İbn Ummi Mektûm Hadisinin Sıhhati

 İshak b. Hânî en-Nisaburî dedi ki: “Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel’e Nebhan’ın Ümmü Seleme’den rivayet ettiği hadisi zikrettim ve bu hadise göre erkeğin kadınlara bakması yasak olduğu gibi, kadınların erkeklere bakması yasaklanmıyor mu?” dedim. Ahmed b. Hanbel:

“Evet” dedi.[1]

İmam Ahmed’in ikrar ettiği hadis şudur: Ümmü Seleme radıyallahu anha dedi ki: "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanındaydım. Yanında Meymune radıyallahu anha da vardı. İbn Ümmi Mektum radıyallahu anh çıkageldi. Bu hicab ayetinden sonra idi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem;

احْتَجِبا منه ، فقلنا : يا رسولَ الله ، أَلَيْسَ هو أعمى لا يُبْصِرُنَا ، ولا يَعْرِفُنَا ؟ قال : أَفَعَمياوَانِ أنتما ؟ أَلَسْتُمَا تُبْصِرَانِهِ ؟»

"Haydi, ikiniz de perde arkasına geçin" buyurdu. Dedik ki;

"Ey Allah’ın rasulü! O âmâ değil mi? Bizi ne görür, ne tanır?" Buyurdu ki,

"Siz de mi körsünüz? Onu görmüyor musunuz?"[2]

Bedruddin el-Aynî dedi ki: “Bu hadisi imamlar sahihlemiştir. İsnadı kuvvetlidir… İbn Hibban ve Hâkim sahih olduğunu, Ebu Ali et-Tusi de hadisin hasen olduğunu söylemiştir.”[3]

 

Bu hadisin zayıf olduğunu söyleyenler[4]; isnad zincirinde yer alan, Umm Seleme radiyallahu anha’nın azatlısı Nebhan’ın meçhul olmasıyla illetlendirmişlerdir. 

Nevevi dedi ki: “Bu hadis hasendir. İtimad edilir bir hüccet olmaksızın eleştirenlere itibar edilmez.[5]

Aşağıdaki rivayetler de isnadları zayıf olmakla beraber Nebhan’ın rivayetini desteklemektedir:

Usame b. Zeyd radıyallahu anh’den:

كانت عائشة وحفصة عند النبي صلى الله عليه وسلم جالستين فجاء ابن أم مكتوم فقال لهما النبي صلى الله عليه وسلم : « قوما» ، فقالتا : إنه أعمى قال : « وأنتما عمياوان ؟ »

 “Aişe ve Hafsa radıyallahu anhuma Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında oturuyorlardı. İbn Ummi Mektum gelince Nebî sallallahu aleyhi ve sellem onlara:

Kalkın” buyurdu. Onlar:

“O kördür” dediler. Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:

Siz de mi körsünüz?” buyurdu.[6]

Umm Seleme radıyallahu anha’dan:

عن أم سلمة أنها كانت عند رسول الله صلى الله عليه وسلم فجاء جمهان الأعمى ، فقال : استترى ، قالت : يا رسول الله جمهان الأعمى ، قال : " إنه يكره للنساء أن ينظرن إلى الرجال ، كما يكره للرجال أن ينظروا إلى النساء "

“Ümmü Seleme radıyallahu anha Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında iken Cemhan el-A’mâ geldi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Perde arkasına geç” buyurdu. Ben:

“Ey Allah’ın rasulü! Cemhan kördür” dedim. Buyurdu ki:

Tıpkı erkeklerin kadınlara bakmaları çirkin olduğu gibi, kadınların erkeklere bakmaları da çirkindir.”[7]

İshak el-A’mâ’dan:

دخلتُ على عائشة رضي الله عنها فاحتجَبَت منِّي , فقلتُ : تحتجبين منِّي ولستُ أراك ؟ قالت : إنْ لَم تكن تراني فإني أراك

“Aişe radıyallahu anha’nın yanına girdim. Perde arkasına geçti. Ona;

“Ben seni görmediğim halde perde arkasına mı geçiyorsun?” dedim. O da:

“Lakin ben seni görüyorum” demiştir.[8]



[1] El-Mesailu İbn Hani (2/149)

[2] Hasen. Ahmed (6/396) Ebu Davud (4112) Tirmizi (2778) İbn Hibban (12/387-389) İbn Sa'd (8/178) Beyhaki (7/91) Taberi (6/138) Hatib (3/16) Nesâî Sunenu'l-Kubrâ (5/393) İshak b. Rahuye (1/85) Ebu Ya’la (12/353) Taberani (23/302) İbn Abdilberr et-Temhid (19/154) İbn Katan İhkâmu’n-Nazar (s.208, 363) Tahavi Muşkilu’l-Asar (1/298) Hakîm et-Tirmizi Nevadiru’l-Usul (1/195) İbn Asakir (54/436) İbn Kuteybe Te'vil (348)

