İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

 Soru:Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir?

Şeyh Ahmed b. Yahya en-Necmî’nin cevabı: “Böyle olmaması gerekir, tâ ki kız çocukları erkeklerle oturup konuşmaya alışmasınlar ve küçükler arasında ilgi başlamasın. Bunu terk etmek din için ve kızların erkeklerden uzak kalması için daha ihtiyatlıdır.”[1]

Şeyh b. Baz rahimehullah şöyle demiştir: “el-Cezire dergisinin 3754 sayı ve 15.04.1403 tarihli yayınında bir yazarın, ilkokullarda erkeklerle kızların karışık okumalarının kötü sonuçları hakkında bir yazısından haberdar oldum ve şu hususlara uyarıda bulunma gereği duydum:

Muhakkak ki ihtilat (kadın-erkek karışıklığı) birçok şerrin ve büyük kötülüklerin vesilesi olup, caiz değildir. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

مُرُوا أَوْلَادَكُمْ بِالصَّلَاةِ وَهُمْ أَبْنَاءُ سَبْعِ سِنِينَ، وَاضْرِبُوهُمْ عَلَيْهَا، وَهُمْ أَبْنَاءُ عَشْرٍ وَفَرِّقُوا بَيْنَهُمْ فِي الْمَضَاجِعِ

Yedi yaşında çocuklarınıza namazı emredin. On yaşında dövün ve yataklarda aralarını ayırın.”[2]

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem onların yataklarının ayrılmasını ancak birinin diğerine on yaşlarında ve daha ileri yaşlarda yakınlaşıp da erkeklerle kızlar arasında meydana gelebilecek bir çirkinliği önlemek için emretmiştir. Şüphe yok ki ilkokullarda onların bir araya gelmeleri, hergün buna bir vesiledir. Yine bu, daha sonraki zamanlarda da ihtilat etmelerine bir vesiledir.

Her hâlukarda ilkokullarda erkeklerle kızlar arasında ihtilat münkerdir, sebebiyet vereceği türlü kötülüklerden dolayı caiz değildir. Nitekim din, şirk ve günaha sebep olacak kötülüklerin önünü tıkamasıyla da kâmil olarak gelmiştir. Buna delalet eden pekçok ayetler ve hadisler vardır. Şayet burada söz uzayacak olmasa elbette onlardan birçoğunu zikrederdim. Allame İbnu’l-Kayyım rahimehullah, İ’lamu’l-Muvakkiin kitabında bunlardan doksan dokuz delil zikretmiştir. Bu yazara ve diğerlerine nasihatim; müslümanlara kapalı olan şer kapılarını açmaya kalkmamalarıdır. Allah’tan herkes için hidayet ve başarı dilerim.”[3]

Şeyh el-Elbâni’nin Fetvâsı

Soru: “Ey şeyhimiz! Dışarıdaki bazı üniversitelerde kadın erkek karışıklığı var. Bir kimsenin buralarda okuması veya çalışması caiz midir?

Şeyh el-Elbâni rahimehullah’ın cevabı: Bunu uygun görmem. Bu caiz değildir. Orada ne okuyabilir, ne de okutabilir.

Soru: Ayrıntıya ihtiyaç var, Allah kişiyi buralarda faydalı kılabilir

Cevap:  Allah sana bereket versin, ayrıntıya gerek yok! Zira Müslüman başkasından önce kendisinden sorumludur. Birimiz bu okulda Allah’ın fayda vereceğine ve zarar vermeyeceğine garanti verebilsek (ne âlâ). Kişi bu karışık toplumda kendisi haşrolacaktır.

Bizim orada, Şam’da: “karışık harç değişmez” diye bir deyim vardır. Dedikleri gibidir. Lakin ben inanıyorum ki, durum Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in Sahih’te gelen şu hadisinde buyurduğu gibidir:

يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى، يُوشِكُ أَنْ يَرْتَعَ فِيهِ

Koruluğun etrafında dolananın onun içine düşmesi yakındır.[4] Bu yüzden nefsinin vartaya düşmesi hakkında Allah’tan korkan bir kimseye bu ortama girmemesini öğütlerim. Kendini kurtarmaya bak:

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنْفُسَكُمْ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ

Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Hidayet üzere olursanız sapıtanlar size zarar veremezler.” (Maide 105)

Gerçekten ben İslam davetçilerinin birçoğunun bu görüşte (bu okullarda okunabileceği görüşünde) olduklarını biliyorum ve bunun bugünkü muasır ortamın baskısı ve fitnesi sayıyorum.”[5]

Şeyh Mukbil b. Hâdî’nin Fetvâsı

Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah’a şöyle soruldu: “Müslüman bir öğrencinin üniversiteye gitmesi uygun mudur? Hepimiz biliyoruz ki orda genç kızlarla karışık bulunulmaktadır?”

