Allah Azze ve Celle
buyuruyor ki;
قُلْ لِلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذَلِكَ
أَزْكَى لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ، وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ
وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا
وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ
“Mümin erkeklere,
gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu,
kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta
olduklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama
bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Kendiliğinden görünen
kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini,
yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.” (Nur 30-31)
İbn Abbas
radiyallahu anhuma’dan: “يَغُضُّوا مِنْ
أَبْصَارِهِمْ” kavli; “Allah’ın sevmediği arzularından gözlerini sakınsınlar”
demektir.”[1]
Enes radiyallahu anh’den: “Yanından
bir kadın geçecek olursa geçip gidinceye kadar gözlerini yum.”[2]
Rebi b. Enes dedi
ki: “Ayetin anlamı; hiç kimsenin avretine bakmayın demektir.”[3]
Ebu’l-Aliye dedi
ki: “Bu ayette ve sonraki ayette; erkeğin, erkeğin avretine ve kadının kadının
avretine bakması yasaklanmaktadır.”[4]
Ebu Said el-Hudrî
radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا يَنْظُرُ الرَّجُلُ إِلَى
عَوْرَةِ الرَّجُلِ، وَلَا الْمَرْأَةُ إِلَى عَوْرَةِ الْمَرْأَةِ، وَلَا يُفْضِي
الرَّجُلُ إِلَى الرَّجُلِ فِي ثَوْبٍ وَاحِدٍ، وَلَا تُفْضِي الْمَرْأَةُ إِلَى
الْمَرْأَةِ فِي الثَّوْبِ الْوَاحِدِ
“Erkek, erkeğin avretine bakmasın. Kadın da kadının avretine bakmasın.
Erkek, başka bir erkekle aynı örtü altına girmesin. Kadın da başka bir kadınla
aynı örtü altına girmesin.”[5]
el-A’la b. Ziyad
rahimehullah der ki; “Şöyle denilirdi: “Kadının elbisesinin güzelliğine bakmaya
devam etme! Zira bakış kalpte şehvete sebep olur”[6]
Allah Teâlâ şöyle
buyurmuştur:
يَعْلَمُ خَائِنَةَ
الْأَعْيُنِ وَمَا تُخْفِي الصُّدُورُ
“Allah, gözlerin
hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.” (Gâfir 19)
İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan: “Hain bakıştan kasıt, bir kadına baktığın
zaman ona hıyanet edip etmeyeceğindir. Kalplerin gizlediğinden kasıt da imkân
olduğu zaman onunla zina edip etmeyeceğidir.”[7]
Allah Azze ve Celle,
peygamberi aleyhissalatu vesselama, mümin erkek ve kadınlara gözlerini
sakındırmalarını, avret yerlerini zinadan korumalarını tebliğ etmesini emretmektedir.
Sonra Allah, bunun kendileri için daha temiz olduğunu açıklıyor. Bilinmektedir
ki, avret yerlerini çirkinliklerden korumak, ancak onun vesilelerinden uzak
durmak ile olur.
Şüphe yok ki, çalışma
alanlarında ve başka yerlerde kadınların erkeklerle karışık olmaları,
birbirlerine bakmalarını gerektirecektir ki bu, fuhşa düşmelerinin en büyük
vesilesidir. Müminlerden talep edilen bu iki emir, çeşitli yerlerde erkekler
ile kadınların bir arada bulunmalarına imkân vermemektedir.
Şüphesiz erkeklerle
kadınların beraber bulunmaları, gözlerin sakındırılmasına, avret yerlerinin
korunmasına ve nefislerin temiz kalmasına mani olmaktadır.
Böylece Allah Azze ve
Celle, mümin kadınlara, gözlerini sakınmalarını, avretlerini korumalarını,
kendiliğinden görünen yerler dışında zinetlerini göstermemelerini, örtülerini
yakalarına salarak, başlarını ve yüzlerini örtmelerini emrediyor. Zira ayette
geçen “الجيب ” (yaka) başı ve yüzü kapsar.