[3] Umdetu’l-Kari (20/216) Hadisin sıhhatine hükmeden diğer muhakkikler:

Ahmed b. Hanbel, Bkz.: Mesailu İbn Hânî (2/149)

Tirmizî, Sunen (2778)

İbnu’t-Turkmânî, Cevheru’n-Nakî (10/327-328)

Nevevi, Şerhu Sahihi Muslim (10/76)

İbnu’l-Kayyım, İ’lamu’l-Muvakkiîn (4/125)

İbn Hacer, Fethu’l-Bari (9/337) Telhisu’l-Habir (3/148)

İbn Mulakkin, Bedru’l-Munir (7/512) Tuhfetu’l-Muhtac (2/360)

El-Âmirî, Ahkâmu’n-Nazar (263)

Hafız el-Irakî, el-Mugnî (2806)

İbn Kudame, el-Kâfî (3/3)

İbn Hacer el-Heytemî, ez-Zevacir (2/148)

Eş-Şevkânî, Neylu’l-Evtar (6/117)

Dr.Abdulgafur el-Beluşî, Musnedu İshak b. Rahuye tahkiki (1848)

Eymen Salih Şa’ban, Camiu’l-Usul (6/663)

Şeyh Abdurrahman es-Sa’d, el-Mer’a ve’l-Velayeti’s-Siyadiye (s.16)

Huseyn Selim Esed, Musnedu Ebi Ya’la tahkiki (6922)

ve Şeyh Muhammed Şehate el-Ulufî el-İskenderanî.

[4] İbn Hazm, İbn Abdilberr, Şeyh Muhammed Nasıruddin el-Elbani, Şuayb el-Arnaut ve Mustafa el-Adevî,

[5] Şerhu Sahihi Muslim (10/76)

Bu illetlendirmenin hadisin sıhhatine zararının olmadığına dair ayrıntılar şu şekildedir:

İsnadının Nebhan mevla Ümm Seleme dışındaki bütün ravileri meşhur ve güvenilirdir. Nebhan ise güvenilir sayılmıştır. Onun güvenilirliği ve adaleti için iki husus yeter:

1- Nebhan’ın, müminlerin annesi, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımı Ümmü Seleme’nin azatlısı ve Tabiin’den olmasıdır. Bu yüzden İbn Hibban onu es-Sikat’ta (5/486) zikretmiş ve şöyle demiştir:

“Nebhan Ebu Yahya; Ümmü Seleme’nin azatlısıdır. Ümmü Seleme radıyallahu anha’dan rivayette bulunmuştur. Kendisinden de ez-Zühri rivayet etmiştir. Ümmü Seleme onunla mukatebe anlaşması yapmıştı. O borcunu ödeyince azad etti.”

Hafız İbn Hacer et-Takrib’de (1/559) şöyle dedi: “Üçüncü tabakadandır, makbuldür.” Yani tabiinin hadisleri kabul edilen orta tabakasındandır. Bu kaideyi Zehebi rahimehullah Divanu’d-Duafa’da şöyle zikreder: “Ravilerden meçhul olanlara gelince, eğer tabiinin büyüklerinden veya ortalarından ise ve usule aykırı olmayıp lafzında da çelişki yoksa hadisi alınır ve hüsnüzan ile kabul edilir.” Bu yüzden Zehebi, herhangi bir terviye olmaksızın Nebhan’ın sika olduğunu açıkça söylemiştir. El-Kâşif’te (3/198) de şöyle der: “Nebhan: efendisi Ümm Seleme’den rivayette bulundu. Kendisinden de ez-Zuhri ve Muhammed b. Abdirrahman rivayette bulunmuşlardır. Sikadır.” Zehebinin Nebhan’ı bu şekilde tevsik ve tadil etmesinden dolayı, “Zehebi’nin Zeylu’d-Duafa’da İbn Hazm’ın Nebhan hakkında meçhul demesini ikrar ettiğini” iddia eden kimsenin sözü reddolunur.

Burada Hafız Zehebi’nin kitaplarına, özellikle de Mizanu’l-İtidal’e bakan kimseler için bir uyarıda bulunmak gerekir. Zira zayıf veya meçhul olduğu söylenen bütün raviler hakkında sözü söyleyenine nisbet etmiş ve eleştiride bulunmamıştır. Zehebinin şartlarını bilmeyen bir kimse, Zehebinin de o raviyi zayıf veya meçhul saydığını zanneder. Hâlbuki bu Zehebi’nin amacına aykırıdır.

