Kadının Sesini Koruması

İslam, haram kılınan sakıncalara ulaştıran vesileleri de haram kılar. Bu yüzden kadınların erkeklere yumuşak konuşmalarının erkekleri tamaha düşürdüğü için haram kılındığını görürüz;

Allah Azze ve Celle buyuruyor ki;

(يَا نِسَاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِنَ النِّسَاءِ إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًا)

Ey peygamber kadınları, siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer sakınıyorsanız, sözü yumuşak bir edâ ile söylemeyin ki, kalbinde hastalık bulunan kimse tamah etmesin; güzel, (kuşkudan uzak bir biçimde) söz söyleyin.” (Ahzab 32)

Yani kalbinde şehvet hastalığı olanlar kastedilmektedir. Öyleyse ihtilat olduğu takdirde bundan nasıl korunulabilir?

Şurası bedihi olarak bilinmektedir ki; kadın, erkeklerin bulunduğu yerlere girince, mecburen onlarla konuşacak, birbirlerine karşı konuşmalarını inceltecekler, şeytan da fuhşa düşürene kadar geri planda çirkinliği süsleyecek ve güzel gösterecektir.

Allah Azze ve Celle, kadınlara hicabı emretmekle ve ihtilatı yasaklamakla çok hikmet sahibi ve en iyi bilendir. Çünkü şüphesiz insanlar arasında iyisi ve faciri, temizi ve rezili bulunmaktadır. Örtünme ve ihtilattan sakınma, Allah’ın izniyle fitneden alıkoymakta, şehvet hastalıklarından uzaklaştırmakta, kadınların ve erkeklerin kalplerinin temiz kalmasını sağlamakta, itham edilmekten ve suizandan korumaktadır.

Ümm Atiye radıyallahu anha'dan;

كُنْتُ فِيمَنْ بَايَعَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَكَانَ فِيمَا أَخَذَ عَلَيْنَا أَنْ لَا نَنُوحَ وَلَا نُحَدِّثَ مِنْ الرِّجَالِ إِلَّا مَحْرَمًا

"Ben de Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e biat edenler arasındaydım. Musibet üzerine çığlık atmamak, ancak mahremimiz olan erkeklerle konuşmak, mahremimiz olmayanlarla konuşmamak üzere Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bizden söz aldı.."[1]

Ümmü Afif en-Nehdiyye Radıyallahu anha da şöyle demiştir:

بَايَعْنَا رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حِينَ بَايَعَ النِّسَاءَ، فَأَخَذَ عَلَيْهِنَّ أَنْ لَا تُحَدِّثْنَ الرَّجُلَ إِلَّا مُحْرِمًا، وَأَمَرَنَا أَنْ نَقْرَأَ عَلَى مَيِّتِنَا بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ

“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadınlardan biat alırken biat ettik. Onlardan mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak üzere söz alındı ve bize cenaze namazında ölülerimize Fatiha okumamız emrolundu.”[2]

Sad b. Mesud radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إيَّاكمْ ومُحادَثَةَ النِّساءِ فإنَّهُ لا يَخْلُو رَجُلٌ بامْرَأةٍ لَيْسَ لَها مَحْرَمٌ إلاَّ هَمَّ بِها

Sizleri kadınlarla konuşmaktan sakındırırım. Zira bir erkek bir kadınla yanlarında mahrem bulunmaksızın halvet ettiklerinde mutlaka (erkek kadına) tamah eder.”[3]

Katade rahimehullah Mümtehine suresi 12. Ayetinin tefsirinde dedi ki:

ذُكِرَ لَنَا أَنَّ نَبِيَّ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَخَذَ عَلَيْهِنَّ يَوْمَئِذٍ النِّيَاحَةَ: «وَلَا تُحَدِّثْنَ الرِّجَالَ، إِلَّا رَجُلًا مِنْكُنَّ مَحْرَمًا»

“Bize anlatıldı ki o gün Nebi sallallahu aleyhi ve sellem kadınlardan ölü üzerine feryat etmemek ve mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak üzere biat aldı.” [4]

el-Hasen el-Basrî rahimehullah dedi ki ki:

كَانَ فِيمَا أَخَذَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "أَلَّا تُحَدِّثْنَ الرِّجَالَ إِلَّا أَنْ تَكُونَ ذَاتَ مَحْرَمٍ، فَإِنَّ الرَّجُلَ لَا يَزَالُ يُحَدِّثُ الْمَرْأَةَ حَتَّى يَمذي بَيْنَ فَخِذَيْهِ