Şu halde kadın, erkeklerle
bir arada bulunursa ve onlarla beraber çalışırsa, gözlerini nasıl sakınacaklar,
avretlerini korumaları ve zinetlerini göstermemeleri nasıl mümkün olacaktır?
Kadınlar ile erkeklerin
karışık bulunmaları, bahsedilen sakıncalara düşülmesinin bir garantisidir.
Allah Teâla şöyle buyurur:
وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ
وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيراً
“Bazılarınızı bazınıza fitne kıldık.
Sabretmez misiniz? Rabbin her şeyi hakkıyla görendir” (Furkan 20)
İbn Receb el-Hanbelî rahimehullah der ki:
“Allah kadını erkeklere, erkeği de kadınlara fitne kılmıştır.” Birbirinize
bakmamaya, bakışa bakış eklememeye sabretmez misiniz demektir.
Ebu Hureyre
radıyallahu anh’den: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
كُتِبَ عَلَى
ابْنِ آدَمَ نَصِيبُهُ مِنْ الزِّنَا مُدْرِكٌ ذَلِكَ لَا مَحَالَةَ
فَالْعَيْنَانِ زِنَاهُمَا النَّظَرُ وَالْأُذُنَانِ زِنَاهُمَا الِاسْتِمَاعُ
وَاللِّسَانُ زِنَاهُ الْكَلَامُ وَالْيَدُ زِنَاهَا الْبَطْشُ وَالرِّجْلُ
زِنَاهَا الْخُطَا وَالْقَلْبُ يَهْوَى وَيَتَمَنَّى وَيُصَدِّقُ ذَلِكَ الْفَرْجُ
وَيُكَذِّبُهُ
“Âdemoğluna zinadan nasibi yazılmıştır. Buna muhakkak kavuşur. Gözlerin
zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası
tutmak, ayakların zinası adım atmak, kalbin zinası meyletmek ve temenni
etmektir. Cinsel organ bunu ya tasdik eder ya da yalanlar.”[8]
Ebu Musa radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
أَيُّمَا امْرَأَةٍ
اسْتَعْطَرَتْ فَمَرَّتْ عَلَى قَوْمٍ لِيَجِدُوا رِيحَهَا فَهِيَ زَانِيَةٌ،
وَكُلُّ عَيْنٍ زَانِيَةٌ
"Herhangi
bir kadın koku sürünür de dışarı çıkarsa ve erkekler de bu kokuyu duyarsa o
kadın zina etmiştir. Her göz de zina edicidir."[9]
Ebu Said el-Hudrî
radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
إِيَّاكُمْ وَالجُلُوسَ عَلَى
الطُّرُقَاتِ، فَقَالُوا: مَا لَنَا بُدٌّ، إِنَّمَا هِيَ مَجَالِسُنَا
نَتَحَدَّثُ فِيهَا، قَالَ: فَإِذَا أَبَيْتُمْ إِلَّا المَجَالِسَ، فَأَعْطُوا
الطَّرِيقَ حَقَّهَا، قَالُوا: وَمَا حَقُّ الطَّرِيقِ؟ قَالَ: غَضُّ البَصَرِ،
وَكَفُّ الأَذَى، وَرَدُّ السَّلاَمِ، وَأَمْرٌ بِالْمَعْرُوفِ، وَنَهْيٌ عَنِ
المُنْكَرِ
“Yollarda oturmaktan sakının!” Ashab dedi ki:
“Ey Allah’ın
rasulü! Bizim yolda oturmamız kaçınılmaz bir şeydir, orada oturur ve sohbet
ederiz.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mutlaka oturacaksanız o zaman yolun hakkını verin.” Ashab dedi ki:
“Yolun hakkı nedir
ey Allah’ın rasulü!” Şöyle buyurdu:
“Bakışı korumak, eziyet vermemek, selama cevap vermek ve iyiliği emredip
kötülüğü yasaklamaktır.”[10]
Ebu Reyhane
radiyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile bir savaşa
çıkmıştık. Onun şöyle buyurduğunu işittim:
«حُرِّمَتِ النَّارُ عَلَى عَيْنٍ دَمَعَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ،
حُرِّمَتِ النَّارُ عَلَى عَيْنٍ سَهِرَتْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ» قَالَ: وَنَسِيتُ
الثَّالِثَةَ. قَالَ أَبُو شُرَيْحٍ: وَسَمِعْتُ بَعْدُ أَنَّهُ قَالَ: «حُرِّمَتِ
النَّارُ عَلَى عَيْنٍ غَضَّتْ عَنْ مَحَارِمِ اللَّهِ، أَوْ عَيْنٍ فُقِئَتْ فِي
