Cinsel Sapkınlıklar

Yüce Allah şöyle buyurur:

 وَلُوطًا إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ إِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ مَا سَبَقَكُمْ بِهَا مِنْ أَحَدٍ مِنَ الْعَالَمِينَ  *أَئِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ وَتَقْطَعُونَ السَّبِيلَ وَتَأْتُونَ فِي نَادِيكُمُ الْمُنْكَرَ

Lut’u da (peygamber olarak gönderdik) O, kavmine şöyle demişti: “Gerçekten siz, daha önce hiç bir milletin yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz. Sizler, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız?” (Ankebut, 28-29, Neml 54-55)

Livata (Homoseksüellik)

Livata, Lut kavminin günahıydı. Livata, erkeklerin (kadınları bırakıp) insanların erkekleri ile cinsel ilişki kurmasıdır. İğrençliği, kötülüğü ve tehlikesi sebebiyle bu günahı işleyenleri Allah, başka bir kavim üzerine toplamadığı şu dört çeşit cezayla cezalandırmıştır. Gözlerini kör eder, ülkelerinin altını üstüne getirir, üzerlerine sert taşlar yağdırır ve bir çığlık gönderir.

Livata’nın, İslam şeriatındaki cezası -racih olan görüşe göre- kılıçla öldürmedir. Bu livatayı yapanın cezasıdır. Kendisine livata yapılan ise isteyerek ve kendisi seçerek bu olaya alet olmuşsa aynı şekilde cezalandırılır.

Cabir radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِنَّ أَخْوَفَ مَا أَخَافُ عَلَى أُمَّتِي عَمَلُ قَوْمِ لُوطٍ

Ümmetim hakkında en çok korktuğum şeylerden birisi de Lut kavminin amelidir.”[1]

İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

لَعَنَ اللهُ مَنْ ذَبَحَ لِغَيْرِ اللهِ، لَعَنَ اللهُ مَنْ غَيَّرَ تُخُومَ الْأَرْضِ، وَلَعَنَ اللهُ مَنْ كَمَهَ الْأَعْمَى عَنِ السَّبِيلِ، وَلَعَنَ اللهُ مَنْ سَبَّ وَالِدَهُ، وَلَعَنَ اللهُ مَنْ تَوَلَّى غَيْرَ مَوَالِيهِ، وَلَعَنَ اللهُ مَنْ عَمِلَ عَمَلَ قَوْمِ لُوطٍ، وَلَعَنَ اللهُ مَنْ عَمِلَ عَمَلَ قَوْمِ لُوطٍ، وَلَعَنَ اللهُ مَنْ عَمِلَ عَمَلَ قَوْمِ لُوطٍ

Allah’tan başkası adına kurban kesene Allah lanet etsin. Arazi sınırlarını değiştirenlere Allah lanet etsin. Gözü görmeyen kişiyi yoldan şaşırtana Allah lanet etsin. Ana babasına sövene Allah lanet etsin. Sahibinden başkasını sahip edinen köleye Allah lanet etsin. Hayvanlarla ilişki kurana Allah lanet etsin. Lut kavminin amelini işleyene Allah lanet etsin. Lut kavminin amelini işleyene Allah lanet etsin. Lut kavminin amelini işleyene Allah lanet etsin.”[2]

Ebu Hureyre radiyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

لَعَنَ اللَّهُ سَبْعَةً مِنْ خَلْقِهِ مِنْ فَوْقِ سَبْعِ سَمَوَاتِهِ فَرَدَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى كُلِّ وَاحِدٍ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ ثُمَّ قَالَ: «مَلْعُونٌ مَلْعُونٌ مَلْعُونٌ مِنْ عَمِلَ عَمَلَ قَوْمِ لُوطٍ، مَلْعُونٌ مَنْ جَمَعَ بَيْنَ الْمَرْأَةِ وَابْنَتِهَا، مَلْعُونٌ مَنْ سَبَّ شَيْئًا مِنْ وَالِدَيْهِ، مَلْعُونٌ مَنْ أَتَى شَيْئًا مِنَ الْبَهَائِمِ، مَلْعُونٌ مَنْ غَيَّرَ حُدُودَ الْأَرْضِ، مَلْعُونٌ مَنْ ذَبَحَ لِغَيْرِ اللَّهِ، مَلْعُونٌ مَنْ تَوَلَّى غَيْرَ مَوَالِيهِ»

