Perde Hicabı

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعاً فَاسْأَلُوهُنَّ مِن وَرَاء حِجَابٍ ذَلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَن تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَن تَنكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِن بَعْدِهِ أَبَداً إِنَّ ذَلِكُمْ كَانَ عِندَ اللَّهِ عَظِيماً

Onlardan (Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in eşlerinden) bir şey istediğiniz zaman, perde arkasından isteyin; bu hem sizin kalpleriniz ve hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin, Allah'ın Rasûlüne eziyet etmeniz ve ondan sonra da onun eşlerini nikâhlamanız asla olmaz. Bu, Allah katında çok büyük bir iştir.” (Ahzab 53)

Bu ayet gösteriyor ki, yabancı kadınlardan bir şey istenilmesi, ancak erkekler ile kadınlar arasında birbirlerini görmelerini engelleyen bir perdenin bulunması halinde caiz olur. Kadının, dış elbisesiyle yüzünü ve vücudunu örttükten sonra en hayırlı örtüsü, kendisini yabancı erkeklerin görmesinden alıkoyan evidir.

Ayet Hakkındaki Şüphelere Cevap

Bu ayet hakkında iki şüphe ortaya atılmıştır; birisi Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına has olduğu, diğeri de bu emrin sadece evde perde arkasına geçmek olup yüzün örtülmesini gerektirmediğidir. Bunların cevabı şöyle verilebilir:

Yüzü açmanın caiz olduğunu iddia edenlere göre; bu ayette sadece evlerde perde arkasına geçmek zikredilmiştir. Bu düşüncede olanlara sorarız;

Bu ayette sadece evlerde perde arkasına geçmek emrediliyorsa ve Ahzab 59. Ayeti de yüzü örtmeyi gerektiriyorsa, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarının yüzünü örtmesi vacip oluşu nerede kalıyor?

Yüzü açmayı caiz sayanlara göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem hanımlarının yüzünün örtülmesini vacip kılan, hicab ayetinden (Ahzab 53) başka delil yoktur. Rivayetlerde de Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına yüzlerini örtmelerini emir gelmemiştir. Yüzü açmayı caiz sayanlara göre hicab ayeti de evlerdekiler içindir! O halde onların elinde, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarının ev dışında yüzlerini örtmelerini vacip kılan bir delilleri kalmaz. Bunu ise hiçbir âlim söylememiştir!

Hicab ayetinin evlerdekilere, cilbab ayetinin ise ev dışına çıkanlara tahsis edilmesinde ise bir problem yoktur.  Zira cilbab ayeti, yüzün örtülmesini emretmektedir. İşte o zaman, tıpkı diğer kadınlar hakkında olduğu gibi, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına da yüzü örtmenin vacip olduğuna delil olur.

Hiçbir müfessir, Ahzab 53. Ayetinin evlere has olduğunu söylememiştir. Bilakis onların sözleri, hem ev içini hem de ev dışını kapsamaktadır.

Nitekim ayetin devamında hicabın illeti, kalplerin temizliği için bunun uygun olmasına bağlanmıştır. Bu illet umumi olduğundan hükmü de bütün kadınlar hakkında geneldir.

Yine kalplerin temiz kalması ev içinde de, ev dışında da talep edilen bir şeydir. Dolayısıyla perde arkasına geçme sadece evlerle sınırlanamaz. Ev içinde perde veya duvar gerisine geçmek, ev dışında ise bu ancak tüm vücudun örtülmesiyle mümkün olmasından dolayı, cilbab ile yüz ve eller de dâhil tüm vücudu örtmektir.

Ayetin akışı da hükmün umumi olmasına delalet etmektedir. Zira ayetin başında;

{لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَن يُؤْذَنَ لَكُمْ}

Nebi’nin evine izin verilmeden girmeyin” buyrulmuştur. Bunun anlamı; Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den başkasının evine izin verilmeden girebilirsiniz demek değildir! Dolayısıyla hicab emri de sadece Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına has değildir.

Müminlerinin annelerinin kalpleri, dünyada kadınların kalpleri en temiz olanları ve müminler katında en kıymetlileridir. Bununla beraber her iki tarafın kalp temizliği için hicab ile emrolunmuşlardır. Diğer kadınlar bu emre daha önceliklidirler.

Onlar müminlerin anneleridirler ve nikâhları ümmete haramdır. Şayet hicab emri sadece onlara has olsaydı, bunun ne anlamı kalırdı? Bu yüzden, hicab emri kıyamet gününe kadar bütün kadınları kapsamaktadır.

