İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
بُعِثْتُ بَيْنَ يَدَيِ السَّاعَةِ بِالسَّيْفِ حَتَّى يُعْبَدَ اللهُ وَحْدَهُ
لَا شَرِيكَ لَهُ، وَجُعِلَ رِزْقِي تَحْتَ ظِلِّ رُمْحِي، وَجُعِلَ الذِّلَّةُ وَالصَّغَارُ
عَلَى مَنْ خَالَفَ أَمْرِي، وَمَنْ تَشَبَّهَ بِقَوْمٍ فَهُوَ مِنْهُمْ
“Kıyametin önünde, kılıçla gönderildim ki
hiçbir şey ortak koşulmadan yalnızca Allah’a ibadet edilsin. Rızkım mızrağımın
gölgesi altında kılındı. Emrime muhalefet edenlere zillet ve küçüklük yazıldı.
Kim kendini bir kavme benzetirse onlardandır.”[1]
İbn Teymiyye
şöyle demiştir: “Zahirinde onlara benzeyenin küfrünü gerektirse de, bu hadisin
en düşük derecesi, onlara benzemeyi haram kılmasıdır.”[2]
es-San’ani bu
hadisi şerh ederken şöyle demiştir: “Alimler dediler ki; görünüşte kafire
benzemek ve onun gibi itikad etmek küfürdür. Eğer onun gibi itikad etmezse bu
hususta fakihler arasında ihtilaf vardır. Hadisin zahirinde geldiği üzere
“kâfir olur” diyen de, “kâfir olmaz fakat te’dip edilir” diyen de vardır.”[3]
Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den:
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لتَتَّبِعُنَّ سَنَن مَنْ كان قبلكم شِبْرا
بِشِبر، وَذِرَاعا بِذِراع حتى لو دَخَلُوا جُحْرَ ضَبّ لَتَبِعْتُموهُمْ قَالَ أَبُو
سَعِيدٍ الْخُدْرِيُّ قُلْنَا: يَا رَسُولَ اللهِ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى قَالَ:
فَمَنْ
“Elbette sizden öncekilerin yoluna adım adım,
karış karış uyacaksınız. Hatta öyle ki, onlar bir kertenkele deliğine girseler
siz de onları takip edeceksiniz.” Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh dedi ki:
“Biz: Ey Allah’ın rasulü! Yahudi ve
Hıristiyanları mı (kastediyorsun)? Dedik. Buyurdu ki:
“(Başka) kimler olacaktı ki?”[4]
Şeddad b. Evs radıyallahu anh’den: Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
لَيَحْمِلَنَّ شِرَارُ هَذِهِ الْأُمَّةِ عَلَى سَنَنِ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ
قَبْلِهِمْ أَهْلِ الْكِتَابِ حَذْوَ الْقُذَّةِ بِالْقُذَّةِ
“Bu ümmetin kötüleri, daha önce yaşayan Ehl-i
Kitab’ın yaptıklarını eksiksiz bir şekilde, adım adım aynen yapacaktır.”[5]
Kadının
Pantolon Giymesi
Kadınlar için pantolon giymek, her iki benzeme
çeşidine de girer. Doğrusu erkeklerin de dar pantolon giymesi caiz değildir.
Ebu Hureyre
radiyallahu anh’den:
بَيْنَا النَّبِيُّ
صَلى الله عَلَيه وَسَلم جَالِسٌ عَلَى بَابٍ مِنْ أَبْوَابِ الْمَسْجِدِ مَرَّتِ
امْرَأَةٌ عَلَى دَابَّةٍ، فَلَمَّا حَاذَتْ بِالنَّبِيِّ صَلى الله عَلَيه وَسَلم
عَثَرَتْ بِهَا، فَأَعْرَضَ النَّبِيُّ صَلى الله عَلَيه وَسَلم، وَتَكَشَّفَتْ
فَقِيلَ: يَا رَسُولَ اللهِ، إِنَّ عَلَيْهَا سَرَاوِيلَ، فَقَالَ: رَحِمَ اللهُ
الْمُتَسَرْوِلاَتِ
“Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem mescidin kapılarından birinde otururken, bineği üzerinde bir
kadın geçti. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hizasına geldiği zaman kadının
bineği tökezledi ve Nebî sallallahu aleyhi ve sellem başını çevirdi. Kadının
eteği açılmıştı. Dediler ki:
“Ey Allah’ın rasulü!