Allah yedi kat semanın üzerinden yedi kişiye lanet etti.” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onlardan her birine bu laneti üç kere tekrarladı ve şöyle buyurdu:

“Lut kavminin yaptığını yapan (erkekle ilişkiye giren erkek) lanetlenmiştir. Bir kadınla ve o kadının kızıyla ilişkiye giren lanetlenmiştir. Anne ve babasına söven lanetlenmiştir. Hayvanlarla ilişkiye giren lanetlenmiştir. Arazi sınırlarını değiştiren lanetlenmiştir. Allah’tan başkası adına hayvan kesen lanetlenmiştir. Kendi efendisinden başkasının velayetine giren (köle) lânetlenmiştir.”[3]

İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

مَنْ وَجَدْتُمُوهُ يَعْمَلُ عَمَلَ قَوْمِ لُوطٍ، فَاقْتُلُوا الْفَاعِلَ، وَالْمَفْعُولَ بِهِ

Kimin lut kavminin amelini işlediğini görürseniz yapanı da yapılanı da öldürün.”[4]

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

ارْجُمُوا الْأَعْلَى وَالْأَسْفَلَ، ارْجُمُوهُمَا جَمِيعًا

Lut kavminin yaptığını yapanı da, yapılanı da recmedin.”[5]

İbn Abbas radıyallahu anhuma: “Livata ederken yakalanan bekâr da recmedilir” demiştir.[6]

Geçmişte olmayıp zamanımızda ortaya çıkan öldürücü aids hastalığı gibi hastalıklar ve salgınlar buna benzer fuhşun yaygınlaşması sebebiyledir.

İbn Ebî Nuceyh, Tefsîr’inde ‘Amr b. Dinâr’dan şöyle nakleder: “Bir erkek üzerine atlayan her erkek Lût kavmiyle beraber haşrolur.”[7]

Aişe radıyallahu anha dedi ki: “Lut kavminin yaptığını yapmakla itham edilen ilk kişi Ömer radıyallahu anh zamanında itham edilen bir kişidir. O zaman Ömer radıyallahu anh Kureyş gençlerine:

“Onunla oturmayın” diye emretmiştir.”[8]

Kadınlara Arkadan Yanaşmak Livatanın Başlangıcıdır

Katade dedi ki: “Atâ’ya kadınlara dübürlerinden ilişki kurmak hakkında sorulunca şöyle dedi: “Bu küfürdür. Lut kavmi ancak bununla başlamış, kadınlara dübürlerinden yanaşmışlardı. Sonra erkekler erkeklere yanaşmaya başladılar.”[9]

İmanları zayıf bir takım sapıklar karılarıyla dübüründen (pisliğin çıktığı, bağırsakların sonundaki boşaltım organından) ilişkiye girmekten çekinmez. Bu büyük günahlardan biridir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle yapana lanet etmiştir.

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurdu:

مَلْعُونٌ مَنْ أَتَى امْرَأَةً فِي دُبُرِهَا

“Kadınla dübüründen ilişkiye giren mel’undur/lanetlenmiştir.”[10]

Yine, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

مَنْ أَتَى حَائِضًا أَوِ امْرَأَةً فِي دُبُرِهَا أَوْ كَاهِنًا فَصَدَّقَهُ بِمَا يَقُولُ فَقَدْ بَرِئَ مِمَّا أَنْزَلَ اللَّهُ عَلَى مُحَمَّدٍ

