İslam, haram kılınan
sakıncalara ulaştıran vesileleri de haram kılar. Bu yüzden kadınların erkeklere
yumuşak konuşmalarının erkekleri tamaha düşürdüğü için haram kılındığını
görürüz;
Allah Azze ve Celle
buyuruyor ki;
(يَا نِسَاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِنَ النِّسَاءِ
إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ
مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًا)
“Ey peygamber kadınları,
siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer sakınıyorsanız, sözü
yumuşak bir edâ ile söylemeyin ki, kalbinde hastalık bulunan kimse tamah
etmesin; güzel, (kuşkudan uzak bir biçimde) söz söyleyin.” (Ahzab 32)
Yani kalbinde şehvet
hastalığı olanlar kastedilmektedir. Öyleyse ihtilat olduğu takdirde bundan
nasıl korunulabilir?
Şurası bedihi olarak
bilinmektedir ki; kadın, erkeklerin bulunduğu yerlere girince, mecburen onlarla
konuşacak, birbirlerine karşı konuşmalarını inceltecekler, şeytan da fuhşa
düşürene kadar geri planda çirkinliği süsleyecek ve güzel gösterecektir.
Allah Azze ve Celle,
kadınlara hicabı emretmekle ve ihtilatı yasaklamakla çok hikmet sahibi ve en
iyi bilendir. Çünkü şüphesiz insanlar arasında iyisi ve faciri, temizi ve
rezili bulunmaktadır. Örtünme ve ihtilattan sakınma, Allah’ın izniyle fitneden
alıkoymakta, şehvet hastalıklarından uzaklaştırmakta, kadınların ve erkeklerin
kalplerinin temiz kalmasını sağlamakta, itham edilmekten ve suizandan
korumaktadır.
Ümm Atiye radıyallahu anha'dan;
كُنْتُ فِيمَنْ بَايَعَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَكَانَ
فِيمَا أَخَذَ عَلَيْنَا أَنْ لَا نَنُوحَ وَلَا نُحَدِّثَ مِنْ الرِّجَالِ إِلَّا
مَحْرَمًا
"Ben de Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e biat
edenler arasındaydım. Musibet üzerine çığlık atmamak, ancak mahremimiz olan
erkeklerle konuşmak, mahremimiz olmayanlarla konuşmamak üzere Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem bizden söz aldı.."[1]
Ümmü Afif en-Nehdiyye Radıyallahu anha da şöyle
demiştir:
بَايَعْنَا رَسُولَ
اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حِينَ بَايَعَ النِّسَاءَ، فَأَخَذَ عَلَيْهِنَّ
أَنْ لَا تُحَدِّثْنَ الرَّجُلَ إِلَّا مُحْرِمًا، وَأَمَرَنَا أَنْ نَقْرَأَ
عَلَى مَيِّتِنَا بِفَاتِحَةِ الْكِتَابِ
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadınlardan biat
alırken biat ettik. Onlardan mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak üzere söz
alındı ve bize cenaze namazında ölülerimize Fatiha okumamız emrolundu.”[2]
Sad b. Mesud radıyallahu anh’den: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
إيَّاكمْ ومُحادَثَةَ النِّساءِ فإنَّهُ لا يَخْلُو رَجُلٌ بامْرَأةٍ لَيْسَ لَها
مَحْرَمٌ إلاَّ هَمَّ بِها
“Sizleri kadınlarla konuşmaktan sakındırırım. Zira
bir erkek bir kadınla yanlarında mahrem bulunmaksızın halvet ettiklerinde
mutlaka (erkek kadına) tamah eder.”[3]
Katade rahimehullah Mümtehine suresi 12. Ayetinin
tefsirinde dedi ki:
ذُكِرَ لَنَا أَنَّ نَبِيَّ اللَّهِ
صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَخَذَ عَلَيْهِنَّ يَوْمَئِذٍ النِّيَاحَةَ:
«وَلَا تُحَدِّثْنَ الرِّجَالَ، إِلَّا رَجُلًا مِنْكُنَّ مَحْرَمًا»
“Bize anlatıldı ki o gün Nebi sallallahu aleyhi ve
sellem kadınlardan ölü üzerine feryat etmemek ve mahrem olmayan erkeklerle
konuşmamak üzere biat aldı.” [4]
el-Hasen el-Basrî rahimehullah dedi ki ki:
كَانَ فِيمَا أَخَذَ
النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "أَلَّا تُحَدِّثْنَ
الرِّجَالَ إِلَّا أَنْ تَكُونَ ذَاتَ مَحْرَمٍ، فَإِنَّ الرَّجُلَ لَا يَزَالُ
يُحَدِّثُ الْمَرْأَةَ حَتَّى يَمذي بَيْنَ فَخِذَيْهِ
“Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’in kadınlardan biat alırken şart koştuğu şeyler
arasında mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak da vardı. Zira erkekler
kadınlarla konuşmaya, bacakları arasına mezi akıncaya kadar devam ederler.”[5]
Said b. el-Museyyeb, Muhammed b. Saib el-Kelbî ve Abdurrahman
b. Zeyd b. Eslem, Mumtahine suresi 12. Ayeti hakkında şöyle dediler:
هُوَ النَّهْيُ عَنِ
النَّوْحِ وَالدُّعَاءِ بِالْوَيْلِ وَتَمْزِيقِ الثَّوْبِ وَحَلْقِ الشَّعْرِ
وَنَتْفِهِ وَخَمْشِ الْوَجْهِ، وَلَا تُحَدِّثُ الْمَرْأَةُ الرِّجَالَ إِلَّا
ذَا مَحْرَمٍ، وَلَا تَخْلُو بِرَجُلٍ غَيْرِ ذِي مَحْرَمٍ، وَلَا تُسَافِرُ
إِلَّا مَعَ ذِي مَحْرَمٍ
“Bu ölüye ağıt
yakmaktan, beddua etmekten, elbise yırtmaktan, saç tıraş etmekten, saç
yolmaktan, yüzü tırmalamaktan, kadının mahrem olmayan erkeklerle konuşmasından,
namahrem erkeklerle halvet etmekten ve yanında mahremi bulunmadan yolculuğa
çıkmaktan yasaklamadır.”[6]
Bu rivayetler birbirini desteklemekte, kadınlardan
mahrem olmayan erkeklerle konuşmamak üzere biat alındığı konusunda ilim ifade
etmektedir.
Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh dedi ki; “Dikkat edin! Kişi, kendisine
mahrem olmayan kadınla konuşmasın! Kayın biraderi ise kadının ölümden sakınır
gibi sakınması gereken birisidir.”[7]
Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’den; Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;
إِنَّ الْمَرْأَةَ عَوْرَةٌ ، فَإِذَا
خَرَجَتِ اسْتَشْرَفَهَا الشَّيْطَانُ ، وَأَقْرَبُ مَا تَكُونُ مِنْ وَجْهِ رَبِّهَا
وَهِيَ فِي قَعْرِ بَيْتِهَا
“Kadın
avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan, bakışları ona çevirtir. Kadının Rabbinin
vechine en yakın olduğu yer, evinin ortasıdır.”[8]
“Buradaki "avret" lafzı mutlak olup kadının
sesini de kapsar”[9]
denilmiştir.
Bu hadis kadının sesinin de avret olduğunu gösteren
delillerden biri olup, kadının sesini bu hadiste belirtilen “kadının
avretliğinden” istisna eden net bir delil yoktur.
Kadının sesinin avret olmadığını savunan ilim ehli
dahi, kadının sesinin erkekleri ftneye düşürebilecek unsurların başında geldiğini
belirtmişler, kadınların bu hususta son derece dikkatli olmaları gerektiğini
vurgulamışlardır.[10]
Televizyon, radyo, internet gibi ortamlarda erkeklere
hitaben konuşmaları, Kuran okumaları ya da başka bir şekilde seslerini
duyurmaları, erkeklerin de bunu dinlemeleri, kadının sesinin avret olmadığını
söyleyen ilim ehli dahi caiz görmemiştir.