Âlimlerin ittifakıyla Ahzab 53. ayeti, örtünmenin ve yüzü örtmenin vacip olduğunu gösterir. Lakin yüzün açılmasını caiz görenler, bu ayetin peygamber hanımlarına özel bir hüküm olduğunu iddia etmişlerdir. Hâlbuki bu doğru değildir! Bilakis ayet bütün kadınlar hakkında umumi bir hüküm ifade etmektedir. Çünkü;

a)- Tefsirde kaide; sebebin hususiliğine değil, lafzın umumiliğine itibar edilmesidir.

b)- Şüphesiz Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımları müminlerin anneleridir. Kadınların kalp bakımından en temiz olanları olup, onların değeri müminlerin kalplerinde büyüktür. Ayrıca onlar Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den başkasına haramdırlar. Bütün bunlarla birlikte kalplerinin temizliği talep edilerek örtünme ile emrolunuyorlar. Onların dışındaki kadınlar bu emre elbette daha layıktırlar.

c)- Allah Teâla, örtünmenin hikmetini bu ayette; “Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır.” Şeklinde açıklamıştır. Bu illet, müminler için her zaman ve her yerde matlup olan bir şeydir. Şayet; “perde veya duvar arkasına geçerek örtünme, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına özeldir” dersek, bunun anlamı; “müminlerin kadınlarının bu temizliğe ihtiyacı yoktur” demek olur ki, onların Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarından üstün olduğu anlamı çıkar. Bunu bir Müslüman söyler mi?!

d)- Bu ayetin ardından;

لَّا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ فِي آبَائِهِنَّ وَلَا أَبْنَائِهِنَّ وَلَا إِخْوَانِهِنَّ وَلَا أَبْنَاء إِخْوَانِهِنَّ وَلَا أَبْنَاء أَخَوَاتِهِنَّ وَلَا نِسَائِهِنَّ وَلَا مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ

Onlara (Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına), babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları (mümin kadınlar) ve ellerinin altında bulunan cariyelerinden (perde arkasına çekilmemelerinden) dolayı bir günah yoktur.” (Ahzab 55) buyruluyor.

İbn Kesir Tefsirinde der ki; “Allah Teâla kadınlara yabancılara karşı örtünmeyi emrettiğinde, bu sayılan akrabalarına karşı perde arkasına geçmeleri gerekmediğini belirtiyor. Bu hüküm bütün kadınlar hakkında geneldir.” O halde önceki ayetin peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına özel olduğu nasıl söylenebilir?

Allah kadınlara bu akrabalar arasında konuşurken perde arkasına geçmelerini emretmemiştir. Nitekim bunlar Nur suresi 31. Ayetinde istisna edilmiştir. Bu da Ahzab 53. Ayetindeki hicab emrinin genel olduğuna delalet eder.

Ayrıca sahabe hanımların perde arkasına geçtikleri şeklinde fiilleri de rivayet edilmiştir.

Ahzab suresi 53. Ayetinin nüzulü hakkındaki rivayetler, kadınlara tesettürün emredilmesinden sonra bu ayetin indiğini ve kapalı alanlarda kadınların perde arkasına geçmelerinin emredildiğini göstermektedir.

Ahzab 53. Ayetinin Nüzul Sebebi

Enes radıyallahu anh’den: Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh:

"Ey Allah'ın Resulü! Yanına iyisi de kötüsü de giriyor. Müminlerin annelerine hicab arkasına (perde arkasına) geçmelerini emretsen” deyince, Allah hicab ayetini indirdi.[1]

Aişe radıyallahu anha'dan: “Allah'ın Resulu ile birlikte yemek yiyordum. Ömer radiyallahu anh tabağa eline uzatırken parmağı parmağıma dokundu. Bunun üzerine:

“Ah sizin hakkınızda benim sözüm dinlense, siz kadınları hiçbir yabancı göremez” dedi. Bunun üzerine Hicab ayeti nazil oldu.”[2]

İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan:  “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e örtü edinmesini emreden ayet, Ömer radıyallahu anh ile ilgili bir olay sebebiyle inmiştir. Ömer radıyallahu anh, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte yemek yerken, eli Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hanımlarından birinin eline değdi. Bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e (kadınlarla erkekleri birbirinden ayıran) perde edinmesi emredildi.”[3]

Aişe radıyallahu anha'dan: “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımları, tuvalet ihtiyacı için (evlerde tuvalet olmadığı için) geceleri yerleşim dışında açık araziye çıkardı. Ömer radıyallahu anh, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:

“Hanımlarına örtünmelerini emret” derdi. Allah'ın Resulu sallallahu aleyhi ve sellem onun bu isteğine aldırış etmezdi. Bir gece yatsı vakti, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hanımlarından boyu uzun olan Sevde bt. Zem'a tuvalet için çıkınca, Ömer radıyallahu anh de arkasından, örtünme ile ilgili bir vahiy inmesi hususunda hırsla:

“Ey Sevde elbette seni tanıdık" diye bağırdı. Bunun üzerine Allah Teâlâ Ahzab 53. Ayetini indirdi.”[4]

Yani Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarının bizzat perde arkasına geçmeleri emri kastedilmiştir. O da "Onlardan bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin.." (Ahzab 53) ayetidir.