‘Hayızlı eşine veya (hayızlı olmasa dahi) hanımına dübüründen ilişkiye giren veya kâhine giden Muhammed’e indirileni inkâr etmiştir.’[11]

Düzgün fıtrat sahibi birçok kadının bu şekilde bir ilişkiyi reddetmesine rağmen, bazı kocalar onları kendilerine itaat etmemeleri durumunda boşayacaklarını söyleyerek tehdit ederler. Bazıları da âlimlere sormaktan utanan karısını kandırır ve bu işin helal olduğuna inandırır. Hatta Yüce Allah’ın şu kavlini delil olarak getirir:

نِسَاؤُكُمْ حَرْثٌ لَكُمْ فَأْتُوا حَرْثَكُمْ أَنَّى شِئْتُمْ

Kadınlarınız sizin için bir ürün alanıdır, artık o alanınıza dilediğiniz yerden yaklaşın.” (Bakara 223)

Sünnet’in Kur’ân’ı açıkladığı bilinen bir şeydir ve Sünnet’te bu ayetin hangi konuda nazil olduğu gelmiştir:

Cabir radıyallahu anh’den: “Yahudiler: “Erkek karısına arkadan yaklaşıp (normal) ilişkiye girdiği zaman bu ilişkiden doğacak çocuk şaşı olur” derlerdi. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu. Ayette fercin (ön tarafından) olduktan sonra kişinin karısına önden de, arkadan da yaklaşabileceği bildirildi.”[12]

İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: “Ömer radıyallahu anh Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve:

“Ey Allah’ın rasulü! Helak oldum” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Seni helak eden nedir?” buyurdu. Ömer radıyallahu anh: “Bu gece yolumu değiştirdim” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir cevap vermedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:

Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi yaklaşın” ayeti vahyedildi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ömer radıyallahu anh’e dedi ki:

أَقْبِلْ وَأَدْبِرْ، وَاتَّقِ الدُّبُرَ وَالحَيْضَةَ

Önünden ve arkasından yanaş, ancak dübürden ilişkiden ve hayızlı hallerde ilişkiden sakın.”[13]

İbn Abbas radıyallahu anhuma'dan: “İbn Ömer - Alah ken­disini affetsin – (“Kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza istediğiniz yerden giriniz" âyetinin nüzul sebebi hakkında) yanıl­mıştır. (Gerçekte ise âyet-i kerimenin inişine sebep olan bu) kabile Ensardı ve bunlar eskiden putperest idiler. Bu kabile ile birlikte Yahudilerden bazı kimseler de bu âyetin inişine sebep oldular. Yahudilerden olan bu kimseler ehl-i kitap idi. Ensârdan olan sözü geçen kişiler eskiden Yahudilerin ilimde kendilerinden üstün olduklarına, dolayısıyla onların işlerinin pek çoğunun doğru olacağına inanıyorlardı. Kadınlarla sadece bir şekilde cinsi münâse­bette bulunmak, başka pozisyonlardan kaçınmak da ehl-i kitap olan Yahudilerin işlerindendi. Yahudilerin inancına göre bu pozis­yon cima halinde olan bir kadının en kapalı bulunduğu bir haldi. Şu Ensâr da Yahudilerin bu fiilini benimsemişlerdi. Ayetin iniş se­bepleri arasında ayrıca şu Kureyş kabilesi de vardı ki bunlar cima esnasında kadınları alışılmadık bir şekilde çıplatırlar ve kadınların yüzleri veya arkaları dönük veya sırt üstü yatık oldukları halde yaklaşmaktan zevk alırlardı. Muhacirler Medine'ye geldiği zaman sözü geçen bu kimselerden birisi ensârdan bir kadınla evlendi. Onun­la da böyle münâsebette bulunmak istedi; fakat ensarlı kadın:

“Bi­zimle ancak bir şekilde cimâda bulunulabilir, sen de öyle yap yoksa benden uzaklaş” diyerek buna razı olmadı. Nihayet münakaşaları büyüdü ve bu mesele Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e ulaştı. Bunun üzerine Allah Azze ve Celle kadının çocuk yeri olan fercini kasdederek:

Kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza -yüzleri dönük veya sırtları dönük ve sırtüstü yatık oldukları halde- istediğiniz yerden giriniz." âyetini indirdi.”[14]

Dübürün, çocuğun doğduğu yer olmadığı ve büyük pisliğin boşaltım yeri olduğu bilinmeyen bir şey değildir. Bu günahın varoluşunun nedenlerinden biri de temiz evlilik hayatına, haram olan sapık ilişkilerde ve seks filmlerinden kesitlerle dolu bir kafa yapısıyla, Allah’a tevbe etmeden girilmesidir. Kadın ve erkek, iki taraf da buna razı olsa bile bu ilişki haramdır. Çünkü haram işlemek için karşılıklı rıza göstermek o haramı helal kılmaz.

Sihâk (Lezbiyenlik)

Kadın da erkek gibi gözünü haramdan korumakla, namus ve iffetini muhafaza etmekle emrolunmuştur. Müsâhaka (lezbiyenlik); kadının kadına sürtünmesi demektir. Bu çok büyük bir suçtur. Bu işi yapan her iki kadın da bu işten vazgeçilecek şekilde bir ted’ib cezasını hak ederler.

İbn Kudame şöyle demiştir: “İki kadın birbirine sürtünürse her ikisi de zinakârdır ve lanetlidirler. Çünkü Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

السِّحَاقُ بَيْنَ النِّسَاءِ زِنًا بَيْنَهُنَّ

‘Kadın kadına yaklaşacak olursa her ikisi de zinakârdır’[15] ve her ikisine de tazir cezası verilir. Çünkü bu haddi (cezası) belirlenmemiş bir zinadır…” O halde Müslüman kadın ve özellikle onların gençleri, bu çirkin işi yapmaktan alabildiğine sakınmalıdır.”[16]

Enes radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إِذَا اسْتَعْمَلَتْ أُمَّتِي خَمْسًا, فَعَلَيْهِمُ الدَّمَارُ، إِذَا ظَهَرَ فِيهِمُ التَّلاَعُنُ، وَلُبْسُ الْحَرِيرِ، وَاتَّخَذُوا الْقَيْنَاتِ، وَشَرِبُوا الْخُمُورَ، وَاكْتَفَى الرِّجَالُ بِالرِّجَالِ، وَالنِّسَاءُ بِالنِّسَاءِ

Ümmetim şu beş şeyi yaptıkları zaman yerle bir edilirler: Aralarında lanetleşme ortaya çıkar, içki içerler, ipek giyerler, şarkıcı kadınlar edinirler, erkekler erkeklerle yetinir (livata yapar) ve kadınlar kadınlarla yetinirse (lezbiyenlik yaparsa)[17]

Ebu Musa el-Eşari radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

إِذَا أَتَى الرَّجُلُ الرَّجُلَ فَهُمَا زَانِيَانِ وَإِذَا أَتَتِ الْمَرْأَةُ الْمَرْأَةَ فَهُمَا زَانِيَتَانِ

Erkek erkeğe ilişki kurarsa ikisi zina etmişlerdir. Kadın kadına ilişki kurarsa ikisi zina etmişlerdir.”[18]

Huzeyfe radıyallahu anh şöyle demiştir: “İslam’ın bağları halka halka çözülecek, hatta kula: “Bırak, bırak” dahi denmeyecek. Sizden öncekilerin adetlerine adım adım uyacaksınız, onların yolundan şaşmayacaksınız. Hatta sizden önceki ümmetlerde yaş ya da kuru uzre yiyen olmuşsa siz de yiyeceksiniz. Sizler, sizden öncekilerde olmayan üç hasleti de yaparsınız: Kabirleri soymak, kadınları şişmanlatmak, hatta öyle ki cariye şişmanlayıp yağdan ölür. Erkekler erkeklerle, kadınlar, kadınlarla yetinmeye başlar. Allaha yemin oldun bunlar olacaktır. Bunlar olduğu zaman da Lut kavmine olduğu gibi yere batmalar ve taşlanmalar olacaktır. Allah’a yemin olsun bunu görüşümle söylemiyorum. Bu kesin bir haktır.”[19]

