Kadınların Yüzlerini Örtmelerinin Delilleri

 Bütün âlimler Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarının yüzlerini yabancılara karşı örtmelerinin vacip olduğunda ittifak etmişlerdir.

Kadı Iyaz der ki; “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarının yüzlerini ve ellerini örtmelerinin farz, açmalarının haram olduğu hususunda ihtilaf yoktur.”[1]

Kadınların Yüzlerini Örtmeleri Hakkında Amelî İcmâ

Hafız İbn Hacer dedi ki; “Kadınların eski ve yeni âdeti, yüzlerini yabancı erkeklere karşı örtmek şeklinde devam edegelmiştir.”[2]

İbn Rislan, kadınların dışarı çıktıklarında yüzlerini açmaktan yasaklanmaları hususunda Müslümanların ittifak ettiklerini nakletmiştir.”[3]

Müslümanların uygulaması, sonrakilerin önceki seleften devraldığı amelî bir tevatür olarak, kadının yüzünü örtmesi şeklinde gelmiştir ki bu, iffet ve temizliğe, işlerin en doğrusu üzerinde istikamet üzere olmaya irşad eden en faziletli yoldur.

Kadınların yüzünü açması, ancak kâfirlerin İslam beldelerini istila etmelerinden sonra, modern asırda ortaya çıkmış bir kötülüktür. Kâfirler rezaletin yayılmasıyla ancak Müslümanların kuvvetten düşmesini isterler. Nitekim Kitap ve Sünnete çağıranlara karşılık olarak liberal münafıklar, kâfirlerin kuyruklarına tutunarak bu meselede silah olarak kullanmak için bir takım zayıf görüşlere tutunmaktadırlar.

Bu asırda kadının yüzünü açmasına cevaz verenler için en büyük ciddî destek, Şeyh Elbanî rahimehullah’ın Cilbabu’l-Mer’e adlı risalesindeki zayıf görüşüdür. Allah’ın izniyle burada Şeyh Elbanî’nin düştüğü çelişkileri sunacağız ki, cahiller onun tercihine uyarak aldanmasınlar. Şüphesiz kadınların yüzlerini örtmelerinin gerektiğine dair deliller sahih ve kuvvetlidir. Yalnız unutulmaması gereken bazı hususlar var;

1- Şeyh Elbanî, bu yanlış hükmünde inşaallah mazurdur. Zira o, güvenilir, müçtehit âlimlerdendir. O bir içtihatta bulunmuş ve bu zayıf kavil ondan sadır olmuştur. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem;  

إِذَا حَكَمَ الْحَاكِمُ فَاجْتَهَدَ ثُمَّ أَصَابَ، فَلَهُ أَجْرَانِ، وَإِذَا حَكَمَ فَاجْتَهَدَ ثُمَّ أَخْطَأَ، فَلَهُ أَجْرٌ

Hâkim içtihat edip isabet ederse ona iki ecir, içtihat edip hata ederse ona da bir ecir vardır” buyurmuştur.[4] Bizlere, onun yerini muhafaza etmekle beraber, hatasına uymamak ve buna tembihte bulunmak düşer.

Şeyhülislam İbn Teymiye der ki; “İslam’da güzel bir yeri olan, Salih eserleri olan büyük bir zat, İslam’dan ve ehlinden olup, yüce bir makamı olmakla birlikte kendisinden hata sadır olursa, o mazurdur. Hatta ecir dahi alır. Fakat hata ettiği hususta ona uymak caiz değildir. Onun makamı müminlerin kalplerinde yine aynı olmalıdır.”[5]

2- Elbanî mazur olsa da, heva ve şehvetlerine uygun olarak onun sözünü taklit edenler mazur olmazlar! Zira onlar, hak ispat edilip ortaya çıktıktan sonra yanlışa uymaya hatta arzularına tabi olmaya devam etmektedirler.

Fakat Elbani’nin bu meselede hata etmiş olması, onun; musikinin haram oluşu, sakal tıraşının haram olduğu, elbiseyi sarkıtmanın haram oluşu gibi isabetli hükümlerine uymamayı gerektirmez. Bilakis hakka tabi olmak gerekir. Lakin yüz açma meselesinde Elbanî’yi taklit edip de yukarıda geçen Elbani’nin isabetli hükümlerinde ona uymayanlar Allah Teâla’nın dediği gibi arzularını ilah edinmiş kimselerdir.