 “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in kadınlardan biat alırken şart koştuğu şeyler arasında mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak da vardı. Zira erkekler kadınlarla konuşmaya, bacakları arasına mezi akıncaya kadar devam ederler.”[5]

Said b. el-Museyyeb, Muhammed b. Saib el-Kelbî ve Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem, Mumtahine suresi 12. Ayeti hakkında şöyle dediler:

هُوَ النَّهْيُ عَنِ النَّوْحِ وَالدُّعَاءِ بِالْوَيْلِ وَتَمْزِيقِ الثَّوْبِ وَحَلْقِ الشَّعْرِ وَنَتْفِهِ وَخَمْشِ الْوَجْهِ، وَلَا تُحَدِّثُ الْمَرْأَةُ الرِّجَالَ إِلَّا ذَا مَحْرَمٍ، وَلَا تَخْلُو بِرَجُلٍ غَيْرِ ذِي مَحْرَمٍ، وَلَا تُسَافِرُ إِلَّا مَعَ ذِي مَحْرَمٍ

 “Bu ölüye ağıt yakmaktan, beddua etmekten, elbise yırtmaktan, saç tıraş etmekten, saç yolmaktan, yüzü tırmalamaktan, kadının mahrem olmayan erkeklerle konuşmasından, namahrem erkeklerle halvet etmekten ve yanında mahremi bulunmadan yolculuğa çıkmaktan yasaklamadır.”[6]

Bu rivayetler birbirini desteklemekte, kadınlardan mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak üzere biat alındığı konusunda ilim ifade etmektedir.

Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh dedi ki; “Dikkat edin! Kişi, kendisine mahrem olmayan kadınla konuşmasın! Kayın biraderi ise kadının ölümden sakınır gibi sakınması gereken birisidir.”[7]

Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;

إِنَّ الْمَرْأَةَ عَوْرَةٌ ، فَإِذَا خَرَجَتِ اسْتَشْرَفَهَا الشَّيْطَانُ ، وَأَقْرَبُ مَا تَكُونُ مِنْ وَجْهِ رَبِّهَا وَهِيَ فِي قَعْرِ بَيْتِهَا

 “Kadın avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan, bakışları ona çevirtir. Kadının Rabbinin vechine en yakın olduğu yer, evinin ortasıdır.”[8]

“Buradaki "avret" lafzı mutlak olup kadının sesini de kapsar”[9] denilmiştir.

Bu hadis kadının sesinin de avret olduğunu gösteren delillerden biri olup, kadının sesini bu hadiste belirtilen “kadının avretliğinden” istisna eden net bir delil yoktur.

Kadının sesinin avret olmadığını savunan ilim ehli dahi, kadının sesinin erkekleri ftneye düşürebilecek unsurların başında geldiğini belirtmişler, kadınların bu hususta son derece dikkatli olmaları gerektiğini vurgulamışlardır.[10]

Televizyon, radyo, internet gibi ortamlarda erkeklere hitaben konuşmaları, Kuran okumaları ya da başka bir şekilde seslerini duyurmaları, erkeklerin de bunu dinlemeleri, kadının sesinin avret olmadığını söyleyen ilim ehli dahi caiz görmemiştir.

İmam Şafii şöyle demiştir: “Kadın tesettürle emrolunmuştur. Telbiyeyi ancak kendi işitebileceği şekilde yapar.”[11]

İlim ehlinden bazıları "…Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar.."  (Nur 31) ayetinden de kadının sesinin avret olduğu hükmünü çıkarmıştır.[12]

Ebu’l-Velid el-Bâcî, el-Muntekâ’da şöyle der: “Kadın telbiyede sesini yükseltemez. Zira sesi avrettir.”[13]

İbn Receb şöyle der: “Ahmed b. Hanbel dedi ki:

“Kadın yabancı erkeğe bakamaz. Onun sesini dinlemesi de ona bakması gibidir. Nitekim erkeğin kadın sesini dinlemesi de ona bakması gibi haramdır. Zira bunda fitne korkusu vardır.” Erkek, yanında mahremi bulunmayan kadına namaz kıldıramaz. Fakat bu mescitte olursa caizdir.”[14]

Merdavî, el-İnsaf’ta der ki: “İbnu’l-Cevzî Ahkamu’n-Nisa’da kadının sesini ihtiyaç dışında dinlemek haramdır” demiştir.

