasen mevkûf. İbn Sad
(3/586) Haraiti İtilal’ul-Kulub (725) İbn Asakir (58/441) Begavi Mucemu’s-Sahabe
(5/277) Kutu’l-Kulub (4/328) İbnu’l-Cevzi el-Muntazam (2/18) İbnu’l-Cevzi
Ahbaru’n-Nisa (s.84) İbnu’l-Kayyım Ravzatu’l-Muhibbin (s.299) rivayet
yollarıyla hasendir.
[5]
Sahih maktu. Hatibu’l-Bağdadi, Tarih
(13/52) Beyhaki Şuabu’l-İman (7/413) Sem’ani, el-Ensab (2/313) İbn Asakir Tarih
(60/394) Sehavî, el-Ecvibetu’l-Mardiye (2/441) el-Elbani Cilbabu’l-Mer’e
(s.113)
[6] Sahih. İbn Mace (1996)
Deylemi (5996) İbn Nasıruddin Dımeşki Tavdihu’l-Muştebeh (5/126) Elbani
Sahihu’l-Cami (5905)
* Ka’b b. Malik radıyallahu anh’den hasen isnadla: Haraiti
İtilalu’l-Kulub (717) İbnu’l-Cevzi Ahbaru’n-Nisa (s.23)
* Atik el-Ensari radıyallahu anh’den hasen isnadla:
İbn Ebi Şeybe (3/467) İbn Hibban (1/530, 11/78) Ahmed (5/445) Beyhaki (7/308)
İbn Ebi Asım el-Ahad ve’l-Mesani (2142) Taberani (2/189)
* Cabir b. Atik radıyallahu anh’den hasen isnadla:
Ahmed (5/445) Ebu Davud (2659) Nesai (2558) Darimi (2281) Beyhaki (9/156)
Beyhaki el-Esma ve’s-Sıfat (1053) Nesai Kübra (2/40) Taberani (2/189, 190)
Elbani Sahihu’l-Cami (2221)
* Ukbe b. Amir radıyallahu anh’den hasen isnadla:
Ahmed (4/154) İbn Huzeyme (4/113) Hâkim (1/579) Taberani (17/341) Elbani İrva
(7/59)
[7] Sahih mevkûf.
Ziyau’l-Makdisi (2/226 no: 606) İbn Ebi Şeybe (10/90) Ali b. Ca’d, Musned
(1/319) Rusteh’e nispetle; Kenzu’l-Ummal (8736)
* Abdullah b. Şeddad’ın sözü olarak: Haraiti
İ’tilalu’l-Kulub (718) İbnu’l-Cevzi Ahbaru’n-Nisa (s.23)
[8] Sahih. Muslim (2815)
[9] Sahih mevkûf.
Ziyau’l-Makdisi (2/226 no: 606) İbn Ebi Şeybe (10/90) Ali b. Ca’d, Musned
(1/319) Rusteh’e nispetle; Kenzu’l-Ummal (8736)
[10] Sahih. Buhârî (5244).
[11] Sahih. Muslim (715)
[12] Sahih. Muslim (1468)
Buhârî (3331)