Geçen hadis, Ömer radıyallahu anh'ın Sevde radıyallahu anha'yı cüssesinden dolayı tanıdığını gösterir. Yani onun yüzü örtülü idi. Nitekim Aişe radıyallahu anha, onun cüssesi sayesinde tanındığını zikretmiştir. Bu yüzden Ömer radıyallahu anh, onun şahıs olarak tanınmamasını, evinden dışarı çıkmamasını arzu etmiş, lakin hikmet sahibi olan şeriat koyucu bu defa ona muvafakat etmemiş, onları zora koşmamıştır…"[5] 

İbn Mes’ud radiyallahu anh dedi ki: “Ömer radıyallahu anh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına hicabı (perde arkasına geçmelerini) emredince Zeyneb:

"Ey Hattab'ın oğlu, vahiy bizim evlerimizde nazil oluyorken sen bizim için kıskançlık mı duyuyorsun?" dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ:

"Peygamber'in eşlerinden bir şey bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin..." buyruğunu indirdi.”[6]

Ahzab 53. Ayetinin Nüzulü

Enes b. Mâlik radiyallahu anh'den:“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem evlenerek ailesinin yanına gir­di. Bu münasebetle annem Umm Suleym hurma bulamacı yaparak onu bir çanağa koydu ve bana:

“Ey Enes! Bunu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e götür ve de ki:

“Bunu sana annem gönderdi. Sana selâm ediyor ve: “Bu hediyye bizden sana azdır ey Allah’ın rasulü!” diyor. Ben bulamacı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e götüre­rek dedim ki:

“Annem sana selâm ediyor ve: “Bu hediyye bizden sana azdır ey Allah’ın rasulü!” diyor.” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Bırak onu!”  buyurdu, sonra:

Git bana filânı, filânı, filânı ve rastladıklarını çağır!” diyerek bir takım adamların isimlerini verdi. Ben de isimlerini verdiği kimseler ile rastladıklarımı çağırdım.” Ebû Osman dedi ki: 

“Sayınız kaç idi?” O da:

“Üç yüz kadardı” cevabını verdi. Enes radiyallahu anh sözüne de­vamla şunları söyledi: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Ey Enes! Şu tası getir!” buyurdu. Derken davetliler içeriye girdiler. Hattâ sofa ile oda doldu. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Onar onar herkes halka olsun ve herkes önüne konan yemekten yesin!” buyurdu. Bu minval üzere cemaat yemek yediler ve doydular. Bir taife çıktı başka taife girdi. Bu suretle herkes yemek yedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:

Kaldır (sofrayı) ey Enes!” dedi, ben de kaldırdım. Ama (tastaki ye­mek) sofraya koyarken mi daha çoktu yoksa kaldırırken mi bilemiyo­rum. Davetlilerden bazıları Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in evin­de oturup muhabbete daldılar. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem otur­muş, zevcesi ise yüzünü duvara dönmüştü. Bu kimseler, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ağırlık vermişlerdi. Bu sebeble Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dışarıya çıkarak kadınlarına selâm verdi. Sonra döndü. Oturanlar Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in döndüğünü görünce ona ağırlık verdiklerini anladılar ve hemen kapıya koşarak hepsi birden çık­tılar. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geldi ve perdeyi indirerek içeri girdi. Odada ben oturuyordum. Az sonra beni de çıkardı. Ve Ahzab 53. Ayeti nazil oldu. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dışarıya çı­karak bu âyetleri halka okudu. Ca'd dedi ki:

“Enes b. Mâlik radiyallahu anh: “Bu âyetleri en evvel gören benim; Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımları da perde arkasına geçtiler” dedi.”[7]



[1] Sahih. Buhari (402, 4483, 3790, 4916) Taberi (19/164).

[2] Sahih. Nesai Sunenu’l-Kübra (11419), İbn Ebi Hatim (11/490) Taberani Evsat (2947) ve es-Sağir (1/83, 84) Elbani, es-Silsiletu's-Sahiha. 7/421, no:3148).

[3] Hasen. İbn Sa'd (8/175).

[4] Sahih. İbn Cerir (19/168), Buhari (146, 6240) Muslim (2170).

[5] Cilbabu’l-Mer'e (s.105-106)

[6] Hasen. İbn Cerir (19/165).

[7] Sahih. Muslim (1428) Ebu Avane (4167) Tirmizî (3218)

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...