Müfessirlerin Açıklamaları

 Allame İbnu’l-Cevzi der ki; “Müfessirler, bu ayetin anlamının, vakar ve sükûn ile evlerinde oturmalarının kadınlara emredildiğini, dışarı çıkmaktan yasaklandığını belirttiğini söylediler.”[1]

İbn Cerir et-Taberî; “Ayetin manası; vakar ve sükûnetle evlerinde otursunlar demektir.”[2]

Ebubekir el-Cessas der ki; “Kadınlar evlerinde oturmakla emrolunmuşlar, çıkmaktan yasaklanmışlardır.”[3]

Kadı Ebubekir İbnu’l-Arabî der ki; “Evlerinde sükûn ile otursunlar, oradan başka yere hareket edip çıkmasınlar demektir.”[4]

Kurtubî der ki; “Âlimlerin ve lugatçilerin bu ayetin manası hakkında sözleri, kadınlara evde durmalarının emredildiğidir. Hitap peygamber hanımlarına ise de, başka bütün kadınlar da bu hükme dâhildir.”[5]

Ebu Cafer en-Nehhas[6], Ebus-Suud[7], el-Vahidi[8], Begavi[9], Zemahşeri[10] ve Nesefi[11] de bu ayeti; “Evlerinde sebat etsinler, vakarla oturmaya devam etsinler” şeklinde tefsir etmişlerdir.

İbn Kesir der ki; “Yani evlerinde oturmaya devam etsinler, zaruret haricinde çıkmasınlar.”[12]

İbnu’l-Hac; “Şer’î bir zorunluluk olmadıkça kadın evinden çıkamaz” der.[13]

Suyutî, İbnu Ebi Hatim’den naklederek der ki; “Allah Azze ve Celle, kadınları dışarı çıkmaktan yasaklıyor ve onların evlerinde karar kılmalarını, cenaze takibi için, mescidler ve Cuma için çıkmamalarını emrediyor.”[14]

Şevkanî der ki; “Ayette kastedilen, kadınların evlerinde oturmaları ve istikrar etmelerinin emredilmesidir.”[15]

Ebus-Senâ el-Alusi der ki; “Bütün kıraatler gösteriyor ki, peygamber hanımları ve diğer kadınlar evlerinde oturmakla emrolunmuşlardır.”[16]

Ahmed Mustafa el-Meragî der ki; “Bütün kadınlara evlerinde oturmaya devam etmeleri ve ihtiyaç dışında çıkmamaları emrediliyor.”[17]

Hasaneyn Muhammed Mahluf der ki; “Meşru bir mazeretleri olmadıkça dışarı çıkmasınlar ve evlerinde oturmaya devam etsinler. Bütün kadınlar bu hükme dâhildir.”[18]

Şeyh Abdurrahman b. es-Sa’dî der ki; “Evlerinde karar kılsınlar. Zira bu, onlar için daha güvenilir ve daha koruyucudur.”[19]

Şeyh Ebubekir el-Cezairî der ki; “Yani evlerinde sabit kalsınlar, mecbur kalmadıkça çıkmasınlar.”[20]

Ebul A’la el-Mevdudi der ki; “Kadının övülmeyen bir durum için çıkması uygun düşmez. Bilakis onlar için hayırlı olan evlerinde durmaya devam etmeleridir.”[21]

Bu Emir Bütün Kadınları Kapsar

Burada hitabın yalnız Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına olduğunu iddia edenlerin bu iddiasının batıllığına gelince;

1- Mevcut şer’î hükümler ve kuvvetli deliller, bunun müminlerin annelerine özel olmadığını gösterir. Bilakis bütün kadınları kapsayan bir hükümdür. Lakin Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarının başkalarından şu farkları vardır;

يَانِسَاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِنَ النِّسَاءِ

Ey Nebî’nin hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz.” (Ahzab 32)

يَا نِسَاءَ النَّبِيِّ مَنْ يَأْتِ مِنْكُنَّ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ يُضَاعَفْ لَهَا الْعَذَابُ ضِعْفَيْنِ

Ey Nebî’nin hanımları! Sizden kim açık bir hayâsızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır.” (Ahzab 30)