İmam Ahmed kadının sesinin avret olduğunu söylemiştir. Yine şöyle demiştir:

“Yabancı kadınların sesini dinlemekten sakınmak vaciptir. Sadece zaruret hali bundan hariçtir. Zira sesi avrettir. Genç kadınla konuşmak haramdır.”[15]

El-Irakî, İbn Abdilber’in el-İstizkar adlı eserinde şöyle dediğini naklediyor:

“Kadının sesi fitnedir. Bu yüzden ezan ve ikamet okuyamaz, sesli kıraatten men edilir.”[16]

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

كُتِبَ عَلَى ابْنِ آدَمَ نَصِيبُهُ مِنَ الزِّنَا مُدْرِكٌ ذَلِكَ لاَ مَحَالَةَ ، فَالْعَيْنَانِ زِنَاهُمَا النَّظَرُ ، وَالأُذُنَانِ زِنَاهُمَا الاِسْتِمَاعُ ، وَاللِّسَانُ زِنَاهُ الْكَلاَمُ ، وَالْيَدُ زِنَاهَا الْبَطْشُ ، وَالرِّجْلُ زِنَاهَا الْخُطَى ، وَالْقَلْبُ يَهْوَى وَيَتَمَنَّى ، وَيُصَدِّقُ ذَلِكَ الْفَرْجُ وَيُكَذِّبُهُ.

Âdemoğlunun zinadan ulaşacağı, mutlaka gerçekleşecek olan nasibi yazılmıştır. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayağın zinası yürümektir. Kalp arzular ve temenni eder. Cinsel organ bunu ya tasdik eder, ya da yalanlar[17]

Hafız el-Irakî, bu hadisin kadın sesinin avret olduğuna delil getirildiğini nakletmiştir.[18]

İbn Adil, Tefsirinde Ömer Radıyallahu anh’den şöyle nakletmiştir: “…Musa aleyhisselam Şuayb aleyhisselam’ın kızına:

“Arkamdan yürü ve bana yolu taş atmak suretiyle göster” dedi. Zira kadının sesi avrettir.”[19]

Hulasa: Zaruret haricinde kadının mahremi olmayan erkeklerle konuşması caiz değildir. Hanım sahabelerin Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e bazı meseleler sormaları dini meseleleri öğrenmenin onlar için zaruret olmasındandır.

Aişe radıyallahu anha’nın ve diğer peygamber hanımlarının perde arkasından da olsa insanlara hadisler rivayet etmeleri kıyas konusu yapılamaz. Onlar müminlerin anneleridir. Başkalarına nikâhları haramdır. Bu durum da onlar için hususi bir haldir. Onların naklettikleri haberler yine dini zaruret kapsamındadır.

İbn Sad rivayet ediyor: Mesruk: “Peygamber müminlere kendi nefislerinden evladır, onun hanımları da onların anneleridir” ayeti hakkında şöyle demiştir:

أَنَّ امْرَأَةً قَالَتْ لِعَائِشَةَ : يَا أُمَّاهُ. فَقَالَتْ : لَسْت لَك بِأُمٍّ ، إنَّمَا أَنَا أُمُّ رِجَالِكُمْ

“Bir kadın Aişe radıyallahu anha’ya:

“Ey anne!” dedi. Bunun üzerine Aişe radıyallahu anha:

“Ben erkeklerinizin annesiyim, kadınlarınızın değil” dedi.[20]

Kadının Sesi Hakkında Şeyh Şankiti’nin Fetvası

Şeyh Şankıti der ki: “Kadın erkeklerle veya erkek kadınlarla ancak ihtiyaç anında konuşabilir. Şeriat buna delalet eder. Fıtrat da buna delalet eder. Bu yüzden kadının erkeklerle konuşmasında sesini inceltip yumuşatmasından emin olunamaz. Kendilerine yetiştiğim ilim ehli kadınların sorularından sakınıyor, ancak mümküm mertebe başka erkeklerin duyamayacakları şekilde onların sorularına fırsat veriyordu. Bütün bunlar şer’î uygulamalardır. Buradan anlaşılıyor ki bundan fazlasını şeriat haram kılmıştır. Zira (kadının erkeklerin duyabilecekleri yerde) Allahı zikir için “Subhanallah” demesinde de büyük mefsedet vardır. Bu kadının sesinde aslolanın avret olması hususuna delalet eder.”[21]

Hadisi şerifte: "Namazda yanılan imamı uyarmak için; erkekler tesbih eder, kadınlar ise el çırpar"[22] buyrulmuştur. Namazda dahi kadının tesbih ile uyarıda bulunmasına ruhsat verilmemiş, el çırpması tavsiye edilmiştir.

