İbn Mes’ud radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
«لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ مَنْ كَانَ فِي
قَلْبِهِ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ مِنْ كِبْرٍ» قَالَ رَجُلٌ: إِنَّ الرَّجُلَ يُحِبُّ
أَنْ يَكُونَ ثَوْبُهُ حَسَنًا وَنَعْلُهُ حَسَنَةً، قَالَ: «إِنَّ اللهَ جَمِيلٌ
يُحِبُّ الْجَمَالَ، الْكِبْرُ بَطَرُ الْحَقِّ، وَغَمْطُ النَّاسِ»
“Kalbinde zerre ağırlığınca kibir bulunan cennete giremez.”
Birisi:
“Muhakkak kişi elbisenin ve ayakkabısının güzel olmasını
ister” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şüphesiz Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir; hakkı
kabul etmemek ve insanları hâkir görmektir.”[1]
Ebu’l-Ahvas, babasından (Amr b. el-Esved radıyallahu
anh’den) şöyle dediğini rivayet ediyor:
“Eski bir elbise ile Rasûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in yanına gittiğimde:
«أَلَكَ مَالٌ؟» قَالَ: نَعَمْ، قَالَ: «مِنْ
أَيِّ الْمَالِ؟» قَالَ: قَدْ آتَانِي اللَّهُ مِنَ الإِبِلِ، وَالْغَنَمِ،
وَالْخَيْلِ، وَالرَّقِيقِ، قَالَ: «فَإِذَا آتَاكَ اللَّهُ مَالًا فَلْيُرَ
أَثَرُ نِعْمَةِ اللَّهِ عَلَيْكَ، وَكَرَامَتِهِ»
“Senin malın mülkün var mı?” diye sordu. Ben:
“Evet” dedim. Buyurdu ki:
“Hangi cins maldır?” Ben:
“Allah bana deve, koyun, at ve köle verdi” diye cevap
verdim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah sana bir mal verdiği zaman, Allah’ın nimetinin ve
ikramının izleri senin üzerinde görülsün.”[2]
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
الْبَسُوا مِنْ ثِيَابِكُمُ
الْبَيَاضَ فَإِنَّهَا مِنْ خَيْرِ ثِيَابِكُمْ، وَكَفِّنُوا فِيهَا مَوْتَاكُمْ،
وَإِنَّ خَيْرَ أَكْحَالِكُمُ الْإِثْمِدُ: يَجْلُو الْبَصَرَ، وَيُنْبِتُ
الشَّعْرَ
“Beyaz elbise giyin. Zira o en hayırlı elbisenizdir.
Ölülerinizi de onunla kefenleyin. Muhakkak ki sürmelerinizin en hayırlısı
ismiddir. Gözü cilalandırır ve kıl (kirpik) bitirir.”[3]