İmam Şafii şöyle demiştir: “Kadın tesettürle
emrolunmuştur. Telbiyeyi ancak kendi işitebileceği şekilde yapar.”[11]
İlim ehlinden bazıları "…Gizleyecekleri
zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar.." (Nur 31) ayetinden de kadının sesinin avret
olduğu hükmünü çıkarmıştır.[12]
Ebu’l-Velid el-Bâcî, el-Muntekâ’da şöyle der: “Kadın
telbiyede sesini yükseltemez. Zira sesi avrettir.”[13]
İbn Receb şöyle der: “Ahmed b. Hanbel dedi ki:
“Kadın yabancı erkeğe bakamaz. Onun sesini dinlemesi
de ona bakması gibidir. Nitekim erkeğin kadın sesini dinlemesi de ona bakması
gibi haramdır. Zira bunda fitne korkusu vardır.” Erkek, yanında mahremi
bulunmayan kadına namaz kıldıramaz. Fakat bu mescitte olursa caizdir.”[14]
Merdavî, el-İnsaf’ta der ki: “İbnu’l-Cevzî
Ahkamu’n-Nisa’da kadının sesini ihtiyaç dışında dinlemek haramdır” demiştir.
İmam Ahmed kadının sesinin avret olduğunu söylemiştir.
Yine şöyle demiştir:
“Yabancı kadınların sesini dinlemekten sakınmak
vaciptir. Sadece zaruret hali bundan hariçtir. Zira sesi avrettir. Genç kadınla
konuşmak haramdır.”[15]
El-Irakî, İbn Abdilber’in el-İstizkar adlı eserinde
şöyle dediğini naklediyor:
“Kadının sesi fitnedir. Bu yüzden ezan ve ikamet
okuyamaz, sesli kıraatten men edilir.”[16]
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
كُتِبَ عَلَى ابْنِ آدَمَ نَصِيبُهُ مِنَ الزِّنَا مُدْرِكٌ ذَلِكَ لاَ مَحَالَةَ
، فَالْعَيْنَانِ زِنَاهُمَا النَّظَرُ ، وَالأُذُنَانِ زِنَاهُمَا الاِسْتِمَاعُ ،
وَاللِّسَانُ زِنَاهُ الْكَلاَمُ ، وَالْيَدُ زِنَاهَا الْبَطْشُ ، وَالرِّجْلُ زِنَاهَا
الْخُطَى ، وَالْقَلْبُ يَهْوَى وَيَتَمَنَّى ، وَيُصَدِّقُ ذَلِكَ الْفَرْجُ وَيُكَذِّبُهُ.
“Âdemoğlunun zinadan ulaşacağı, mutlaka
gerçekleşecek olan nasibi yazılmıştır. Gözlerin zinası bakmak, kulakların
zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayağın zinası
yürümektir. Kalp arzular ve temenni eder. Cinsel organ bunu ya tasdik eder, ya
da yalanlar”[17]
Hafız el-Irakî, bu hadisin kadın sesinin avret
olduğuna delil getirildiğini nakletmiştir.[18]
İbn Adil, Tefsirinde Ömer Radıyallahu anh’den şöyle
nakletmiştir: “…Musa aleyhisselam Şuayb aleyhisselam’ın kızına:
“Arkamdan yürü ve bana yolu taş atmak suretiyle
göster” dedi. Zira kadının sesi avrettir.”[19]
Hulasa: Zaruret haricinde kadının
mahremi olmayan erkeklerle konuşması caiz değildir. Hanım sahabelerin Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’e bazı meseleler sormaları dini meseleleri
öğrenmenin onlar için zaruret olmasındandır.