İbn Battal der ki: “Kadının namazda tesbih ile uyarması caiz değildir. Zira sesinde fitne vardır. Bu yüzden ezan ve ikamet okuyamaz, namazda sesli Kur’an okuyamaz.”[23]

Şankıti bu hadis hakkında şöyle der: “Bu hadiste “kadının sesi avrettir” diyen cumhuru ulemanın görüşüne delil vardır. Bunun sebebi Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in kadınları sözle değil, tasfik (el çırpma) ile uyarmaya yönlendirmesidir. Bununla beraber kadın mahremleriyle birlikte namaz kılması halinde de istisna yoktur.

Bu yüzden şöyle dediler: kadınların sesleriyle fitne olabilecekleri yerde tasfik yapmaları erkeklerin tesbihi yerine geçer. “Kadının sesi avrettir” sözümüzle “avret değildir” sözümüz arasındaki farktan; onların erkeklerle ihtiyaç dışında konuşması meselesi çıkar. Avret değildir görüşünün anlamı; fitneden emin olunduğu zaman kadının sesini erkeğin işitmesinde sakınca olmadığıdır. Bu işte aslolan genelde muhakkikin dediği gibidir. Bu yüzden şöyle dediler: Kadının sesinde asıl; avret olmasıdır. Ancak fetva sormak gibi ihtiyaç sebebiyle ruhsat vardır.”[24]

Şeyh Şankıti, kendisine “Kadın ezan okuyabilir mi?” diye sorulan soruya şu cevabı vermiştir:

“Hayır, zira kadının sesi avrettir. Bu meseleye şeriat de, hisler de delalet eder. Nitekim kadınlara kalbinde hastalık olanların tamaha düşmemeleri için konuşmalarını yumuşatmamaları emredilmiştir. Bu, kadının sesinde fitnenin mevcut olduğunu gösterir. Yine hisler de buna delalet eder. Zira kadın sesini yumuşatmasa dahi erkekler kadının sesinden etkilenirler. Hissin bu delaletine karşı çıkılmaz, zira şer’î hüküm hissin deliline dayandırılmıştır. Şeriatın yasakladığı mefsedet mevcut olduğundan kadın ezan okuyamaz. Onların nidalarında bulunan mefsedetlerden dolayı kadınların ezan okuması meşru kılınmamıştır.”[25]

Şeyh Fevzan’ın Kadının Sesi Hakkında Fetvası

Şeyh Fevzan da “Kadının sesi avret midir?” sorusuna şöyle cevap vermiştir:

“Evet, kadın fitneden uzaklaşmakla emrolunmuştur. Şayet sesinin işitilmesi erkekleri fitneye düşürececekse sesini gizlemelidir. Bu yüzden telbiyede sesini yükseltmez, gizlice telbiye yapar. Eğer erkeklerin arkasında namaz kılar da imamı uyarmak gereken bir durum olursa uyarmak için el çırpar. (Burada yukarıda naklettiğimiz hadisi zikreder) Kadının ihtiyaç anında erkeklerle konuşurken sesini yumuşatıp güzelleştirmesinden yasaklanması daha önceliklidir.  

إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ

"… Eğer takvaca hareket istiyorsanız (yabancı erkeklerle) konuşurken yumuşak söylemeyin. Kalbinde maraz olan kimse kötü bir ümide kapılmasın…" (Ahzab 32)

İmam İbn Kesir rahimehullah dedi ki: “Bunun anlamı şudur: yabancı erkeklere konuşurken sesini inceltemez yani kadın yabancı erkeklere kocasıyla konuştuğu gibi konuşamaz.”[26]

Genç Erkeklerle Kızların Yazışması

Soru: Genç erkeklerle kızlar arasında günah ve aşk gibi şeyler içermeyen şekilde yazışmanın hükmü nedir?

Şeyh İbn Cibrin’in cevabı: Erkeğin kendisine yabancı olan kadınla yazışması caiz değildir. Zira yazışan kimse bunda fitne olmadığını zannetse bile bunda fitne vardır. Şeytan her iki tarafı da tahrik etmeye devam edecektir.