3- Elbanî, kadının yüzünü açmasının caiz olduğu şeklindeki zayıf hükmüne rağmen, yüzü örtmenin daha faziletli olduğunu, bunun yapılması gereken bir müstehap olduğunu da kabul etmektedir.[6]

4- Elbanî, bu zayıf görüşünü tercih ederken sadece kendisine delil olan şeylerden bahsetmiş, yüzü örtmenin gerektiğine dair delillerin hepsini zikretmemiştir. Muhtemelen bu delillerin açıklığı karşısında verecek cevabı olmadığı için öyle yapmıştır. Ama yüzü örtmenin vacip oluşuna kail olanlar, önce kendi delillerini zikretmiş, sonra Elbani’nin bütün delillerini zikrederek gerekli cevabı vermişlerdir.[7]

5- Dininin selametini isteyen Müslüman, bu meselede hükmü açık olan naslara sarılmalı, şüpheli delilleri terk etmelidir. Ta ki Allah Teâla’nın şu ayetinde anlatılan kimselerden olunmasın;

فَأَمَّا الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ ابْتِغَاءَ الْفِتْنَةِ وَابْتِغَاءَ تَأْوِيلِهِ

Kalplerinde batıl hevesler bulunanlar fitne aramak ve tevil cihetine gitmek için muteşabih ayetlere tabi olurlar.” (Ali İmran 7)

Hayret etmen gerekir ki, yüzlerini örterek daha faziletli olanı yapan, iffet sahibi tesettürlü kadınları yüzlerini açmaya çağırarak bu zayıf görüşü yaymak isteyen kimseler, açılıp saçılan günahkâr kadınları tesettüre çağırmazlar! Kalplerin kaymasından Allah’a sığınırız.

İbn Ömer radiyallahu anhuma’dan: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem;

«مَنْ جَرَّ ثَوْبَهُ خُيَلَاءَ لَمْ يَنْظُرِ اللَّهُ إِلَيْهِ يَوْمَ القِيَامَةِ»، فَقَالَتْ أُمُّ سَلَمَةَ: فَكَيْفَ يَصْنَعْنَ النِّسَاءُ بِذُيُولِهِنَّ؟ قَالَ: «يُرْخِينَ شِبْرًا»، فَقَالَتْ: إِذًا تَنْكَشِفُ أَقْدَامُهُنَّ، قَالَ: «فَيُرْخِينَهُ ذِرَاعًا، لَا يَزِدْنَ عَلَيْهِ»

Kim elbisesini kibirle sarkıtırsa Allah kıyamet günü ona bakmaz” buyurunca Ümmü Seleme radıyallahu anha; “Kadınlar eteklerini nasıl yapsın?” diye sordu.

Bir karış sarkıtsınlar” buyurunca da; “Ya ayakları görünürse?” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Bir dirsek boyu sarkıtsınlar fazla değil!” buyurdu.[8]

Kadının ayağı, örtülmesi gereken bir avret olunca, yüzün örtülmesi daha fazla gerekir. Şeriat, fitnesi daha az olan ayağın örtülmesini emrederken, kadının güzelliğinin toplandığı yer olan ve fitneye daha elverişli olan yüzün açılması nasıl caiz olur? Bu çelişkiden âlemlerin rabbinin şeriatını tenzih ederiz.

İbn Mes’ud radiyallahu anh’den: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

لاَ تُبَاشِرُ المَرْأَةُ المَرْأَةَ، فَتَنْعَتَهَا لِزَوْجِهَا كَأَنَّهُ يَنْظُرُ إِلَيْهَا

Kadın, bir başka kadınla tek örtü altında yatmasın ve onu kocasına, kocası ona bakıyormuşçasına anlatmasın.”[9]

“Ona bakıyor gibi” ibaresi, kadınların yüzlerini örttüğünü göstermektedir.



[1] Fethu’l-Bari (8/391) Elbani Cilbabu’l-Mer’e (s.106)

[2] Fethu’l-Bari (9/235-236)

[3] Bkz.: Neylu’l-Evtar (6/114)

[4] Sahih. Buhari (7352) Muslim (1716) Ebu Davud (3574) Nesai (5381) İbn Mace (2314) Ahmed (4/198) İbn Hibban (11/445)

[5] Beyanu’d-Delil Ala Butlani’t-Tahlil (s.203) el-Fetava (32/239)

[6] Cilbabu’l-Mer’e (s.28,32)

[7] Bkz.: Hamud et-Tuveyciri; es-Sarimu’l-Meşhur, el-Mubarekfuri; İbrazu’l-Hak, Muhammed b. İsmail el-Mukaddem; Avdetu’l-Hicab

[8] Sahih. Nesai (5336) Tirmizî (1731) Ahmed (2/55) İshak b. Rahuye (4/177) Elbani es-Sahiha (1864)

[9] Sahih. Buhari (5240) Ebu Davud (2150) Ahmed (1/380) İbn Hibban (9/468)

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...