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

وَالَّذِي بَعَثَنِي بِالْحَقِّ، لَا تَنْقَضِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَتَّى يَقَعَ بِهُمُ الْخَسْفُ وَالْمَسْخُ وَالْقَذْفُ» قَالُوا: وَمَتَى ذَلِكَ يَا نَبِيَّ اللَّهِ بِأَبِي أَنْتَ وَأُمِّي؟ قَالَ: «إِذَا رَأَيْتَ النِّسَاءَ قَدْ رَكِبْنَ السُّرُوجَ، وَكَثُرَتِ الْقَيْنَاتُ، وَشُهِدَ شَهَادَاتُ الزُّورِ، وَشَرِبَ الْمُسْلِمُونَ فِي آنِيَةِ أَهْلِ الشِّرْكِ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ، وَاسْتَغْنَى الرِّجَالُ بِالرِّجَالِ، وَالنِّسَاءُ بِالنِّسَاءِ

Beni hak ile gönderene yemin ederim ki yere batma, taşlanma ve suretlerin değişmesi meydana gelmeden dünya yok olmaz.” Dediler ki:

“Bu ne zaman olur ey Allah’ın nebisi?” şöyle buyurdu:

Kadınların eğerlere bindiğini, şarkıcı kadınların çoğaldığını, yalancı şahitliğin yayıldığını, erkeklerin erkeklerle (livata yaparak) yetindiğini ve kadınların kadınlarla (lezbiyenlik yaparak) yetindiklerini gördüğün zaman.”[20]

Şeyh Muhammed Emin eş-Şankitî, Advâ’u’l-Beyân adlı tefsirinde şöyle demiştir: “Allah Teâlâ mümin erkeklerle mümin kadınlara gözlerini haramdan korumalarını ve iffetlerini sakınmalarını emretmiştir. İffetlerini korumanın kapsamına zinadan, Lût kavminin amelinden, lezbiyenlikten korunmak da dâhildir. Kişinin mahrem yerlerini insanlara açmaktan ve onlara göstermekten korumasını da kapsar…

Allah Teâlâ erkek ve kadın olsun bu ayet-i kerimede vermiş olduğu emirleri yerine getiren kimselere mağfiret ve büyük mükâfat vaat etmiştir. Ancak bununla birlikte Ahzab Suresi’nde sözü edilen hasletleri de beraber yapmalıdır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا

Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mümine kadınlar, itaatkâr erkekler ve itaatkâr kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, huşu duyan erkekler ve huşu duyan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, gizli yerlerini koruyan erkeklerle (gizli yerlerini) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle Allah’ı çokça anan kadınlar için Allah, bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab, 35)”[21]




[1] Hasen. Tirmizî (1457) İbn Mâce (2563) Ahmed (2/382) Hâkim (4/357) Beyhaki Şuabu’l-İman (5374) İbn Ebi’d-Dunya Zemmu’l-Melahi (126)

[2] Sahih. Ahmed (1/309) İbn Hibbân (10/265) Hâkim (4/356) Ziya el-Muhtare (12/214) Beyhakî Şuabu’l-İman (5373) İbn Ebi’d-Dunya Zemmu’l-Melahi (161)

[3] Sahih ligayrihi. Hâkim (4/396) Taberânî Evsat (8/234) Beyhaki Şuab (4/378)

[4] Sahih. Abdurrazzak (13492) Ahmed, (1/300) Ebû Dâvûd (4462) Tirmizî (1456) İbn Mâce (2561) Hâkim (4/355) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (12/204) Darekutni (3/124) Taberani (11/226) İbnu’l-Carud (820) Beyhaki (8/231) Bkz. Sahîhu’l-Câmi‘ (6565)