Nitekim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, deccal’i işitenin ondan uzaklaşmasını emretmiş, kişinin ona mümin olarak gitse de deccalin onu fitneye düşüreceğini haber vermiştir.

Genç kızlarla erkekler arasında yazışmanın da büyük fitneleri ve tehlikeleri vardır. Soruyu soranın dediği gibi aşk gibi şeyler içermese de bundan uzak durmak gerekir.

Erkeklerin erkeklerle ve kadınların kadınlarla yazışmasında ise, mahzurlu bir şey yoksa sakınca yoktur.

Kadının Erkeklere Selam Vermesi

Soru: Kadının erkeklere – musafaha etmeden – selam vermesi caiz midir?

Şeyh el-Elbâni’nin cevabı: “Bu meselede fakihler katında ayrıntı vardır. Tercih edileni – Allahu a’lem – genç kadının erkeklere selam vermesinin caiz olmamasıdır.

Eğer kadın yaşlı ise, onun selam vermesinden dolayı fitne korkusu olmadığından onların selam vermesinde sakınca yoktur. Aynı şekilde erkeklerin de yaşlı kadınlara selam vermesinde sakınca yoktur.

Sünnette salih selefin herhangi bir ayrım yapmadan kadınlara uğradıkları zaman selam verdiklerini bilmiyoruz. Genç kadının erkeklere selam vermemesi kötülüğün kapısını kapatmak babındandır.

Bu kaideye dinin birçok nasları delalet etmektedir. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şu hadisi bunların en açıklarındandır:

كُتِبَ عَلَى ابْنِ آدَمَ نَصِيبُهُ مِنَ الزِّنَا، مُدْرِكٌ ذَلِكَ لَا مَحَالَةَ، فَالْعَيْنَانِ زِنَاهُمَا النَّظَرُ، وَالْأُذُنَانِ زِنَاهُمَا الِاسْتِمَاعُ، وَاللِّسَانُ زِنَاهُ الْكَلَامُ، وَالْيَدُ زِنَاهَا الْبَطْشُ، وَالرِّجْلُ زِنَاهَا الْخُطَا، وَالْقَلْبُ يَهْوَى وَيَتَمَنَّى، وَيُصَدِّقُ ذَلِكَ الْفَرْجُ وَيُكَذِّبُهُ

Âdemoğluna zinadan nasibi yazılmıştır, bu kaçınılmaz olarak başına gelir: Gözler zina eder, onun zinası bakmaktır. Kulaklar zina eder, onun zinası dinlemektir. Dil zina eder, onun zinası konuşmaktır. El zina eder, onun zinası tutmaktır. Ayak zina eder, onun zinası yürümektir. Kalp meyleder ve temennî eder. Cinsel organ bütün bunları ya tasdik eder, ya da yalanlar.”[27]

Ebu Davud’un sahih isnad ile rivayetinde “ayak zina eder” kısmından sonra şu ziyade vardır:

Ağız zina eder, onun zinası öpmektir.[28] Bu hadiste iki tür haramlar açıklanmaktadır:

Birincisi: Haram ligayrihi olanlar; kötülüğün vesilesini engellemek için haram kılınanlardır.

İkincisi: Bizzat haram olan zinadır.”[29]



[1]  Hasen. Ahmed (5/85 no:19868) Taberani (25/168)  Hatib (5/98) el-İsabe (6/442) İbn Cevzi Ahkamu’n-Nisa (s.333) Kurtubi (18/72) “…mahremimiz olmayanlarla konuşmamak” lafzını sadece Gassan b. Er-Rebî rivayet etmiştir ve onun hakkında Darekutni bir defasında: “zayıf” demiştir. Ebu Muhammed el-Hallal, Darekutni’den onun hakkında salih dediğini de rivayet eder. Zehebi onun vera sahibi, kadri yüce biri olup hadiste hüccet olmadığını söylemiştir.

Derim ki: Gassan’ın cerhi müfesser bir cerh ile sabit olmamıştır. Lakin fazilet ve verasına şahitlik edilmiştir. Onun rivayeti hasen derecesinden aşağıda değildir. Nitekim burada zikrettiğim şahitlerle hadisin sıhhati kuvvetlenir. Allah en iyi bilendir.