Cevap: Üniversiteye ve kadınlarla erkeklerin karışık olduğu okullara gitmek caiz değildir.

Bu bir fitne sayılır. İlme kötülüktür, dine kötülüktür, gençlere kötülüktür, genç kızlara kötülüktür!

Müslümanın, Allah kendisine bir yol ve çıkış nasip etmesine kadar bundan uzak durması gerekir. Allah yardım etsin. Nitekim bu hususu “Tahziru’d-Daris Min Fitneti’l-Medaris” adlı kasette açıkladık.”[6]

Yahya el-Hacuri’nin Fetvâsı

Şeyh Yahya el-Hacuri’ye, İngiltere’den Ebu Muhammed Abdullah eş-Şumeyri’inin sorusu: “Babam beni birçok fitnelerin bulunduğu ve kadın-erkek karışık eğitim yapılan üniversitede okumaya zorluyor. Ne yapmalıyım? Allah size bereket versin.”

Şeyh Yahya el-Hacuri’nin cevabı: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Halık’a isyan olan konuda mahlûka itaat yoktur” buyurmuştur.[7]

Şeyh İbn Useymin’in Fetvâsı

Soru: Kişinin, Allah’a davet amacıyla, erkeklerle kadınların aynı sınıfta karışık oldukları üniversitelerde okuması caiz midir?

Şeyh İbn Useymin rahimehullah’ın cevabı: Görüşüm odur ki, erkek veya kadının, kadın erkek karışık okullarda okuması caiz değildir. Zira bunda iffetine, temizliğine ve ahlâkına büyük bir tehlike vardır.

Şüphesiz insan nezih, ahlaklı ve temiz bir kimse olabilir, yanındaki sandalyede ise bir kadın bulunur. Hele bir de güzel ve açık saçık ise fitne ve şerden selamette kalamaz. Fitne ve şerre götüren şey ise haramdır, caiz değildir.

Allah Subhanehu ve Teâlâ’dan Müslüman kardeşlerimizi bu gibi işlerden korumasını, gençliklerini şer, fitne ve fesada döndürmemesini dileriz.

Hatta eğer böyle bir üniversiteden başka bir okul bulunmuyorsa, orada okumayı terk edip başka bir beldede, kadın erkek karışıklığı bulunmayan bir okul aramalıdır. Ben böyle bir şeyi caiz görmüyorum.”[8]

Şeyh İbn Useymin’e kız-erkek karışık olmayan bir okul bulamayan genç hakkında soruldu.

Şöyle cevap verdi:  “Senin bu durumda olmayan bir okul araştırman gerekir. Eğer bu durumda olandan başka okul bulamazsan ve okumaya muhtaç isen oku, ders gör. Gücün yettiği kadarıyla çirkinliklerden, fitneden uzak dur, gözünü yum, dilini muhafaza et, kadınlarla konuşma ve onların yanına gitme.”[9]

Abdurrahman b. Nasır el-Berrak’ın Fetvası

Âlemlerin rabbi olan Allaha hamd olsun. Allah, nebimiz Muhammed’e, ailesine ve bütün sahabesine salat etsin.

Şüphesiz çalışma ve eğitim alanlarında erkekler ile kadınların bir arada bulunması (ihtilat) modernistlerin çağrısıdır, haramdır. Zira haram olan bakışı, haram olan teberrücü, haram olan açılmayı, haram olan halveti, erkeklerle kadınlar arasında haram olan konuşmayı içermektedir. Bütün bunlar daha ilerisine götüren vesilelerdir.

Bu ihtilata modernistleri iten iki sebep vardır:

Birincisi: Kâfir batının hayat tarzı, onların Batılılaşmış akılları. Ümmetin de batılılaşmasını istiyorlar. Hatta bu batılılaşmayı farz görüyorlar.