سَبِيلِ اللَّهِ»
“Allah’a duyduğu haşyetten dolayı yaşaran göze cehennem haram
kılınmıştır. Allah yolunda uykusuz kalan göze cehennem haram kılınmıştır.” Üçüncüsünü
unuttum.” Ravi Ebu Şureyh diyor ki: “Sonra onun üçüncüsünü şöyle zikrettiğini
işittim:
“Allah’ın haram kıldıklarına karşı yumulan göze veya Allah yolunda çıkarılan
göze cehennem haram kılınmıştır.”[11]
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, gözü haramdan
koruması için evlenmeyi, buna gücü yetmeyene de oruç tutmayı teşvik etmiştir:
İbn Mes’ud radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ، مَنِ اسْتَطَاعَ البَاءَةَ
فَلْيَتَزَوَّجْ، فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ، وَمَنْ
لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ
“Ey gençler
topluluğu, aranızdan evlenmeye gücü yeten kimseler evleniversin. Çünkü böylesi
gözü haramdan korur ve insanın iffetini daha iyi muhafaza eder. Güç yetiremeyen
kimse oruç tutsun. Çünkü o insanın arzusunu keser.”[12]
Cerir
radıyallahu anh’den: "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e aniden
(yabancı kadına) bakışın hükmünü sordum;
اصْرِفْ وَجْهَكَ
“Yüzünü derhal başka
tarafa çevir” buyurdu.” Diğer lafzında: “gözümü çevirmemi emretti”
şeklindedir[13]
Burayde radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;
يَا عَلِىُّ لاَ تُتْبِعِ النَّظْرَةَ
النَّظْرَةَ فَإِنَّ لَكَ الأُولَى وَلَيْسَتْ لَكَ الآخِرَةُ
"Ey Ali! Bir
bakışına bakış ekleme, zira birincisi lehine ise de ikincisi lehine değildir."[14]
Ali radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَا تُتْبِعِ النَّظْرَةَ النَّظْرَةَ فَإِنَّ لَكَ الأُولَى
وَلَيْسَتْ لَكَ الآخِرَةُ
“Bir bakışına diğer bir bakış ekleme. Zira
birincisi lehine ise de diğeri lehine değildir.”[15]
Bu hadislerde karşı cinse bakma yasağı erkekleri de, kadınları da
kapsamaktadır ve bakışın şehvetli ya da şehvetsiz olması arasında fark yoktur. Nitekim Nur
suresinde erkeklere emredilen şey, kadınlara da emredilmiştir.
Bu rivayetler, kadın
tesettürlü olsa dahi onlara bakmayı yasaklamaktadır. Bu da ev ya da dersane
gibi ortamlarda kadının hicaba bürünerek erkeklerin yanına çıkmasının yeterli
olmadığını, arada her iki tarafın birbirlerini görmesini engelleyen bir
perdenin ya da duvarın bulunması gerektiğini gösterir.
İbn Mes’ud Radıyallahu anh
dedi ki; “Günah, kalplere baskın gelir. Harama yönelen her bakışta şeytanın
nasibi vardır.”[16]
İbn Kayyım rahimehullah şöyle der: “Göz,
kalbin aynasıdır. Kul gözünü yumunca, kalp de şehvetten kesilir. Bakışını
serbest bırakırsa kalp de şehvete açılır”[17]
[1]
Hasen mevkuf. Taberî (17/255) İbn Ebî
Hâtim (14373)
[2]
Sahih mevkuf. İbn Ebi’d-Dunya el-Vera
(72)
[3]
Hasen maktû. İbn Ebî Hâtim (14376)
[4]
Hasen maktû. Taberî (17/255) İbn Ebî
Hâtim (14379)
[5]
Sahih. Muslim (338)
[6] Sahih maktû. İbn Ebi Şeybe (3/409)
[7]
Hasen mevkuf. Taberî (20/303)
Taberânî Mu’cemu’l-Evsat (1283) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (1/323) Beyhakî
Şuabu’l-İman (5443)
[8] Sahih. Buhari (6122)
Muslim (4802) Lafız Muslim’e aittir.