[2] Zayıf. Ebu Nuaym Marifetu’s-Sahabe (no: 7362) İbn Abdilberr el-İstiab (2/132) Taberani (18/343) el-İsabe (4/108) Usdü’l-Gabe (3/452, 3/470) Tuhfetu’l-Ahvezi (3/83) İbn Merduye’den naklen: Durrü’l-Mensur (9/493) Heysemi dedi ki: “Taberani’nin isnadında Ebu Said Abdulmun’im vardır.” Mecmau’z-Zevaid (3/32) İsnadında ayrıca Salt b. Dinar Ebu Şuayb el-Basri de zayıftır.

[3] Hasen ligayrihi. Hakîm et-Tirmizi Esraru’l-Hac, İbn Hacer el-İsabe (3/82) Suyuti Cemu’l-Cevami (8490) Camiu’s-Sagir (2918) Elbani ed-Daife (6057) isnadında Abdurrahman b. Ziyad b. En’am el-İfriki vardır. Sad b. Mesud el-Kindi’nin sahabe oluşunda da ihtilaf edilmiştir.

[4] Sahih mürsel. Taberi (22/596) Abdurrazzak (3/560) sahih isnad ile rivayet etmiştir ancak rivayet mürseldir. İbn Kesir Tefsir (8/100) Fethu’l-Bari (8/640)

[5] Sahih mürsel. İbn Sa’d (8/10) bunu İbn Ebi Hatim Tefsirinde (12/305) mürsel olarak sahih isnadla rivayet etmiştir. Bkz.: Elbani ed-Daife (6058) İbn Kesir (8/101)

[6] Begavi Tefsir (8/101) Kurtubi (18/72) İbn Adil el-Lubab (15/247) Salebi el-Keşfu ve’l-Beyan (9/298)

[7] Sahih mevkuf. Abdurrazzak (7/137) İbn Ebi Şeybe (4/48) Ebu Ubeyd Emsal (s.18) el-Cuz’u Fihi Nushati İbrahim b. Sad (72)

[8] Sahih. Daha önce tahrici geçti.

[9]  Sad b. Şari el-Harbi Ahkamulleti Tuhalif (s.114) Bahru’z-Zahhar (12/372)

[10] El-Lecnetu’d-Daime (2.1.1403 fetva no: 5167)

[11] El-Umm (2/170)

[12] Bkz.:Sabuni Revaiul Beyan (2/178) Cessas Ahkamul-Kur'an (3/393) Alusi (18/146) Tarhut Tesrib (8/21)

[13] El-Munteka (2/271)

[14] İbn Receb Fethu’l-Bari (6/136) 

[15] El-İnsaf (12/223) İbn Cevzi Ahkamu’n-Nisa (s.80) bkz.: Abdulmuhsin el-Abbad Şerhu Suneni Ebi Davud (4/459)

[16] Tarhu’t-Tesrib (2/401)

[17] Sahih. Buhari (6612) Müslim (2657) Beyhaki (7/89) Ebu Davud (2139) Nasbu’r-Raye (4/248)

[18] Tarhu’t-Tesrib (8/186) 

[19] Tefsirul-Lubab (12/374) Şerbini Tefsiru Siraci’l-Munir (3/138)

[20] Sahih mevkûf. İbn Sad (8/179) Beyhaki (7/70) İbn Ebi Zemeneyn Tefsir (2/40-41) Tefsiru’l-Begavi (6/319) Tefsiru İzzeddin b. Abdisselam (s.892) Durru’l-Mensur (6/567) Darekutni el-Mu’telef (2/936) Ebu Nuaym Mesanidu Firas el-Mekteb (25) isnadı sahihtir.

[21] Durusu Umdeti’l-Fıkh (2/444)

[22] Sahih. Malik (119) Buhari (1203) Müslim (422) İbn Ebi Şeybe (2/126) Abdurrazzak (2/457) Ahmed (2/241, 3/357, 5/332) Ebu Davud (939-944) Tirmizi (369) Nesai (1207) İbn Mace (1034-36) Darimi (1370-72) İbn Huzeyme (2/51) İbn Hibban (6/40) Taberani (6/131) Beyhaki (2/246)

[23] Şerhu İbn Battal (5/210)

[24] Şankıti Şerhu Zad’il-Mustenki (44/10)

[25] Şerhu Zadi’l-Mustenki (28/4)

[26] El-Fevzan el-Munteka (445)

[27] Sahih. Buhari (4/211) Muslim (4/2046)

[28] Sahih. Ebu Davud (2152)

[29] El-Elbani, Fetava’l-İmarat (104)

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...