Aişe radıyallahu anha’nın ve diğer peygamber
hanımlarının perde arkasından da olsa insanlara hadisler rivayet etmeleri kıyas
konusu yapılamaz. Onlar müminlerin anneleridir. Başkalarına nikâhları haramdır.
Bu durum da onlar için hususi bir haldir. Onların naklettikleri haberler yine
dini zaruret kapsamındadır.
İbn Sad rivayet ediyor: Mesruk: “Peygamber
müminlere kendi nefislerinden evladır, onun hanımları da onların anneleridir”
ayeti hakkında şöyle demiştir:
أَنَّ امْرَأَةً قَالَتْ لِعَائِشَةَ : يَا أُمَّاهُ. فَقَالَتْ : لَسْت لَك بِأُمٍّ ، إنَّمَا أَنَا أُمُّ رِجَالِكُمْ
“Bir kadın Aişe radıyallahu anha’ya:
“Ey anne!” dedi. Bunun üzerine Aişe radıyallahu anha:
“Ben erkeklerinizin annesiyim, kadınlarınızın değil”
dedi.[20]
Kadının Sesi
Hakkında Şeyh Şankiti’nin Fetvası
Şeyh Şankıti der ki: “Kadın erkeklerle veya erkek
kadınlarla ancak ihtiyaç anında konuşabilir. Şeriat buna delalet eder. Fıtrat
da buna delalet eder. Bu yüzden kadının erkeklerle konuşmasında sesini inceltip
yumuşatmasından emin olunamaz. Kendilerine yetiştiğim ilim ehli kadınların
sorularından sakınıyor, ancak mümküm mertebe başka erkeklerin duyamayacakları
şekilde onların sorularına fırsat veriyordu. Bütün bunlar şer’î uygulamalardır.
Buradan anlaşılıyor ki bundan fazlasını şeriat haram kılmıştır. Zira (kadının
erkeklerin duyabilecekleri yerde) Allahı zikir için “Subhanallah” demesinde de
büyük mefsedet vardır. Bu kadının sesinde aslolanın avret olması hususuna
delalet eder.”[21]
Hadisi şerifte: "Namazda yanılan imamı uyarmak
için; erkekler tesbih eder, kadınlar ise el çırpar"[22] buyrulmuştur.
Namazda dahi kadının tesbih ile uyarıda bulunmasına ruhsat verilmemiş, el
çırpması tavsiye edilmiştir.
İbn Battal der ki: “Kadının namazda tesbih ile
uyarması caiz değildir. Zira sesinde fitne vardır. Bu yüzden ezan ve ikamet
okuyamaz, namazda sesli Kur’an okuyamaz.”[23]
Şankıti
bu hadis hakkında şöyle der: “Bu hadiste “kadının sesi avrettir” diyen cumhuru
ulemanın görüşüne delil vardır. Bunun sebebi Nebi sallallahu aleyhi ve
sellem’in kadınları sözle değil, tasfik (el çırpma) ile uyarmaya
yönlendirmesidir. Bununla beraber kadın mahremleriyle birlikte namaz kılması
halinde de istisna yoktur.
Bu
yüzden şöyle dediler: kadınların sesleriyle fitne olabilecekleri yerde tasfik
yapmaları erkeklerin tesbihi yerine geçer. “Kadının sesi avrettir” sözümüzle
“avret değildir” sözümüz arasındaki farktan; onların erkeklerle ihtiyaç dışında
konuşması meselesi çıkar. Avret değildir görüşünün anlamı; fitneden emin
olunduğu zaman kadının sesini erkeğin işitmesinde sakınca olmadığıdır. Bu işte
aslolan genelde muhakkikin dediği gibidir. Bu yüzden şöyle dediler: Kadının
sesinde asıl; avret olmasıdır. Ancak fetva sormak gibi ihtiyaç sebebiyle ruhsat
vardır.”[24]
Şeyh Şankıti, kendisine “Kadın ezan okuyabilir mi?”