[9] Sahih. İbn
Huzeyme (1681) İbn Hibbân (10/270) Müslim
(salat,143) Ahmed (4/400, 413, 418)
Hakim (2/396) Ebu Davud (4173) Tirmizi (2786) Nesâî Sunenu'l-Kubrâ (9558)
Darimi (2649) Deylemi (6133) Beyhaki (3/133) İbn Asakir (4/199)
[10]
Sahih. Buhârî (2465) Muslim (2121)
[11]
Sahih ligayrihi. Hâkim (2/63) Buhârî
Tarih (4/264) Nesâî Sunenu'l-Kubrâ (8869) Abdulhak el-İşbili Ahkamu’s-Sugra
(2/480) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (2/28) Dârimî (2445) Beyhaki (9/149) İbn
Asakir Tarihu Dımeşk (23/197) el-Elbani es-Sahiha (2673)
* Muaviye b. Hayde radiyallahu anh’den hasen isnad
ile: Ebû Ya'lâ Mu’cem (215) Taberânî (19/416) Hadisu Ebi’l-Hasen
el-Mukabiri (el yazma no: 20) el-Hilaiyyat (447) İbn Asakir Tarihu Dımeşk
(11/164, 36/316) el-Elbani es-Sahiha (2673)
* Ebu Hureyre radiyallahu anh’den zayıf isnadla:
Bezzar (15/188) İbn Ebi Asım, Cihad (148) Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (3/163)
Ebu Tahir el-Muhallis, el-Muhallisiyyat (2819) Hadisu Ebi Bekr el-Enbari (el
yazma no: 76) el-Esbehani et-Tergib (497) Hatib el-Muttefak ve’l-Mufterak (668)
Deylemi (4759) el-Elbani ed-Daife (1562, 5144)
* İbn Abbas radiyallahu anhuma’dan zayıf isnad ile:
Ebû Nuaym Hilyetu'l-Evliyâ (5/209)
* Usame b. Zeyd radiyallahu anh’den:
Ebu’l-Hasen b. El-Muhtedi, Meşyeha (el yazma no: 197)
[12]
Sahih. Buhârî (5066) Muslim (1400)
Ahmed (1/387)
[13] Sahih. Müslim (2159) Ebu
Davud (2148) Tirmizi (2776) Hâkim (2/396) Beyhaki (7/90) Ahmed (4/358, 361)
Tayalisi (672) Taberani (2/337) Darimi (2/361) Veki Zühd (474) İbn Katan
İhkâmu’n-Nazar (s.71) İbn Ebi Şeybe (3/409)
[14] Hasen. Ebu Davud (2149)
Tirmizi (2777) Ahmed (5/351, 353, 357) İbn Ebi Şeybe (4/6) Hâkim (2/212) Bezzar
(10/285) Ru’yani (22) el-Elbanî Sahihu’t-Tergib (2/189)
[15]
Hasen. İbn Hibbân (12/381) Hâkim (3/133) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare
(2/108-109) Ahmed (1/159) Darimi (2/386) Bezzar (2/280, 3/121) Taberani Evsat
(1/209)
[16] Sahih mevkûf. İbn Ebi
Hatim, ez-Zuhd (32) Hennad es-Seri, Zühd (2/465) Taberânî (9/163) İbnu’l-Cevzi
Zemmu’l-Heva (s.91) Beyhaki Şuabu’l-İman (4/367)
Elbani Sahiha (2613) İbn Ebi Ömer el-Adeni’nin müsnedinden naklen: İbn
Hacer, Metalibu’l-Aliye (1531) Heysemi
Mecmau’z-Zevaid (1/176) Busayri, İthaf (3691)
[17] Ravdatu’l-Muhibbin (s.109)