وَمَنْ يَقْنُتْ مِنْكُنَّ لِلَّهِ وَرَسُولِهِ وَتَعْمَلْ صَالِحًا نُؤْتِهَا أَجْرَهَا مَرَّتَيْنِ

Sizden kim, Allah'a ve Resûlüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükâfatını iki kat veririz.” (Ahzab 31)

İşte bu ayetlerden sonra Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor;

فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًا * وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ

Çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin. Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin.” (Ahzab 32-33)

Böylece bu ayetlerdeki emirler ve nehiyler bütün Müslüman kadınları kapsamaktadır. Hiçbir kimsenin; “Sözü yumuşatmak, açılıp saçılmak, namaz kılmak, zekât vermek, Allah’a ve Rasulüne itaat etmek gibi emirler ile yasaklar peygamber hanımlarına mahsustur” demesi caiz değildir!

Şüphesiz bu hükümler bütün Müslüman kadınlar için geçerlidir.

2- Müslüman kadınlar, bu hükümlere muhatap olmaya, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarından daha önceliklidirler. Zira başkaları fitne ve fesada düşmeye daha müsaittirler. Özellikle de bozulmanın arttığı şu zamanda…

3- Şüphesiz Kitap ve Sünnet’te gelmiş deliller, sahih bir gerekçe olmadan ümmetten biri için has kılınamazlar. Bu durumda kıyamete kadar bu hükümler herkes için geçerli olur. Allah, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i kıyamet gününe kadar iki ağırlık (Kitap ve Sünnet) ile göndermiştir;

قُلْ يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعًا

De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim.” (A’raf 158)

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Sebe 28)

هَذَا بَلَاغٌ لِلنَّاسِ وَلِيُنْذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ

İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir.” (İbrahim 52)

وَأُوحِيَ إِلَيَّ هَذَا الْقُرْآنُ لِأُنْذِرَكُمْ بِهِ وَمَنْ بَلَغَ

Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu.” (En’am 19)

Bazıları bu ayetlerdeki (Ahzab 32-33) emirlerin Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarına mahsus olduğunu iddia ettiler. Sorarız;

“Bu ayette geçen tavsiyelerden hangisi diğer kadınları ilgilendirmeyip yalnız peygamber hanımlarına mahsustur? Bu ayetleri okuyup düşün ve bana söyle, Müslüman kadınların dışarı çıkmaktan, erkeklerle yumuşak konuşmaktan, ilk cahiliye açılıp saçılması gibi açılmaktan sakınmaları gerekmiyor mu?

Onların namazı ve zekâtı terk etmeleri, Allah ve Rasulüne itaat etmemeleri caiz midir?

Allah diğer kadınları kir içinde bırakmayı mı dilemektedir?!!”[22]



[1] Zadu’l-Mesir (6/379)

[2] Camiu’l-Beyan (22/3)

[3] Ahkamu’l-Kur’an (3/471)

[4] Ahkamu’l-Kur’an (3/1535)

[5] El-Cami Li Ahkami’l-Kur’an (14/179)

[6] Meaniyu’l-Kur’an (5/346)

[7] İrşadu Akli’s-Selim (7/102)

[8] El-Veciz (2/865)

[9] Mealimu’t-Tenzil (3/528)

[10] El-Faik (2/169)

[11] Tefsiru’n-Nesefî (3/305)

[12] Tefsiru Kur’ani’l-Azim (3/482)

[13] El-Medhal (2/12)

[14] Durrü’l-Mensur (6/600)

[15] Fethu’l-Kadir (4/278)

[16] Ruhu’l-Meani (22/6)

[17] Tefsiru’l-Meragi (22/6)

[18] Safvetu’l-Beyani’l-Meayinu’l-Kur’an (s.531)

[19] Tefsiru’l-Kerimi’r-Rahman Fi Tefsiri Kelami’l-Mennan (6/219)

[20] Eyseru’t-Tefasir Li Kelami’l-Aliyyi’l-Kebir (3/561)

[21] El-Hicab (s.235)

[22] Mevdudi Hicab (s.235)

İlkokullarda Kadın-Erkek Karışıklığının Hükmü

  Soru: “ Yedi yaşından küçük erkek ve kız çocukların aynı sınıfta din ve Kur’an dersi görmeleri caiz midir? ” Şeyh Ahmed b. Yahya en-Nec...