İkincisi: Şehvetlere uymak. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَيُرِيدُ الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ أَنْ تَمِيلُوا مَيْلًا عَظِيمًا

Şehvetlerine tabi olanlar ise sizin iyice sapmanızı istiyorlar.” (Nisa 27)

Kim bu haramlara götüren bu ihtilatı helal sayarsa haramları helal saymış olur. Kim de bunları helal sayarsa o kâfirdir. Bunun anlamı, o kimsenin mürted olacağıdır. Ona öğretilir ve hüccet ikame edilir. Eğer dönerse döner. Aksi halde katli vaciptir. Bu konuda asıl; İslam dininde bilinmesi zorunlu olan bir şeyi inkâr etmenin küfür olmasıdır. Zira o bunu yalanlamış veya şeriat ahkâmını bağlayıcı görmemiştir. Bu İslam âlimleri katında bilinen ve karara bağlanmış bir meseledir. Yani bahsettiğim şekilde erkeklerle kadınlar arasındaki ihtilatın haram olmasını kastediyorum.

Yahudi ve Hristiyanların boyunduruğuna girinceye kadar İslam beldelerinin birçoğunda bütün asırlarda Müslümanların uygulaması ihtilatın olmaması şeklinde devam etmiştir. Bu emperyalizm olarak adlandırılır. Kadının hürriyeti adı altında kadının batılılaştırılması, İslam hükümlerinin ve edeplerinin devre dışı bırakılması; Müslüman toplumlarının bozulması ve Batılılaştırılmasının, sinema, dans salonları ve müzik okulları gibi fücur müesseseleri vasıtasıyla aralarında zinanın yayılmasının en önemli vesilelerindendir.

Nitekim harameyn olan ülkemiz Suudî Arabistan’da da böyle olmuştur. Allah bu ülkeyi İmam Muhammed b. Abdilvehhab ve Muhammed b. Suud rahimehumallah’ın ıslah, tecdid ve tevhid davetleri vesilesiyle Hristiyan emperyalizminden kurtararak nimette bulunmuştur. Allah’a hamd olsun bu davetin etkileriyle halen faydalanmaktayız.

Lakin İslam düşmanları bu ülkelerin asaletine, toplumlarının temizliğine ve kadınlarının iffetli oluşuna kin gütmekte, “kadın hakları” adıyla gayelerine ulaşmak için davette bulunmaktadırlar. Tesettürü kaldırmak, haram kılınmış şeylerden sıyrılmak, çalışma ve eğitim alanlarında kadınlarla erkeklerin ihtilatı, hatta erkeklerle kadınların her konuda eşit olmasını talep ediyorlar. Bu Allah Teâlâ’nın şu kavlini doğrular:

وَيُرِيدُ الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ أَنْ تَمِيلُوا مَيْلًا عَظِيمًا

Şehvetlerine uyanlar sizin büsbütün sapmanızı istiyorlar” (Nisa 27)

Şehvetlerine tabi olanlar; zinakarlar, Yahudiler ve Hristiyanlar olarak tefsir edilmiştir. Nitekim Selef’ten gelen rivayetlerle tefsirde bulunan İbn Kesir rahimehullah bunu açıkça belirtmiştir.

Ey Müslüman! Kişinin bir söz söyleyip de farkında olmadan kâfir olmasına şaşırma! Nefsine güvenme! Bilakis sakın! Hadiste şöyle buyrulmuştur: “Muhakkak kul nereye varacağına aldırmadan Allah’ı öfkelendiren bir kelime söyler de bununla cehenneme yuvarlanır.”[10]

Uyarılması gereken şeylerden birisi de şu: Kızının, kızkardeşinin, hanımının erkeklerle beraber çalışmasına veya karışık okullarda okumasına razı olan herkes namusu hakkında gayretsiz demektir. Bu bir tür deyyusluktur. Zira o böylece yabancı erkeklerin ona bakmasına ve kadın erkek karışıklığından dolayı meydana gelen diğer meselelere razı olmuştur.

Bu münasebetle ben yöneticilere – Allah onları muvaffak kılsın – bu fitneyi, ihtilata davet fitnesini söndürmelerini tavsiye ediyorum. Allah’a ve rasulüne destek için ve sorumlu oldukları emaneti eda etmeleri için fesad sebeplerinin kapılarını kapayarak toplumumuzu korusunlar.

Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mesulsünüz.” Allah yöneticilerimizi bu ümmetin hayrına olan işlere muvaffak kılsın, Allah ülkelerimizi tuzak kuranların tuzaklarından ve kin besleyenlerin arzularından korusun. Allah’ın salat ve selamı nebimiz Muhammed’e, ailesine ve bütün ashabı üzerine olsun.