diye sorulan soruya şu cevabı vermiştir:
“Hayır, zira kadının sesi avrettir. Bu meseleye şeriat
de, hisler de delalet eder. Nitekim kadınlara kalbinde hastalık olanların
tamaha düşmemeleri için konuşmalarını yumuşatmamaları emredilmiştir. Bu,
kadının sesinde fitnenin mevcut olduğunu gösterir. Yine hisler de buna delalet
eder. Zira kadın sesini yumuşatmasa dahi erkekler kadının sesinden
etkilenirler. Hissin bu delaletine karşı çıkılmaz, zira şer’î hüküm hissin
deliline dayandırılmıştır. Şeriatın yasakladığı mefsedet mevcut olduğundan
kadın ezan okuyamaz. Onların nidalarında bulunan mefsedetlerden dolayı
kadınların ezan okuması meşru kılınmamıştır.”[25]
Şeyh
Fevzan’ın Kadının Sesi Hakkında Fetvası
Şeyh Fevzan da “Kadının sesi avret midir?” sorusuna
şöyle cevap vermiştir:
“Evet, kadın fitneden uzaklaşmakla emrolunmuştur.
Şayet sesinin işitilmesi erkekleri fitneye düşürececekse sesini gizlemelidir.
Bu yüzden telbiyede sesini yükseltmez, gizlice telbiye yapar. Eğer erkeklerin
arkasında namaz kılar da imamı uyarmak gereken bir durum olursa uyarmak için el
çırpar. (Burada yukarıda naklettiğimiz hadisi zikreder) Kadının ihtiyaç anında
erkeklerle konuşurken sesini yumuşatıp güzelleştirmesinden yasaklanması daha
önceliklidir.
إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ
الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ
"… Eğer takvaca hareket istiyorsanız (yabancı
erkeklerle) konuşurken yumuşak söylemeyin. Kalbinde maraz olan kimse kötü bir
ümide kapılmasın…" (Ahzab 32)
İmam İbn Kesir rahimehullah dedi ki: “Bunun anlamı
şudur: yabancı erkeklere konuşurken sesini inceltemez yani kadın yabancı
erkeklere kocasıyla konuştuğu gibi konuşamaz.”[26]
Genç Erkeklerle Kızların
Yazışması
Soru: Genç erkeklerle kızlar arasında günah ve aşk gibi şeyler içermeyen
şekilde yazışmanın hükmü nedir?
Şeyh İbn Cibrin’in cevabı: Erkeğin kendisine yabancı olan kadınla yazışması caiz değildir. Zira
yazışan kimse bunda fitne olmadığını zannetse bile bunda fitne vardır. Şeytan
her iki tarafı da tahrik etmeye devam edecektir.
Nitekim Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem, deccal’i işitenin ondan uzaklaşmasını emretmiş,
kişinin ona mümin olarak gitse de deccalin onu fitneye düşüreceğini haber
vermiştir.
Genç kızlarla erkekler
arasında yazışmanın da büyük fitneleri ve tehlikeleri vardır. Soruyu soranın
dediği gibi aşk gibi şeyler içermese de bundan uzak durmak gerekir.
Erkeklerin erkeklerle ve
kadınların kadınlarla yazışmasında ise, mahzurlu bir şey yoksa sakınca yoktur.
Kadının Erkeklere Selam Vermesi
Soru: Kadının erkeklere –
musafaha etmeden – selam vermesi caiz midir?
Şeyh el-Elbâni’nin cevabı: “Bu meselede fakihler katında ayrıntı vardır.
Tercih edileni – Allahu a’lem – genç kadının erkeklere selam vermesinin caiz
olmamasıdır.
Eğer kadın yaşlı ise, onun selam vermesinden dolayı fitne korkusu
olmadığından onların selam vermesinde sakınca yoktur. Aynı şekilde erkeklerin
de yaşlı kadınlara selam vermesinde sakınca yoktur.