Kadının üzerinde şalvar var.” Bunun üzerine buyurdu ki:
“Allah şalvar giyen
kadınlara rahmet etsin.”[6]
Bazıları hadiste geçen
“sirval” kelimesini “pantolon” olarak tercüme etmişlerdir. Sirvalin pantolon
diye tercüme edilmesi büyük bir hatadır.
İbn Manzur’un
Lisanu’l-Arab adlı eserinde “s-r-l” maddesinde şöyle geçer: “Ebu Hureyre radıyallahu
anh dedi ki:
“Dar sirval’den
yasaklandı.” Ebu Ubeyd dedi ki:
“Sirval: uzun ve bol
dondur.” Yani sirval ile kastedilen, kadınların etekleri altına giydiği şalvardır.
Kadınlar cilbab (dış
örtü) altına dahi pantolon giyemezler. Bu lanete sebep olan bir giysidir. Allah
ve rasulünün lanet ettiği bir şeyi kadınlar cilbab altına veya evde yalnızken
dahi giyemezler.
Nitekim peruk hakkında
da lanet varid olmuştur. Kadınlar başörtü altından ve ev içinde dahi peruk
giyemezler. Kadınların pantolon giymesindeki diğer bir sakınca da; onların
kendi aralarında da avretlerini örtmekle mükellef olmalarından dolayıdır. Dış
örtüsü altına pantolon giyerek ziyarete giden bir kadın, mahremlerinin veya
hanım arkadaşlarının yanında dış örtüsünü çıkardığı zaman vücut hatlarını belli
eden pantolon ile avretini muhafaza edemeyecektir. Dar eteklerde de aynı durum
söz konusudur.
Daimi Fetva
Komisyonu (el-Lecnetu’d-Daime)’nin Fetvası:
“Pantolon giymek kadınlara caiz değildir. Bunda
erkeklere benzemek söz konusudur. Zira pantolon erkeklerin giydiği bir
elbisedir. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem erkeklere benzemeye çalışan
kadınlara lanet etmiştir.”[7]
Üzerinde Haç Şekli
Bulunan Elbise Giymek
Aişe
radıyallahu anha’dan:
أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ «لَمْ يَكُنْ يَتْرُكُ فِي بَيْتِهِ شَيْئًا فِيهِ تَصَالِيبُ
إِلَّا نَقَضَهُ»
“Rasulullah
sallallahu aleyhi ve sellem evinde yok etmediği haç işareti bulunan bir şey
bırakmadı.”[8]
Dikra Ummi
Abdirrahman b. Uzeyne şöyle dedi:
كُنَّا نَطُوفُ بِالْبَيْتِ مَعَ
أُمِّ الْمُؤْمِنِينَ، فَرَأَتْ عَلَى امْرَأَةٍ بُرْدًا فِيهِ تَصْلِيبٌ،
فَقَالَتْ أُمُّ الْمُؤْمِنِينَ: " اطْرَحِيهِ اطْرَحِيهِ، فَإِنَّ رَسُولَ
اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ إِذَا رَأَى نَحْوَ هَذَا قَضَبَهُ
“Bizler Kâbe’yi
müminlerin annesiyle beraber tavaf ediyorduk. Bir kadının üzerinde haç işareti
bulunan bir elbise gördü ve dedi ki:
“Onu at, onu
at. Zira Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buna benzer bir şey gördüğü
zaman onu kazırdı.”[9]
Adî b. Hâtim
radıyallahu anh dedi ki: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e boynumda altından
bir haç olduğu halde gittim. Buyurdu ki:
يَا عَدِيُّ اطْرَحْ عَنْكَ هَذَا
الوَثَنَ
“Ey Adiy! Boynundaki şu putu üzerinden çıkar,
at.” Bunun üzerine onu attım.”[10]
[1]
Sahih. Ahmed (2/50, 92) Ebu Davud
(4031) İbn Ebi Şeybe (4/212) Taberani Musnedu’ş-Şamiyyin (216) Tahavi
Muşkilu’l-Asar (231) Abd b. Humeyd (848). El-Elbani, el-İrva (1269) Ebu Davud
ve Ahmed b. Hanbel’in isnadlarında hakkında ihtilaf edilen Abdurrahman b. Sabit
b. Sevban bulunmasından dolayı Şuayb el-Arnaut zayıf demiştir. Lakin Ahmed b.
Hazlem’in, Hadisu’l-Evzai cüzünde (s.31 no:30) ve Tahavi’nin Muşkilu’l-Asar
adlı eserinde (1/238) İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayetinde İbn Sabit
yerinde el-Evzai vardır. Bu mutabi ile hadis sahihtir.