Abdurrahman b. Nâsır el-Berrâk 8 Rebiu’l-Evvel 1431 hicri

Abdulkerim el-Hudayr’ın Fetvası

“Kadınların evlerinden çıkmaları asla aykırıdır. Bu konuda asıl:

“Evlerinde karar kılsınlar” (Ahzab 33) ayetidir. Kötülüklerden uzak olması şartıyla, ağır basan bir maslahattan dolayı kadının evden çıkması, asl’a muhalif olarak caizdir. Kötülükleri gidermek, maslahatı elde etmekten önceliklidir. Öğrenilmesi farz olan; talep olunan şekilde ibadetlerin yerine getirilmesi gibi şeylerden fazlasını öğrenmek, ilim ehline göre müstehaptır. Farz değildir. İhtilat ise haramdır. İhtilat; birbirlerine yabancı olan erkeklerle kadınların bir arada bulunması olup, bu haramdır. Kötülükleri önlemenin, iyilikleri elde etmekten öncelikli olduğunu öğrenmiştik.

Şayet kadın evinde okuma yazma öğrenmeden kalsa dahi, bütün asırlarda müslümanların kadınlarınn çoğunun hali bu şekildeydi! Nitekim bu evlerde gözeticilik yapan kadınlar,  analar olarak; yabancı erkekler kendilerini görmeden ve onlar da yabancı erkekleri görmeden; racul (erkek) adını hak eden âlimler, önderler ve davetçiler çıkarmışlardır!

Onlar analardır. Lakin bu kadın, ilim öğrenmek gibi güzel bir niyetle dahi evinden çıkacak olursa, genellikle böyle ihtilatın (kadın erkek karışıklığının) olduğu ortamlarda ilim tahsilinde ihlaslı olamazlar.

İhlas azizdir. İhlas olmaksızın ilim ise sahibine vebaldir. Halis niyeti elde etmek ve korumak en zor iştir. Sadece bir bakış ve göz kaymasından dolayı insan ezberlediği şeyleri unutmakla cezalandırılır. Peki ya iki cins arasında ihtilat olursa nasıl olur?

Her halukarda okuma yazma bilmeyen bir kadın, kadın erkek karışık ders gören kadından üstündür! Nitekim Hafız Zehebi rahimehullah şöyle demiştir:

“Allaha yemin olsun, sığırların kuyruklarına tutunarak yaşamak, İbn Arabi ve benzerlerinin ilmi gibi ilimlerden üstündür. Çünkü bu sakıncalar içerir. Hatta hangi sakınca bundan daha büyüktür? Kadın için, erkeklerle karışık bulunmaktan daha zararlı ne vardır? Allah’tan selamet ve afiyet dileriz.”

Daimi Fetva Komisyonunun Fetvaları

İlmî Araştırmalar ve Fetva Komisyonuna 11.3.1416 tarihinde 1202 no’lu fetvada şöyle soruldu:

Üstadın, kız öğrencilere aralarında perde olmaksızın, birbirlerini gördükleri halde ilim öğretmesi caiz midir? Zira kızların yüzleri örtülü olduğu için genellikle onların çoğunun yüzlerini görmemektedir. Böyle bir okula gitmek ve yüzünü görmeyecekse, arada perde olmaksızın onunla konuşmak caiz midir? Kadın, okulda sandalyede oturmakta olan öğretmenle derslerle ilgili meseleleri ve başka şeyleri, yanlarında mahrem bir kimse bulunmadan konuşabilir mi? Yahut öğretmenin onların dersle ilgili sorularına ve başka sorularına cevap verebilir mi? Bunun telefon vasıtasıyla yapılmasına imkân olduğu da bilinmektedir. Bazı öğretmenler gençtir veya orta yaşların başlarındadır. Kız öğrenciler ise genellikle genç ve küçüktürler.”

Cevap: Fetva komisyonu araştırma neticesinde şu cevapları vermiştir:

Birincisi:  Erkeklerle kadınlar arasında okullarda veya başka yerlerde ihtilat (bir arada olmaları) azim münkerlerden ve din ve dünya hakkında büyük kötülüklerdendir. Kadının erkeklerle kadınların karışık olduğu okul ve çalışma ortamlarda bulunması caiz değildir. Bu kadının velilerine de ona bu konuda izin vermeleri caiz değildir.

İkincisi: Erkeğin, örtülü olmayan bir kadına ilim öğretmesi caiz değildir. Şer’î tesettürle örtülü olsa dahi onunla halvet etmesi (yalnız kalması) caiz değildir. Kadın, yabancı erkeklerin yanında tamamen avrettir. Ama başı örtüp, yüzü açık bırakmak tam bir örtünme değildir.