Ebu’l-Hasenat el-Leknevi, er-Ref ve’t-Tekmil’de (s.142) der ki: “Asrımızda ravilerin cerh ve tadili hakkında Mizanu’l-İtidal’den nakilde bulunan âlimlerin çoğu, bu eserin İbn Adiy’in el-Kamil adlı eserinin özeti olduğunu ve ravilerin durumları hakkındaki müelliflerin şartlarını bilmediklerinden birçok hatalara düşüyorlar ve insanlarla cedele giriyorlar. Şüphesiz bu kitapta zikredilen cerh lafızlarının bazısı güvenilir sayılan kimseler hakkında, bazısı cerhten salim olan kimseler hakkındadır. Akıl sahibinin basiretli olması, gafilin uyarılması ve el-Mizan’da raviler hakkında varid olan mücerret cerh lafızlarıyla acele etmekten sakınmak gerekir. Bu şüphesiz hüsrandır.

Zehebi Mizan’ın dibacesinde şöyle demiştir: “Burada güvenilir ve kıymeti yüce olmasına rağmen en düşük bir gevşeklik veya en az bir cerh ile eleştirilenler vardır. Şayet İbn Adiy ve diğer cerh kitaplarının müellifleri bunları zikretmeseydi güvenilirliklerinden dolayı bu ravileri ben de zikretmezdim. Bu konuda eleştirilmekten korktuğum için imamların kitaplarında gevşeklikleri zikredilen hiçbir ismi çıkarmaya gerek görmedim. Ben bunların hepsini bana göre kendilerinde zayıflık olduğundan zikretmiş değilim.”

2- Zühri’nin Nebhan’dan rivayet etmiş olmasıdır. Nebhanın tek kalması zarar vermez. Nitekim Zühri, Medine’li tabiinden bir topluluktan rivayette bulunmuş, ondan başkası kendilerinden rivayet etmemesine rağmen imamlar onları tevsik, tezkiye ve tadil etmişlerdir. Bu yüzden Hafız İbn Hacer Fethu’l-Bari’de (9/337) şöyle demiştir: “Bu hadisi Sünen sahipleri Zühri – Nebhan mevla Ümm Seleme yoluyla rivayet etmişlerdir. İsnadı kuvvetlidir. Zührinin Nebhan’dan rivayette tek kalmasını illet gösterenlerin bu illeti yaralayıcı bir illet değildir. Zira Zühri onu tanıyor ve onu Ümm Seleme’nin mükatebi olarak vasfediyor. Kimse onu cerh etmemiştir. Rivayeti reddedilmez.”

Nitekim Darekutni el-İlel’de (3978-79) Nebhan’ın iki rivayetini zikretmiş, herhangi bir cerhte bulunmamıştır. Buhari Tarih’te (8/135) ve İbn Ebi Hatim de  el-Cerh ve’t-Ta’dil’de (8/502) Nebhan’ı cerh etmeden zikretmişlerdir.

Ali b. Nayif eş-Şuhud: “Nebhan saduktur… İbn Hacer’in bir ravi hakkında “Makbul” demesi onun sika veya saduk olduğunu gösterir. Sonrakiler (müteahhirin) bunu yanlış anlamaktadır. Bu konuda dikkatli olunmalıdır!” dedi. Bkz.: Hafız İbn Hacer ve Menhecuhu Fi’t-Takrib (s.58) el-Hulasa Fi İlmi Cerh ve Ta’dil (s.178) el-Mufassal Fi Usuli’t-Tahric (2/81)

 

[6] Zayıf. Ebu Bekir eş-Şafii Gaylaniyyat (el-Fevaid no:150) Ebu Ahmed el-Mutriz b. Muhammed – Vehb b. Hafs – Muhammed b. Süleyman – Mutemir b. Süleyman – babası – Ebu Osman – Usame isnadıyla rivayet etti. Vehb b. Hafs yalanla itham edilen zayıf bir ravidir. İbn Cevzi Ahkamu’n-Nisa (s.115) Telhisu’l-Habir (3/315) el-İrva (6/211)

[7] Zayıf. İbn Hacer el-İsabe (2/96) İsnadında Nasr b. Tarif zayıftır.

[8] Hasen mevkûf. İbn Sad (8/69) İbn Katan İhkâmu’n-Nazar (s.428) Kayravani Muhtasaru’l-Mudevvene (215) Neylu’l-Evtar (6/125) İbn Hacer Telhisu’l-Habir (1488) isnadında İsmail b. Rafi zayıftır.

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...