Sünnette salih selefin herhangi bir ayrım yapmadan kadınlara uğradıkları
zaman selam verdiklerini bilmiyoruz. Genç kadının erkeklere selam vermemesi
kötülüğün kapısını kapatmak babındandır.
Bu kaideye dinin birçok nasları delalet etmektedir. Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem’in şu hadisi bunların en açıklarındandır:
كُتِبَ عَلَى
ابْنِ آدَمَ نَصِيبُهُ مِنَ الزِّنَا، مُدْرِكٌ ذَلِكَ لَا مَحَالَةَ، فَالْعَيْنَانِ
زِنَاهُمَا النَّظَرُ، وَالْأُذُنَانِ زِنَاهُمَا الِاسْتِمَاعُ، وَاللِّسَانُ زِنَاهُ
الْكَلَامُ، وَالْيَدُ زِنَاهَا الْبَطْشُ، وَالرِّجْلُ زِنَاهَا الْخُطَا، وَالْقَلْبُ
يَهْوَى وَيَتَمَنَّى، وَيُصَدِّقُ ذَلِكَ الْفَرْجُ وَيُكَذِّبُهُ
“Âdemoğluna zinadan nasibi yazılmıştır, bu kaçınılmaz
olarak başına gelir: Gözler zina eder, onun zinası bakmaktır. Kulaklar zina
eder, onun zinası dinlemektir. Dil zina eder, onun zinası konuşmaktır. El zina
eder, onun zinası tutmaktır. Ayak zina eder, onun zinası yürümektir. Kalp
meyleder ve temennî eder. Cinsel organ bütün bunları ya tasdik eder, ya da
yalanlar.”[27]
Ebu Davud’un sahih isnad ile rivayetinde “ayak zina eder”
kısmından sonra şu ziyade vardır:
“Ağız zina eder, onun zinası öpmektir.”[28]
Bu hadiste iki tür haramlar açıklanmaktadır:
Birincisi: Haram ligayrihi olanlar; kötülüğün vesilesini
engellemek için haram kılınanlardır.
İkincisi: Bizzat haram olan zinadır.”[29]
[1] Hasen.
Ahmed (5/85
no:19868) Taberani (25/168) Hatib
(5/98) el-İsabe (6/442) İbn Cevzi Ahkamu’n-Nisa (s.333)
Kurtubi (18/72) “…mahremimiz olmayanlarla konuşmamak” lafzını sadece
Gassan b. Er-Rebî rivayet etmiştir ve onun hakkında Darekutni bir defasında:
“zayıf” demiştir. Ebu Muhammed el-Hallal, Darekutni’den onun hakkında salih dediğini
de rivayet eder. Zehebi onun vera sahibi, kadri yüce biri olup hadiste hüccet
olmadığını söylemiştir.
Derim ki: Gassan’ın cerhi müfesser bir cerh ile sabit olmamıştır.
Lakin fazilet ve verasına şahitlik edilmiştir. Onun rivayeti hasen derecesinden
aşağıda değildir. Nitekim burada zikrettiğim şahitlerle hadisin sıhhati
kuvvetlenir. Allah en iyi bilendir.
[2] Zayıf. Ebu Nuaym
Marifetu’s-Sahabe (no: 7362) İbn Abdilberr el-İstiab (2/132) Taberani (18/343)
el-İsabe (4/108) Usdü’l-Gabe (3/452, 3/470) Tuhfetu’l-Ahvezi (3/83) İbn
Merduye’den naklen: Durrü’l-Mensur (9/493) Heysemi dedi ki: “Taberani’nin
isnadında Ebu Said Abdulmun’im vardır.” Mecmau’z-Zevaid (3/32) İsnadında ayrıca
Salt b. Dinar Ebu Şuayb el-Basri de zayıftır.