Üçüncüsü: Erkeklerin, kadınlara özel bir medresede, erkek öğrencilerle kız öğrencilerin, erkek öğretmenlerle, kız öğrencilerin arasında ihtilat yoksa perde arkasından ders vermesinde problem yoktur. Eğer kız öğrenciler bir şeyi sormak ihtiyacı duyarlarsa, kapalı/perdeli pencereden sormalıdırlar. Bu bilinen ve kolay birşeydir. Yahut telefon yoluyla sorarlar.

Lakin kız öğrencilerin yumuşak konuşmaktan ve sözü güzelleştirip kibar konuşmaktan sakınmaları gerekir.”[11]

Soru:Burada Çerkezlerden ve başka ırklardan Müslümanlar var. Onlarda birçok bid’atler mevcuttur. Allah’a hamd olsun onların kadınlarına din meseleleri hakkında ders vermek için gün tahsis etmek nasip oldu. Genç kızlara özellikle büluğa ermiş olanlarına ders vermek caiz midir? Şartları nelerdir?”

Cevap: Erkeklerin örtülü olmayan kadınlara ilim öğretmesi, şer’i tesettür ile örtülü olsalar dahi ilim öğretmek için onlarla halvet etmesi caiz değildir. Kadın, yabancı erkek yanında tamamen avrettir. Başı örtüp yüzü açıkta bırakmak ise tam örtünme değildir.

Lakin kadının perde arkasından, kadınlara özel medresede, erkek öğrencilerle kız öğrencilerin bir arada olmadıkları ve erkek öğretmenin kız öğrencilerle ihtilat etmediği ortamda ilim öğrenmesinde sakınca yoktur.”[12]

Soru:Lise çağındaki kız öğrencilere ders verilen bir okulda bir öğretmenin çalışması hakkında İslam’ın hükmü nedir?

Cevap: Bu caiz değildir, zira bu kendini fitneye atmaktır.[13]

Soru:Ben yaklaşık bir seneden beri sakal bırakmış bir gencim. Gücüm yettiğince taat işlemeye ve yasaklardan uzak durmaya çalışıyorum. İş aramak hususunda zorlu bir problemle karşılaştım. Kızlara ders verilen bir lisede öğretmenlik işi buldum. Bu işte çalışmaya devam etmem caiz midir ve bu işten şu ana kadar kazandığım malın hükmünü öğrenmek istiyorum.”

Cevap: “Birincisi: Kişinin lise çağındaki kızlara ders verme işinde çalışması, arada bir perde olmadan ders verdiği için, soru sahibinin ülkesinde bilindiği üzere kızların çoğu teberrüc yaptığından ve güzelliklerini açtıklarından, bunun haram oluşunda akıl sahibi bir kimse şüphe etmez. Zira bunun hem erkek için hem de kadın için kötü sonuçları ve açık kötülükleri vardır.

El-Lecnetu’d-Daime’nin (12/149) fetvasında şöyle gelmiştir:

“Erkeğin arada perde olmaksızın kızlara ders vermesi caiz değildir. Zira bunda büyük tehlikeler ve vahim sonuçlar vardır.”

İkincisi: Bu iş karşılığında kazanılan malı kullanıp faydalanmanda sakınca yoktur. Zira aldığın bu ücret, aslen mubah olan ders verme karşılığında alınmış bir ücrettir. Bu işteki haramlık ise (aslî değil) arızî/sebepten dolayıdır. Bu sebep; daha önce geçtiği gibi ihtilattır (kadın-erkek karışması).

Lakin sana farz olan, bir an önce bu işi terk edip, haram ve fitneye düşmekten selamette kalacağın başka bir iş aramaktır.”[14]



[1] Kaynak: Es’iletu Zilkarneyn el-Endenusi Link: http://aloloom.net/vb/showthread.php?t=14870

[2] Sahih. Ahmed (2/180, 187) Ebû Dâvud, (494-496) Hâkim (1/311)

[4] Sahih. Muslim (1599)

[5] Silsiletu’l-Hedyi ve’n-Nur kaset no: 79

[7] Fetva tarihi: 29.04.2010

Link: http://www.sh-yahia.net/show_fatawa_167.html

[8] Fetava’n-Nazar ve’l-Halvet ve’l-İhtilât

[9] Fetava Nurun Ale’d-Derb (1/103, 13/127)

[10] Sahih. Buhârî rivayet etmiştir.

[11] Fetava’l-Lecneti’d-Daime (12/155-157)

[12] Fetava’l-Lecneti’d-Daime (12/157-159)

[13] Fetava’l-Lecneti’d-Daime (12/151)

[14] Muhammed Salih el-Muneccid kontrolünde İslam-qa fetvaları (no: 79549)

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...