[5] Hasen. İbn Mâce (2562) Hâkim (4/355)

[6] Sahih mevkuf. Abdurrazzak (13491) İbn Ebî Şeybe (9/530) Ebû Dâvûd (4463)

[7] İbnu’l-Kayyîm, Ravdâtu’l-Muhibbîn (s. 395)

[8] Sahih mevkuf. Ma’mer, Cami (1050) Ebu Arube el-Evail (109) Haraiti Mesaviu’l-Ahlak (436) Beyhaki Şuab (5394)

[9] Sahih maktu. Haraiti Mesaviu’l-Ahlak (425)

[10] Hasen. Ebu Davud (2162) Ahmed (2/444, 479) Darimi (1140) Ebu Ya’la (11/350) Bkz. Sahîhu’l-Câmi‘ (5864).

[11] Hasen. Ahmed (2/408, 476) Tirmizî (135) Ebu Davud (3904) İbn Mace (639) Bezzar (16/294) Bkz. Sahîhu’l-Câmi‘ (5918).

[12] Sahih. İbn Hibbân (9/474) Ahmed (6/318) Muslim (1435)

[13] Hasen. Ahmed (1/297) Tirmizî (2980) Nesâî Sunenu'l-Kubrâ (8928) Ebû Ya'lâ (5/121) İbn Hibbân (4202) Taberânî (12/10) Haraitî Mesaviu’l-Ahlak (444)

[14] Hasen. Ebû Dâvûd (2164) Hâkim (2/212) Ziyau’l-Makdisi (13/75) Taberânî (11/77)

[15] Hasen. Taberânî, (22/63) Musnedu’ş-Şâmiyyin (3402) Ebu Ya’la (13/476) Acurri Zemmu’l-Livat (22-23) Hatib Tarih (9/29) Beyhaki Şuab (4/376) İbn Ebi’d-Dunya Zemmu’l-Melahi (143) Abdulmelik b. Habib Edebu’n-Nisa (109) Heysem b. Halef ed-Devri Zemmu’l-Livat (78, 97) Mecma‘u’z-Zevâ’id (6/256) Deylemî (3532) İbn Hacer, Metâlibu’l-Aliye (1809) İbnu’l-Cevzî, Ahkâmu’n-Nisâ (s.65)

[16] el-Mugnî (8/198)

[17] Hasen ligayrihi. Taberani Evsat (2/17) Taberani Musnedu’ş-Şamiyyin (519) Beyhaki Şuab (4/377) Ebu Nuaym Hilye (6/123) el-Elbani Sahihu’t-Tergib (2054, 2386)

[18] Hasen. Beyhaki (8/233) Beyhaki Şuab (4/375)

[19] Hasen. İbn Vaddah el-Bid’a ve’n-Nehyu Anha (193) isnadında Eyyub b. Cundeb b. Bişr dışındaki ravileri güvenilirdir. Eyyub hakkında malumat bulamadım.

* Ubeyd el-Cuheni radıyallahu anh’den şahidi: Ebu Nuaym Marife (4807) İbn Hacer Garaibu’l-Multekita (el yazma no: 255)

[20] Hasen ligayrihi. Hâkim (4/483) Bezzar (15/220) Taberani Evsat (5/195) Şeceri Emali (2742, 2776) Deylemi (7103) isnadında Suleyman b. Davud el-Yemami zayıftır.

* Ebu Hureyre radıyallahu anh’den mutabisini: Ebu Nuaym, Ahbaru İsbehan’da (1/51) rivayet etmiştir.

* İbn Mes’ud radıyallahu anh’den şahidini: Taberani (10/228) Şeceri Emali (2803) isnadında Seyf b. Miskin zayıftır.

[21] Tarhu’t-Tesrîb, (6/186-187).

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...