Ayrıca hadisin şahitleri de vardır. Bu hadisi muhaddislerin geneli hasen ve
sahih olarak değerlendirmişlerdir. Bkz.: Darekutni el-İlel (9/272) Iraki
el-Muğni (1/217) İbn Hacer Fethu’l-Bari (10/271) Busayri İthafu’s-Sadetil-Mahera
(4/484) Zehebi Siyeru A’lami’n-Nubela (15/509) Suyuti Camiu’s-Sagir (8593)
Elbani (Sahihu Ebi Davud, Gayetu’l-Meram, Cilbabu’l-Mer’e)
[2]
İktidau’s-Sirati’l-Mustakim (1/241)
[3]
Subulu’s-Selam (4/338)
[4]
Sahih. Buhari (3456) Müslim (2669) benzerini Ebu
Hureyre radıyallahu anh’den Buhari (7319) rivayet etmiştir.
[5]
Hasen. Ahmed (4/125) Tayalisi (1217) Taberani (7/281)
[6]
Hasen. Beyhaki (6/168) İbnu’l-Cevzi
Ahkamu’n-Nisa (s.182) el-Elbani şöyle demiştir: “Bunun Abdulmu’min b. Abdillah
es-Sedusi ve Bişr b. El-Hakem yoluyla destekleri vardır. Eğer Bişr’e kadar
ulaşan isnadı sahih ise, rivayet hasen derecesine çıkar.” Elbani ed-Daife
(3252) Derim ki: Bişr b. El-Hakem’e kadar ulaşan isnad sahihtir. Ebu Said
Muhammed b. Şazan hakkında Zehebi, Tarihu’l-İslam’da (6/806): “Mutkin”
demiştir. Ebu Mansur el-Uteki hakkında Hâkim: “saduk” demiştir. Bkz.: Zehebi,
Tarihu’l-İslam (7/840) Ebu Abdillah el-Hafız ise Hakim en-Nisaburi’dir.
Mucahid’den gelen mürsel rivayet de bu hadisi desteklemektedir. Böylece hadis hasen
derecesine çıkmaktadır. Allah en iyi bilendir.
* Suyuti, Darekutni’nin bunu Efrad’da hasen bir isnad
ile rivayet ettiğini söylemiştir. Bkz. Suyuti Lealiu’l-Masnua (2/221) Ancak o
rivayette Amr b. Cumey’ itham edilmiş bir ravidir. Nasr b. Hammad da zayıftır.
* Mucahid’den mürsel olarak: Abdurrazzak
(3/131) Mucahid’e kadar ulaşan isnadı hasendir.
* Ali radiyallahu anh’den çok
zayıf isnadla: Bezzar (3/91) Dulabî Kuna (1/100) Beyhaki el-Adab
(511) Deylemi (3222, 8155) Rafii et-Tedvin (1/224) İbn Adiy el-Kamil (1/256)
İbn Asakir (4/206, 8/222) İsnadında İbrahim b. Zekeriya el-İcli meçhuldür. İbn
Ebi Hatim el-İlel’de (1/492) bu rivayete münker demiş, İbrahim’in de meçhul
olduğunu belirtmiştir. Rivayetin diğer bir illeti de zayıf bir ravi olan Esbag
b. Nubate’dir. Bkz.: Elbani Daife (601) el-Mehamili de Emali’de başka bir
rivayet yoluyla rivayet etmiştir. Bkz.: Suyuti el-Leali (2/261)
* Sa’d b. Tarif radıyallahu anhden zayıf isnadla: Hatib el-Muttefak ve’l-Mufterak
(697) İbn Hacer el-İsabe (3/64) İbn Cevzi el-Mevduat (3/46) İsnadında
bilinmeyen kimseler vardır.
* Vehb b. Munebbih’ten mürsel olarak:
Abdulmelik b. Habib, Edebu’n-Nisa (no:131)
[7] Halid el-Huseynan; Kadınlar için 1000 Fetva – Polen yayınları,
(s.54)
[8]
Sahih. Buhârî (5952) Ahmed (23740)
Ebû Dâvûd (4151)
[9]
Sahih. Ahmed (25091, 25881) Nesâî,
Sunenu’l-Kubrâ (9792)
[10]
Sahih. Taberi (14/210) Tirmizi (3095) Taberani (17/92) Beyhaki (10/116)
Ziyau’l-Makdisi el-Munteka (el yazma no:134)