[3] Hasen ligayrihi. Hakîm
et-Tirmizi Esraru’l-Hac, İbn Hacer el-İsabe (3/82) Suyuti Cemu’l-Cevami (8490)
Camiu’s-Sagir (2918) Elbani ed-Daife (6057) isnadında Abdurrahman b. Ziyad b.
En’am el-İfriki vardır. Sad b. Mesud el-Kindi’nin sahabe oluşunda da ihtilaf
edilmiştir.
[4] Sahih mürsel. Taberi (22/596) Abdurrazzak (3/560) sahih isnad
ile rivayet etmiştir ancak rivayet mürseldir. İbn Kesir Tefsir (8/100)
Fethu’l-Bari (8/640)
[5] Sahih mürsel. İbn Sa’d
(8/10) bunu İbn Ebi Hatim Tefsirinde (12/305) mürsel olarak sahih isnadla
rivayet etmiştir. Bkz.: Elbani ed-Daife (6058) İbn Kesir (8/101)
[6] Begavi Tefsir (8/101) Kurtubi (18/72) İbn Adil el-Lubab (15/247)
Salebi el-Keşfu ve’l-Beyan (9/298)
[7] Sahih mevkuf.
Abdurrazzak (7/137) İbn Ebi Şeybe (4/48) Ebu Ubeyd Emsal (s.18) el-Cuz’u Fihi
Nushati İbrahim b. Sad (72)
[8] Sahih. Daha önce tahrici
geçti.
[9] Sad b.
Şari el-Harbi Ahkamulleti Tuhalif (s.114) Bahru’z-Zahhar (12/372)
[10] El-Lecnetu’d-Daime (2.1.1403 fetva no: 5167)
[11] El-Umm (2/170)
[12] Bkz.:Sabuni Revaiul
Beyan (2/178) Cessas Ahkamu’l-Kur'an (3/393)
Alusi (18/146) Tarhut Tesrib (8/21)
[13] El-Munteka (2/271)
[14] İbn Receb Fethu’l-Bari (6/136)
[15] El-İnsaf (12/223) İbn Cevzi Ahkamu’n-Nisa (s.80) bkz.: Abdulmuhsin
el-Abbad Şerhu Suneni Ebi Davud (4/459)
[16] Tarhu’t-Tesrib (2/401)
[17] Sahih. Buhari (6612) Müslim
(2657) Beyhaki (7/89) Ebu Davud (2139) Nasbu’r-Raye (4/248)
[18] Tarhu’t-Tesrib (8/186)
[19] Tefsirul-Lubab (12/374) Şerbini Tefsiru Siraci’l-Munir (3/138)
[20] Sahih mevkûf. İbn Sad
(8/179) Beyhaki (7/70) İbn Ebi Zemeneyn Tefsir (2/40-41) Tefsiru’l-Begavi (6/319)
Tefsiru İzzeddin b. Abdisselam (s.892) Durru’l-Mensur (6/567) Darekutni
el-Mu’telef (2/936) Ebu Nuaym Mesanidu Firas el-Mekteb (25) isnadı sahihtir.
[21] Durusu Umdeti’l-Fıkh (2/444)
[22] Sahih. Malik (119)
Buhari (1203) Müslim (422) İbn Ebi Şeybe (2/126) Abdurrazzak (2/457) Ahmed (2/241,
3/357, 5/332) Ebu Davud (939-944)
Tirmizi (369) Nesai (1207) İbn Mace (1034-36)
Darimi (1370-72) İbn Huzeyme (2/51) İbn Hibban (6/40) Taberani
(6/131) Beyhaki (2/246)
[23] Şerhu İbn Battal (5/210)
[24] Şankıti Şerhu Zad’il-Mustenki (44/10)
[25] Şerhu Zadi’l-Mustenki (28/4)
[26] El-Fevzan el-Munteka (445)
[27]
Sahih. Buhari (4/211) Muslim (4/2046)
[28]
Sahih. Ebu Davud (2152)
[29]
El-Elbani, Fetava’l-İmarat (104)